İSLÂM, İNSANLIKLA İLGİLİ SORULARA AÇIKTIR

İSLÂM, İNSANLIKLA İLGİLİ SORULARA AÇIKTIR

 

Bu sitede yayınladığımız bazı makalelerimizde, Allah’ın dininin tek olduğunu, bunun da İslâm olduğunu ifade etmiştik. İslâm kavramının, Yüce Yaradan’a teslim olmak anlamına geldiğini belirtmiştik.

İslâm’ı temsil eden değişmemiş kaynakların neler olduğu konusunda irdelemeler yapmıştık. Diğer semavi dinlere mensup bazı araştırmacıların kitaplarından örnekler vermiştik. Eski ve Yeni Ahit olarak ifade edilen Tevrat ve İncillerin kendi içlerindeki çelişkilerle ilgili olarak verilen örnekleri yazmıştık. Bu incelemeleri yapan araştırmacıların güvenilir olarak kabul ettikleri tek kaynağın, Kur’an olduğunu vurguladıklarını belirtmiştik.

Şimdi bu konularda doğrudan Kur’an’ın kendisine bakalım. Kur’an, önce muhtevasının Allah’ın sözü olduğunu vurguluyor.

4 Nisa Suresi 82: “…Eğer o, Allah’tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı.”

52 Tur Suresi 34: “Eğer doğru iseler, onun benzeri bir söz meydana getirsinler.”

10 Yunus Suresi 37: “Bu Kur’an, Allah’tan başkasına isnat edilecek bir kitap değildir…”

Yukarıdaki ayetlerde Kur’an, insanları, ayetlerde çelişki aramaya davet ediyor. Onlardan, kendi delillerini getirmelerini bekliyor.

40 Mümin Suresi 56: “Allah’ın ayetleri hakkında kendilerine gelmiş bir delilleri olmadan tartışanlar var ya…”

Görüldüğü gibi Kur’an, kendisine eleştiriler yapılmasını beklerken bunların mantıklı olmasını istiyor. Burada kendimize soralım, kim kendi sözlerinde çelişki bulmaları ve kendisini eleştirmeleri için insanları davet edebilir.

Kur’an, bir başka açıdan da meydan okuyor. Yüce Yaradan, Enam Suresi 38 ve 114üncü ayetlerde, Kur’an’da hiçbir şeyi eksik bırakmadığını, her şeyi ayrıntılarıyla verdiğini ifade ediyor. Demek ki, Kur’an’ı dikkatlice incelersek, her soruya bir cevabının olduğunu göreceğiz. Her soruya cevabı, ancak, evrensel ve zamanlar üstü olan verebilir. Bu hususu önceki yazımızda ele almıştık.

7 Araf Suresi 174: “Ve işte biz ayetleri böyle ayrıntılı olarak açıklıyoruz ki, belki dönerler.”

Ayetten anlaşıldığına göre, Yüce yaradan, bizlerin hatadan dönmemiz için hem bizim sorularımıza cevap veriyor, hem de bize yol gösteriyor. Kur’an, kendine güvenip, beni eleştirin derken, biz mantıklı eleştiri getiremiyorsak, hatayı kendimizde aramalıyız. Bununla da kalmayarak, hatamızdan dönmeye gayret etmeliyiz.

Kur’an, sık sık bizi, “hiç düşünmez misiniz?”, “hiç akıl erdirmez misiniz?” diye uyarır. Ama ikaz tarzına bakarsak, yapılan sadece bir uyarı değildir. Yüce Yaradan’ın çevremize serpiştirdiği delillere rağmen, bizim sergilediğimiz umursamaz tavra karşı bir kızgınlık söz konusudur. Bizler, ciddiyetle düşünsek, akıl erdirmeye çabalasak, belki de birçok soruya kendimiz cevap vereceğiz. Bu düşünme ve akıl erdirme işlemini, ayna karşısında kendi gözlerimizin içerisine bakarak yaptığımızda, vereceğimiz cevapların çoğunluğunun, Kur’an’ınkilerle örtüştüğünü göreceğiz.

Demek ki, bizim ihtiyacımız olan tek şey, önce, Yüce Yaradan’ın sözünden daha gerçek ve daha güçlü söz olmayacağını kabul etmektir. Sonrasında, Allah’ın sözlerini iyice anlamaya çalışmaktır. Aklımıza yatmayan hususları sorgulamaktır.

Eğer böyle yaparak Kur’an’ı içselleştirirsek, hem kendi aklımıza takılan sorulara, hem de başkalarının soracağı sorulara, mantıklı ve kabul edilecek cevaplar verebiliriz.

Kur’an, zihinlerimizi açmaya çalışıyor. İnsanlar arasındaki yardımlaşmayı güçlendirmeye gayret ediyor. Adaleti sağlamaya çabalıyor. Bunları yaparak, insanlığı huzurlu bir ortamda yaşatacak bir medeniyet anlayışı hedefiyle, sorgulamaktan çekinmememizi öğütlüyor.

10 Yunus Suresi 5: “… O, bilecek bir kavim için, ayetlerini uzun uzun açıklıyor.”

Şimdi kendimize soralım. Yüce Yaradan, Kur’an’ı ile bizlere böylesine güzel bir şekilde yol gösterirken, biz ne yapmalıyız? Kur’an’ı inkâr etmeye mi çalışmalıyız? Mantıklı bir reddiye yapamıyorsak, Allah’ın gazabına uğramak yerine, geniş rahmetine sığınmak daha akıllıca olmaz mı? Kur’an’daki ayetleri defalarca okuyup üzerinde düşünerek, hayatımıza yön vermeye çabalasak, daha huzurlu olmaz mıyız? Böylece oluşturacağımız güzel örnek insan modeline ilaveten, Kur’an’dan anladıklarımızı, kafamızdaki sorulara bulduğumuz cevapları başkalarıyla paylaşsak, Yüce Yaradan’ın nezdindeki itibarımız artmaz mı?

Bu yazı KUR'AN ÜZERİNE kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.