FİTNENİN ANLAMLARI ÜZERİNE

FİTNENİN ANLAMLARI ÜZERİNE

 

Fitnenin yaygın anlamlarından birisi, imtihan anlamıdır. Diğer manası ise, bozgunculuk ve bölücülük yapmak şeklindedir. Biz bu yazımızda, fitnenin hangi anlamlara geldiğini ve etki alanlarını Kur’an ayetlerindeki kullanımıyla irdelemeye çalışacağız. Arapça kökenli olan bu kelimenin, aynı şekilde geçtiği ayetleri ele alacağız. Tercümelerinde “fitne” kelimesi kullanılan, ama ayette “fitne” olarak geçmeyenleri dikkate almayacağız.

 Bakara Suresi 2/217: “Ey Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak, O’nu inkâr etmek, insanları, Mescidi Haram’dan menetmek ve halkını oradan çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her kim, dininden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların bütün amelleri, dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır.”

Bu ayette fitne, insanları Allah’ın yolundan alıkoyacak şekilde onlara baskı yapmak ve Yüce Yaradan’ı inkâr etmek olarak ifade edilmiştir. Buradaki fitne, Allah’ı açıktan inkâr edip, O’na inananları dinlerinden döndürmeye çalışanların yaptıkları bir eylemdir. Ayetin sonunda, fitneye yenilerek dinlerinden dönen ve inkâr etmiş (kâfir) olarak ölenlerin cehennemlik olacakları vurgulanmaktadır. Böyleleri, daha önce inandıkları dönemde salih ameller işleseler bile, onların bütün geçmiş emeklerinin boşa gideceği, gözler önüne serilmiştir.

Bakara Suresi 2/193: “Hem bir fitne kalmayıp, din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. Vazgeçerlerse, düşmanlık ancak zalimlere karşıdır.”

Bu ayette bahsedilen fitne kelimesiyle neyin kastedildiğini net olarak karar verebilmemiz için önceki ayetlere bakmakta fayda vardır.

Bakara Suresi 2/190: “Size savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın. Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez.”

191: “Onları nerede yakalarsanız öldürün ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkarın. O fitne, öldürmeden daha şiddetlidir. Yalnız Mescidi Haram yanında onlar sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın. Fakat sizi öldürmeye kalkışırlarsa, hemen onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.”

192: “Artık şirkten vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.”

Bu ayetlerdeki fitne, Allah yolunda yürüyenlere karşı savaş açma anlamındadır. Öldürmekten beter olarak değerlendirilmiştir. Anarşi çıkarmakla bir tutulmuştur. Gerek Bakara 217, gerekse bakara 191inci ayetlerde, fitne, adam öldürmekten daha kötü olarak nitelenmiştir. Yani, insanları yüce Yaradan’ın gösterdiği yoldan alıkoymaya çalışarak ve inananlara karşı savaşarak anarşi çıkarıp bozgunculuk yapmak, adam öldürmekten daha beterdir.

Fitne ile ilgili diğer ayetlerden birisi de Ali İmran Suresinin 7inci ayetidir. “Sana bu kitabı indiren O’dur. Bunun ayetlerinden bir kısmı muhkemdir ki, bu ayetler, kitabın anası (aslı) demektir. Diğer bir kısmı da müteşabih ayetlerdir. Kalplerinde hastalık olanlar, sırf fitne çıkarmak için, bir de kendi keyiflerine göre yorum yapmak için onun müteşabih olanlarının peşine düşerler. Hâlbuki onun tevilini Allah’tan başka kimse bilmez. İlimde uzman olanlar, “Biz buna inandık, hepsi Rabbimiz katındandır.” derler. Üstün akıllılardan başkası da derin düşünmez.

Ayet, fitne çıkaranların böyle yapmalarının sebebini de kısaca açıklıyor. Kalplerinde hastalık olanlar, hem sırf fitne çıkarmış olmak yani bozgunculuk yapmak için, hem de kendi keyiflerine göre yorum yapmak için böyle bir yönteme başvuruyorlar. Demek ki bozgunculuk yapmak isteyenler, asıl yani muhkem konulara değil, müteşabih konulara sarılıyorlar.

