EĞİTİMİN İNSANLIĞA FAYDASI ÜZERİNE

EĞİTİMİN İNSANLIĞA FAYDASI ÜZERİNE

 

Bu sitede eğitim konusunu birkaç yönden irdelemeye çalıştık. Eğitim görmüş bir insanın özelliklerinin ne olması gerektiği veya geleceğin eğitimi gibi hususlar hakkındaki fikirlerimizi paylaşmıştık. Bir başka yazımızda, öğrenimimizin üniversiteyi bitirdikten sonra başladığını savunan düşüncelerimizi aktarmıştık. Bu makalemizde de yine farklı bir açıdan irdelemeye çalışacağız.

Eğer eğitimi, sadece okullarda yapılan öğretim olarak düşünürsek,  insanlığa faydasının beklenilenin çok altında olduğunu söyleyebiliriz. Bunun anlamı, öğretimin insanları yetiştiremediğidir. Bir insanın nasıl yetiştirildiğini anlatan güzel sözlerden birisi, “çocuğu, bütün köy yetiştirir” şeklindeki bir Afrika atasözüdür.

Eğitimin başarısızlıklarından birisi, insanların psikolojilerini düzeltememesidir. Bu durumu intihar vakalarının karşılaştırmasından anlayabiliyoruz. İstatistiklere bakıldığında, öğretim seviyesi yüksek olan ülkelerdeki intihar oranı, onların yarı seviyesi kadar öğrenim görmüş ülkelerden 8 katı kadar fazladır.

Bu başarısızlığın nedenlerinin başında, eğitim sistemimizi, tamamen bilim temeline oturtma gayretimiz gelmektedir. Bilindiği gibi bilim, sayısaldır ve nicelikle ilgili konular üzerine araştırma yapar. Sayısal olmayan şeyler, yani vasıflar hakkında bilim yapmak imkânsızdır. Sayısal olmayan hususlarda bilimsel düşünce belirtmek, imkânsız olduğu kadar da, anlamsızdır.

Örnek olarak resim konusunu ele alalım. Bir ressamın, herhangi bir resim yaptığını düşünelim. Başka ressamlar da, bu resmin kopyasını yapsın. Veya günümüz teknolojisi kullanılarak, resmin renkli baskısı yapılmış olsun. Şimdi kendimize soralım. Orijinal resim ile diğerleri arasındaki farkı, nicelik açısından açıklamasını, hangi bilimsel yöntemle başarabiliriz? Diğer taraftan, insan yüzünü yapmaya çalışan ressam da kopyacılık yapmış olmakta değil midir? Onun bu eserini, nicelik açısından nasıl araştırabiliriz?

Komünizmin ilk olarak iktidara geldiği SSCB’de eğitim seferberliği yapıldı. Bu gayretlerin sonucunda, okuma yazma bilenlerin oranı hızla arttı. Ama 19uncu yüz yılda, yani komünizmden önceki dönemde yetişmiş Rus edebiyatçısı ve düşünürlerinin seviyesinde insanlar yetişmedi. Elbette arada çıkmaya çalışanlar oldu. Fakat onları da, komünist yöneticiler kendileri için tehlikeli gördüklerinden, ortadan kaldırdılar veya tasfiye ettiler.

Eğitimin, insanı yetiştirme ve insanlığa faydası konusunda daha iyi karar verebilmek için, geçmiş devirlerle karşılaştırmalar yapalım. Geçmiş dönemlerdeki mektep sayısı ile günümüzdeki karşılaştırıldığında, karşımıza inanılmaz rakamlar çıkmaktadır.

Eskiden, öğrenim görmüş insan sayısı az olduğundan, alet kullanımı ve teknoloji çok yavaş ilerliyordu. Son yıllardaki hızlı artıştan dolayı, alet kullanımı ve teknolojideki gelişmeler de hızla arttı. 1500’lü yıllardan önceki dünya, teknolojik gelişmelerde kendisini birkaç yüz yılda bir yenileyebiliyordu. Günümüzde ise, birkaç senede bir yenilemektedir.

