ALLAH, SEBEPSİZ HİKMETLER YARATIR MI?

ALLAH, SEBEPSİZ HİKMETLER YARATIR MI?

 

Bu konuyu irdelememizin sebebi Hz. Abdülkadir Geylani’nin vaazlarında anlattıklarıdır. Hz. Geylani’nin “Sabret Rabbin Seni Bulur” başlığında toplanmış olan vaazlarının birinde şöyle demektedir: “Allah, her şeye kadirdir. Sebepsiz hikmetler yaratabilir. Ancak, kudret âlemi ile hikmet âleminin ayrılması için bunu yapar.”

Geylani’ye göre dünya, hikmet âlemidir. Ahiret ise, kudret âlemidir. Hikmet, Allah için kullanıldığında, “eşyayı bilmek ve onu en sağlam ve kusursuz bir biçimde yaratmak” anlamındadır, insan için kullanıldığında, “varlığı bilip hayır işlemek” manasına gelmektedir denilmektedir.

Hâlbuki hikmet kavramının halk arasındaki anlamı farklıdır. Halk, sebebini anlayamadığı bir şey başına geldiğinde veya hoşuna gitmeyen bir sonuçla karşılaştığında, “vardır bir hikmeti, bu sonuca üzülüyoruz ama belki de bizim için daha hayırlıdır. Biz bilmeyiz, Allah bilir.” diyerek kendisini teselli eder.

Halkın bu yorumundan anlaşılan o ki, hikmet terimi, her hadisenin bir sebebinin olduğunu ifade etmektedir. Bu açıdan bakılınca, Yüce Yaradan, sebepsiz yere hiçbir şey yapmaz. Yani hem yarattığı varlıkların, hem de oluşturduğu olayların sebebi vardır. Ama bu sebebi, biz, insanlar olarak bilmeyebiliriz.

Peki, Hz. Geylani neden böyle bir ifade kullanmış olabilir. Bunu daha iyi anlayabilmek için, vaazının devamını okuyalım. Vaazına şöyle devam ediyor: “Ahiret âleminde her şey sebepsiz hareket eder. Burada (dünyada), konuşmak için dile, dişe ve havaya ihtiyaç vardır. Orada (ahirette) duygular, dilsiz ve dişsiz konuşur. Çünkü tekvin sıfatı (yoktan var etme, yaratma) tecelli eder. İlahi kudret kendini gösterir. Orada, duygularınız, hatalarınızı anlatırken, sebeplerin dili tutulur.”

Yukarıdaki vaazından benim anladığım, sebepsiz hikmetin, ahiret hayatında var olmasının sebeplerini açıklamaya çalışıyor.

Şimdi bu fikri irdeleyelim. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, bu dünyada yaşayan hiç kimsenin, ahiret hayatı hakkında net bir bilgisi yoktur. Bizim bilgimiz, Yüce Yaradan’ın bize ilettiği kadardır. Hz. Geylani’nin anlatımına bakarsak, sanki ahiret hayatının işleyişini biliyormuş anlamı çıkmaktadır.

Eğer bildiğini söylediği ahiret hayatının işleyişi, onun dediği gibi olsa bile, yine de sebepsiz hikmetten bahsetmenin yanlış olma ihtimali kuvvetlidir. Konuyu daha iyi anlamak için son cümlesini tekrar hatırlayalım, “Ahirette, duygularınız, hatalarınızı anlatırken, sebeplerin dili tutulur.” Bu cümleden anlaşılan o ki, duygularımız yaptığımız hataları anlatırken, o hatayı işleyen uzuvlarımızın dili tutulacak.

Hâlbuki Kur’an, ahirete gidince ne olacağını bize şöyle bildiriyor: İsra Suresi 17/13: “Her insanın amel defterini boynuna doladık, kıyamet günü açılmış bulacağı kitabı önüne çıkarırız.” Ayete göre, ahirette, duygularımız konuşmayacak. Bu dünyada yaşarken yaptıklarımızı kaydettiren Yüce Yaradan, küçük büyük her şeyimizin kaydedildiği bu defteri önümüze koyduğunda, bir şey diyecek halimiz kalmayacak.

Konuyu bir başka açıdan da ele alalım. Hz. Gazali’nin, ahirette tecelli edeceğini söylediği tekvin, yoktan var etme, yaratma sıfatı, zaten, bütün kâinat ve âlemler için geçerli bir sıfattır. Dolayısıyla sadece ahirete mahsus değildir.

Evreni ve evrendeki âlemleri yaratan Yüce Yaradan, bunları oyun olsun diye yaratmadığını ifade etmektedir.

Duhan Suresi 44/38: “Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri bir oyun ve eğlence olsun diye yaratmadık.”

Ali İmran Suresi 3/191: Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve “Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru.” derler.

Enbiya Suresi 21/16: “Biz gök ile yeri ve aralarındaki şeyleri, boş bir eğlence için yaratmadık.”

Müminun Suresi 23/115: “Sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?”

Ayetlerden ve Kur’an’ın bütününden benim anladığım, Yüce Yaradan, hiçbir şeyi sebepsiz yaratmamıştır. Dolayısıyla sebepsiz hikmetler yaratmasını da düşünemiyorum. Eğer, hikmet kavramını, halkın anladığı şekilde, sebep olarak ele alırsak, Yüce Yaradan, sebepsiz bir hadise veya varlık oluşturmaz demektir.

Yüce Yaradan, sebepsiz hiçbir şey yapmazken, O’nun, yeryüzündeki vekil yöneticisi olan bizler de, elimizden geldiği kadar, yaptığımız işleri ve davranışları bir sebebe dayandırmaya çalışmalıyız. Elbette bizler, olayların bütün yönlerini bilemeyiz. Her şeyi bütün yönleriyle bilen, sadece ve sadece Yüce Yaradan’dır.

Fakat bizler de, davranışlarımızı belirlerken, O’nun bize verdiği aklı kullanarak, en azından iki-üç yönden düşünerek uygulamaya çabalamalıyız. Davranışlarımızı, sebepsiz ve eğlence olsun diye gerçekleştirmemeliyiz. Atacağımız adımların; hem kendimize, hem çevremize, hem de insanlığa faydalı olması için, çok yönlü düşünmeye gayret etmeliyiz.  Bizler, birkaç yönlü fayda için çaba sarf ettikçe, tavırlarımızdaki hikmetin, giderek, daha kapsamlı olmaya başladığını görme ihtimalimiz kuvvetlidir.

Bu yazı YAŞAM kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.