Müteşabih kelimesi Diyanet İşleri Başkanlığının tarifine göre; terim olarak; manası kolaylıkla anlaşılmayan, birçok manaya ihtimali olup bunlardan birini tayin edebilmek için harici bir delile ihtiyaç duyulan, ne anlama geldiği, ne anlatmak istediği ilk bakışta anlaşılmayan, manası çok açık ve net olmayan sözlere ve ayetlere denilir.

Enfal Suresi 8/25: “Ve öyle bir fitneden sakının ki, içinizden yalnızca zulüm yapanlara dokunmakla kalmaz. Ve bilin ki, Allah’ın cezası şiddetlidir.”

Ayette ifade edilen fitne, bela anlamındadır. Bu ayetin öncesi ve sonrasındaki ayetlere bakılınca, iman edenlere seslenildiği anlaşılmaktadır. Onların sakınacakları şeyin, Allah’ın ve resulünün davetinden geri durulması veya hıyanet edilmesi olarak vurgulanmıştır. Böyle bir hata yapılması durumunda eğer Yüce Yaradan inananların içerisindeki yanlış yapan insanları cezalandırırsa, cezanın yani belanın, yalnızca zulüm yapanlara dokunmakla kalmayacağı, hepsini kapsayacağı belirtilmektedir.

Tövbe Suresi 9/47: “Eğer içinizde sizinle beraber cihada çıkmış olsalardı, bozgunculuk etmekten başka şeye yaramayacaklardı ve aranıza fitne sokmak için uğraşacaklardı. İçinizde onların laflarına kanacaklar da vardı. Allah, o zalimleri iyi bilir.”

Ayetteki fitnenin manasını yine ayette veriliyor. Fitne, bozgunculuk yapmak olarak kullanılıyor. Bozgunculuk yapmayı planlayanların kimler olduğunu önceki ayetlerden anlıyoruz. Ayetlere göre böyleleri, inananlarla birlikte olduklarını söyleyip durmalarına rağmen, kalplerinde ikirciklik olduğu için, şüphe içinde bocalayanlardır.

Enam Suresi 6/23: Sonunda onların manevraları, “Rabbimiz olan Allah’a andolsun ki biz (O’na) ortak koşanlar değildik” demelerinden başka bir fitneleri olmadı.

Ayetteki fitnenin anlamı, göstermeye çalıştıkları mazeret şeklindedir.

Enfal Suresi 8/28: “Ve iyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer fitneden başka bir şey değildir. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.”

Kamer Suresi 54/27: “Biz onlara, fitne olarak dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.”

Yukarıdaki iki ayette de fitne kelimesi, Yüce Yaradan’ın yaptığı bir imtihan anlamındadır.

Kur’an’daki bu ayetler fitne kelimesinin etki alanının genişliğini göstermektedir. Ancak, Yüce Yaradan’ın oluşturduğu fitne, imtihan anlamındadır. Diğer manaları olan bozgunculuk, bölücülük, anarşi, mazeret üretme gibi sonuçları insanlar oluşturmaktadır.

Demek ki inançlı insanlar, fitneye yenilmemek için, olaylara yüzeysel bakmayarak, kendilerine aktarılan verileri muhkem konuların ışığında irdelemelidir. Bir taraftan, bazı insanların kendi keyiflerince yapacakları yorumlar sonucunda oluşturacakları bozgunculuğa karşı dikkatli olmalıdırlar. Bir yandan da, Yüce Yaradan’ın yaptığı imtihanı başarabilmek için, muhkem konulara bağlılıklarına inandıkları kardeşlerine güvenip yaslanarak çalışmalarını sürdürmelidirler.

Eğer bizler, Yüce Yaradan’ın gösterdiği yolda sebatla yürürsek, mükâfatını çok fazlasıyla vereceğini kutsal kitaplarında net bir şekilde ifade etmektedir.

Allah’ım, Senin rızanı kazanabilmek ve Senin istediğin gibi bir kul olabilmek için nefsimize karşı yaptığımız mücadelemizde, lütfunla bizlere yardımcı ol.

Bu yazı KUR'AN ÜZERİNE kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.