Bu açıdan bakınca, eğitim sistemimizin, insanlara çok şey öğreterek, medeniyetimizi geliştirdiği düşünülebilir. Hâlbuki gelişen medeniyetimizin durumu, pek umut vermemektedir. Bu sitede yayınladığımız “Medeniyet ve İnsanın Maddeye Bağımlılığının İlişkisi Üzerine” başlıklı yazımızda örnekler vererek ifade ettiğimiz gibi, medeniyetimiz ilerledikçe, maddeye bağımlılığımız artmaktadır. Demek ki, eğitim sistemimiz, insanlığa katkı sağlayacak olan, maddeten değil, ruhen yüksek insanlar yetiştirememektedir. Ruhen yüksek insanlar, tabiri caizse, eğitimin ters imalatları olarak değerlendirilmektedir.

Eğitimimiz, ruhen yüksek insanlar yetiştirmek bir yana, çoğu zaman “insan” yetiştirmemize bile engeldir. Çünkü insanları özgürleştirmek yerine, verilen emirleri ve kuralları sorgulamadan uygulayan uyumlu insan yetiştirmeye yöneliktir. Bir “insan”, diğer insanlara karşı özgür, sadece Yüce Yaradan’ın isteklerine uyumlu olması gerekirken, neredeyse tam tersi olmaktadır. Onları “insancıl” duygulara sahip kılmaya çalışmak yerine, insanları, becerikli, daha çok verimli, daha uyumlu olan ve içinde bulunduğu guruba daha çok faydalı olacak şekilde yetiştirmekteyiz.

Okullardaki eğitim sistemimiz, insanımıza, araştırma yapmayı ve bu hususta düşünmeyi öğretebilir. Ama Abraham (İbrahim) Lincoln’un çocuğunun öğretmenine yazdığı mektuptaki isteklerini, maalesef, öğretmemektedir. Okulların görevi, sanki alet kullanımı ve teknolojik gelişmelerdeki verimliliği artıracak yönde, araştırma ve düşünme öğretmektir. Okullar, sanki, insandaki ruhun asaletini yükseltecek yönde çaba sarf etmeyi düşünmemektedir.

Ülkelerin büyük çoğunluğu, okullarındaki eğitimi, devleti yönetenlerin ideolojik anlayışlarına uygun insan yetiştirmek için yönlendirmektedir. Ülkedeki uygulama, kapitalist sistem ise, eğitimleri, insanları kapitalizmin alt yapısını oluşturacak şekilde yetiştirmeye yönelmektedir. Sosyalist sistemi savunanlar, kendi ideolojilerine uygun insanlar yetiştirmeye çalışmaktadır. Dini duyguları öne çıkararak iktidarda kalabilen yöneticilerin ülkelerinde, kendi yorumlarını ezberlemiş asker insanlar yetiştirme çabası vardır.

Okulların, insanlığa, ince ruhlu şahsiyetler yetiştirmeye katkıda bulunması için, eğitim sisteminde fikri bir değişikliğe ihtiyaç vardır. Aksi takdirde, günümüzdeki yüzeysel değişiklikler şeklindeki çabalar, demir bir malzemenin pasını, boyayarak kapatmaya çalışmak gibidir. Bizim bahsettiğimiz fikri değişiklikten maksat, insanların hür fertler olarak yetiştirilmelerini sağlayacak, yani malzemenin kendisini hem koruyacak hem de ışıldatacak yöntemlerdir.

Eğer eğitim sistemimiz konusunda, böylesine köklü değişikliği yapamazsak, insanların giderek kibar barbarlar haline geldiklerini, bilgilerini ve zekâlarını, insanları ezerek kendi menfaatleri yönünde kullandıklarını, acı bir şekilde müşahede edeceğiz. Böylece, kendi ellerimizle, çocuklarımız ve torunlarımız için “yaşanmaz bir dünya” oluşturacağız.

Bu yazı Gençlik, Sosyal kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.