İNSANLIĞIN VARLIK SEBEPLERİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
Bu sitede yayınladığımız bir yazımızda, Allah’ın yeryüzündeki halifesinin insanlar olduğunu ifade eden ayetlerden bahsetmiştik. Düzgün insanların yeryüzünün her şeyinden sorumlu olduğunun altını çizmiştik.
Şimdi aynı konuya farklı bir açıdan yaklaşarak incelemeye çalışacağız. İncelememizde, diğer yazılarımızda olduğu gibi, Allah’ın kelâmı olan Kur’an’dan anlayabildiğimiz kadarıyla fikir beyan edeceğiz. Gerçeği elbette ve her zaman Yüce Yaradan bilir.
Bilindiği gibi, insanlık âlemi günümüze kadar hep sorular sorarak varlığımız sorgulanmıştır. İbn Arabi yazı konumuzla ilgili olarak, günümüze kadar sorulan soruları iki ana başlıkta birleştirmiştir. Biz de aynı başlıklarla inceleyeceğiz. Ancak vardığımız sonuçların, kısmen farklı oldukları görülecektir.
Birinci soru, “biz neyiz?” sorusudur. Bu soruya iki farklı bakış açısıyla cevap aranabilir. İlk bakış açısının cevabı, daha önceki yazımızda belirttiğimiz gibi, biz Yüce Yaradan’ın yeryüzündeki halifesiyiz.
Bir başka bakış açısı ile irdelediğimizde, “biz hak mıyız? yoksa batıl mı?” sorusuyla karşılaşırız. Bilindiği gibi batılın anlamı boş, yanlış şeklindedir. Hak ise, tek olan Allah’ı temsil eder ve gerçek, doğru anlamındadır.
İbni Sina bu konudaki düşüncelerini şöyle açıklar; Allah, “bizatihi hakikattir.” Eşya yani yaratılanlar ise, “bilvasıta hakikattir.” Bu konuda İbni Sina’ya en belirgin eleştiriyi Prof. Hilmi Yavuz yapmaktadır. Sina’nın bu açıklamasının panteizme, oradan da ateizme gittiğini iddia etmektedir. Nitekim Spinoza’nın Deus Sive Natura formülüyle ifade ettiği panteizmle bir görmüştür.
İbni Sina’ya itiraz edenler, muhtemelen Sina’nın bu ayrımını Yaradan’ın yarattığı ile tam anlamıyla gerçekleştiği şeklinde algılamışlardır. Hâlbuki İbni Sina’nın bu açıklamalarına karşı çıkan İmam Gazali ve İbn Arabi dikkatle incelendiğinde, halkın ayıramayacağı şekilde benzer şeyleri savunmuştur.
İsra Suresi 81. ayet: “Hak geldi, batıl yok oldu” der. Ayrıca Taha Suresi 50. ayet: “Bizim Rabbimiz her şeye yaratılışını veren ve sonra da doğru yolu gösterendir.”
Bunlar ve benzeri ayetlerden bizim anladığımız, Yüce Yaradan’ın bize gösterdiği doğrun yoldan gidince Allah’ın yeryüzündeki halifesi konumuna geliyoruz. Böylece Hakk’ın yaratılanda zahir olduğunu görüyoruz. Bizlerdeki batıl yani boş ve yanlış anlayışlar yok oluyor. Muhtemelen İbni Sina da “bilvasıta hakikat” derken bu durumu anlatmak istemiştir. Nitekim Allah müminleri ölü iken dirilttiğini bahsederken, bizleri sapkınlık içerisindeyken doğru yola ilettiğini anlatmaktadır.
Dolayısıyla “biz neyiz?” sorusunun bir başka cevabı, Yüce Yaradan’ın gösterdiği yoldan gidersek, bizler batıl değiliz, Hakk’ın yansımasıyız.
İnsanlığın sorduğu soruların bir kısmı da “niçin buradayız?” başlığı altında toplandı.
Zariyat Suresi 56. ayet: “Ben cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etsinler diye yarattım” der. Eğer bizler Yüce Yaradan’ın bu teklifine olumlu cevap verirsek, ikinci sorunun da cevabını da kısmen ve bizzat muhatap olarak bulmuş oluruz.
Sorunun kalan cevabı için Hicr Suresi 85. ayete bakalım: “Biz gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ile yarattık.”
İbn Arabi’nin yorumuyla, Allah’ın her yarattığının bir hakkı var. Bizim sorumluluğumuz, Yüce Yaradan’ın yeryüzündeki halifesi olarak “her yaratılanın hakkını sahibine” vermektir. Yani biz, hak sahiplerine haklarını vermek için de buradayız.
Kur’an’a göre bu hakların en başında Allah’ın hakları gelir. Sonra, bizi yeryüzünde halife yaparak bu dünyadaki yaratılanlara üstün kıldığı için, diğer yaratılanların da vermeliyiz.
Yüce Yaradan Kur’an’da, bazılarımıza bazılarımızdan daha fazla rızk ve hikmet verdiğini, sebeplerini açıklayarak bahseder. Onlardan fakirlere ve düşkünlere pay vermelerini ister. Dolayısıyla fazla nimet verilenler, Allah’ın az nimet verdiklerine haklarını vermekle yükümlüdürler.
Sonuç olarak Allah’ın kelâmı olan Kur’an’a baktığımızda, “biz neyiz?” sorusunun cevabı, biz Allah’ın gösterdiği doğru yoldan gittiğimiz sürece, hem Yüce Yaradan’ın yeryüzündeki halifesiyiz hem Hakk’ın yansımasıyız.
“Niçin buradayız?” sorusunun cevabı, hem Allah’a kulluk etmek hem de Yüce Yaradan’ın yarattıklarının (canlı veya cansız) haklarını sahiplerine vermek için buradayız şeklinde anlaşılmaktadır.
Elbette en doğrusunu Yüce Yaradan bilir.
Allah’ım beni ve isteyenleri, ilimsizlikleri yüzünden insanları saptıranlardan eyleme! İlim ve hikmetimizi artır.