MİLLİYETÇİLİK, İNSANLIĞI SEVMEMİZİ GEREKTİRİR

MİLLİYETÇİLİK, İNSANLIĞI SEVMEMİZİ GEREKTİRİR

 

Bu sitede yayınladığımız “Türklerde Irkçılık ve Milliyetçilik” konulu makalemizde, iki bin yıllık belgelenmiş tarihlerinde Türklerin devlet olarak ırkçılık yapmadıklarını bazı örnekleriyle ifade etmiştik. Bir başka yazımız olan “Huzurlu Gelecek İsteyen Gençlere Öneriler” başlıklı makalemizde de, milliyetçi insanın milletini sevmesi için önce ailesini sevmekle başlaması, sonra halkaları genişleterek insanlığa doğru uzanması gerektiğini belirtmiştik.

Irk sözü Türkçeye, Arapçadan gelmiştir. Fakat kullanılması, at cinsleri ile sınırlı kalmıştır. Türklerde, Romalılar ve devamı olan medeniyet anlayışındaki gibi siyasi ırkçılık yoktur. Türk Devletlerinde, her insan, devletin eşit haklara sahip tebaasıdır. Bilindiği gibi Roma Devletinde, önceleri sadece Roma şehrinde yaşayanlar sonrasında günümüz İtalya’sında oturanlar vatandaş sayılıyordu. Bu değişiklik bile, M.Ö. 91-89 yılları arasında meşhur Sosyal Savaşları sonucunda olmuştu.

Bilindiği gibi, Doğulu milletlerin çoğunluğunda Batılı kavramda ırkçılık algılaması yoktur. Ebette onlarda da, milliyetçilik düşüncesi vardır. Ama ırkçılık şeklinde değildir. Nitekim Hintlilerin Büyük Ruh dedikleri Mahatma Gandi, milliyetçidir. Hiç kimse Gandi’nin milliyetçi olmadığını kanıtlayamaz. Ama o, Türklerdeki milliyetçilik anlayışına benzer bir yapıya sahiptir.

Bir insanın kendi milletini sevmesi, onun gelişmesini istemesi, diğer milletlere kötülük etmesine cevaz vermez. Gandi de, bu yapıdaydı. Hintlileri ezdiğini düşündüğü halde, İngiliz yöneticilere karşı düşmanlık yapmadı. Hattâ, kendisini öldüren insan için bile, son nefesinde, hayır dua etmişti.

Hint Milliyetçiliğinin örnek ismi Gandi ise, Türk Milliyetçiliğininki Atatürk’tür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, savaşlarda gösterdiği dirayet ve cesaret sayesinde tanınmıştır. Milleti adına büyük bir ölüm kalım boğuşmasının içerisinden gelmiştir. Bu konumuna karşılık en veciz sözü “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özdeyişidir.

Benzer örnekler, diğer birçok millet için de vardır. Biz burada, en belirgin ve tanınmış simalar olması dolayısıyla, Atatürk ve Gandi’den bahsetmekle yetindik.

Fakat günümüzde, Atatürk’ün ve Gandi’nin ruhunu incitecek davranışlarda bulunan insanlar çoğalmaya başlamıştır. Bazı yöneticiler, bilerek veya bilmeyerek, çok yanlış uygulamalar yapmaktadırlar. Türkiye’dekilerin bazısı, hem kendi vatandaşları arasında, hem de diğer milletlerle Türkler arasında düşmanlık oluşturmaya çalışmaktadırlar. Büyük Ruh Gandi’nin ülkesinde ise, kendilerine ve ülkelerine hoşgörü ile yaklaşanlara acımasızca saldıran yöneticiler var. Bu yöneticiler, hem ülkeleri adına, hem de dünya nezdinde ateşle oynadıklarını görmezler veya görmezden gelirlerse, sonuçta, önce kendileri sonra da ülkeleri için hüsran olabilir.

Hâlbuki, milletini seven bir insan, kendi milleti için, rahat bir yaşam ile huzur ve sükûn ister. Bunların sağlanabilmesi için de, öncelikle kendisi çaba gösterir.

Milliyetçi bir insan, bu uğurda çaba sarfederken, önce kendisini sorgulamalıdır. Her yaptığı davranışın, milleti için ve dolaylı olarak insanlık için ne sonuç doğuracağını hesaplamadan hareket etmemelidir. Şahsi hırsla veya kinle hareket edenler, öncelikle kendi milletlerine zarar verirler. Bu sebeple, eğer bir insan, hem milletine hizmet etmekten bahsediyor hem de milletinin aleyhine sonuçlanacak davranışlarda bulunuyorsa, o kişiye dikkat etmek gerekir. Çünkü o şahıs, ya gaflet ya da ihanet içerisindedir. Her iki halde de zararlıdır. Hem kendi ülkesi, hem de dünya barışı için tehlike arzeder.

Milliyetçi bir insan, sevgi ve hoşgörü sahibi olmalıdır. Sevgi paylaşmayı öğretir. Hoşgörü, fedakârlığı gerektirir. Paylaşmalar, adaletli olmalıdır. Adaletsiz paylaşım, hem aile, hem ülke, hem de dünya barışı için en büyük tehlikedir. Dolayısıyla adaletli davranmayan bir milliyetçi, kendi düşüncesine ihanet ediyor demektir. Adaletli davranan ve kendi haklarından fedakârlık yapan bir milliyetçi, bunlardan anlamayanlara karşı da, milletinin ve dünyanın huzuru için, taviz vermeden gereğini yapmalıdır.

Milliyetçi bir insan üretken olmalıdır. Lâf, dedikodu ve yalan söz değil, milleti ve insanlık için faydalı olacak şekilde, mal, bilgi ve hizmetten birini üretmelidir.

İslâmiyet, kavimleri kabul eder, kavimlerin üstünlük iddiasını reddeder. Kavmine hizmet etmeyi tavsiye eder, ama kavmiyetçilik veya gurupçuluk anlayışından dolayı liyakatsiz insanları göreve getirmeyi reddeder. Kavmine öncelik tanımayı kabul eder, ama adaletsiz davranışı reddeder.

Bu yazı Sosyal kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.