ALLAH’IN İPİ

ALLAH’IN İPİNE TUTUNMAK

Al-i İmran Suresi 103: “Hepiniz birden Allah’ın ipine sımsıkı tutunun, birbirinizden ayrılmayın. Ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Sizler birbirinize düşmanlar iken, o sizin kalplerinizin arasında ülfet (dostluk) husule getirip yanaştırdı da, nimeti sayesinde uyanıp kardeş oldunuz; hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarında bulunuyordunuz da O tuttu sizi ondan kurtardı. Şimdi size ayetlerini böyle açıklıyor ki Allah’a doğru gidebilesiniz.”

Sanırım yukarıdaki ayet hemen her insanın hayatında yaşadığı bir kesittir. Kimi insan daha yoğun bir şekilde bunları yaşar. Kimileri yaşadıklarını iyi tasnif edemediği için farkında olmaz.

Bu ayetin her dönemde yaşayan hemen herkese uygunluğu da gösteriyor ki, Kur’an hükümleri, insanlık var oldukça geçerlidir. Dolayısıyla her insan ve her gurup kendi hayatına güzel bir yön vermek isterse, Kur’an’ı iyi okumaya ve anlamaya çalışmalıdır.

Yüce Yaradan’ın yukarıdaki ayet ile bizlere anlatmak istedikleri gayet net. Allah’ın ipine sımsıkı tutunmamızı istiyor. Yani O’nun yap dediklerini yapmamızı, yapmayın dediklerini yapmamamızı öğütlüyor. Bu öğütleri dinlersek Yüce Yaradan’ın ipine sarılmış oluyoruz. Diğer taraftan ayete baktığımızda, böyle davranmamız yeterli değil.

Ayet, “birinizden ayrılmayın” diyerek bizleri uyarıyor. Eğer birbirimizden ayrılmazsak, Allah’ın ipine sarılmamız kolaylaşır. Birbirimizden güç alırız. Aynı ortamları solursak, uygulamalarımızı daha rahat yaparız. Birbirimizden ayrılırsak, tehlike başlar. Sonumuz bir Türk ata sözündeki gibi olur: “Sürüden ayrılanı kurt kapar”.

Yüce Yaradan ayetinde, birbirimizle beraber iken boş durmamamızı öğütlüyor. Allah’ın üzerimizdeki nimetini düşünmemizi istiyor. Bildiğiniz gibi, bu sitede bazı ayetler hakkındaki düşüncelerimizi açıklarken, nimetle hususunda konumuzla bağlantılı olanlar hakkında fikrimizi belirtiyoruz. Ancak Nahl Suresi 18inci ayetin ifadesine göre, Allah’ın bize verdiği nimetleri saymakla bitiremeyiz.

Yüce Yaradan, Al-i İmran 103üncü ayette bahsedilenleri hayatında yoğun yaşayanlara, neleri düşünmeleri konusunda yine yardımcı oluyor. Ayetin devamında; “Sizler birbirinize düşmanlar iken, o sizin kalplerinizin arasında ülfet (dostluk) husule getirip yanaştırdı da, nimeti sayesinde uyanıp kardeş oldunuz”

Şimdi düşünelim. Biz birbirimize düşman iki kişi veya iki gurup olsak, nasıl birbirimizle dost oluruz? Böyle bir durumun olmasının en önemli şartı, ortak bir menfaat birliği oluşturmamızdır. Menfaat birliği ise, zaten dostluk değildir. Düşmanımızın düşmanlarıyla birlikte olmamız durumu da, dost olduğumuzu göstermez. Aksine her an, birbirimizi yemeye hazır bekleriz.

Ayete göre, Yüce Yaradan’ın bahsettiği dostluk, “uyanmamız” ile gerçekleşen bir dostluktur. Uyanmak demek, rüyalardan, hayallerden gerçek âleme gelmek demektir. Yani bizim kendimize kurduğumuz sahte menfaat hülyalarından, Allah’ın gösterdiği yola girmemizdir. İnanç denilen şeyin; bir sığıntı, kaçış ve sömürü aracı olduğunu iddia ederken, fikrimizin değişerek Allah’ın varlığını, bizzat yaşayarak bilmemizdir. İşte eski düşmanlar arasındaki bu gerçek dostluğu, ancak Allah oluşturabilir.

Yüce Yaradan aynı ayetinde bizlere bilgi vermeye devam ediyor. “hem sizler ateşten bir çukurun tam kenarında bulunuyordunuz da O tuttu sizi ondan kurtardı” diyerek bizlere olan nimetinden örnek sunuyor.

Birbiri ile düşmanlıklar içerisinde bulunan bütün insanlar, guruplar, devletler uçuruma doğru ilerlerler. Tarih bu durumun örnekleriyle doludur. Ayrıca bunlardan Allah’ın yolundan gittiklerini düşünenler bile, inançlarının gereklerini yapmazlarsa, ateşe doğru yol alırlar. Sonunda da ateşe düşerler. İşte Yüce Yaradan birbirimize dost yaptığı bizlere, bizi nasıl kurtardığını anlatıyor. Ateşe doğru gidenleri, ancak Allah’ın kurtarabileceğini beyan ediyor.

Allah, bizleri kurtarmak için, önce bizleri birbirimize dost yapıyor. Bu dostluklar, “Allah Dostluğuna” dönüşürse, Yüce Yaradan, bizlere her yönden yardım etmeye devam ediyor. Ayet, bu durumda bize düşenin, Yüce Yaradan’ın bu desteğini iyi analiz edip Allah’a doğru gidebilmemiz olduğunu belirtiyor: “Şimdi size ayetlerini böyle açıklıyor ki Allah’a doğru gidebilesiniz.”

Birbirine sarılan ve Allah’ın ipine tutunanlara düşmanlık edenlerin, bir şey yapamayacaklarını aşağıdaki ayetten öğreniyoruz.

Al-i İmran 111: “Size eziyetten başka bir zarar veremezler ve sizinle çarpışacak olsalar, size arkalarını dönerler, sonra da yardım bulamazlar.”

O halde Al-i İmran 103üncü ayetin başında yazdığı gibi, “(insanlık olarak) hepimiz” Allah’ın ipine sımsıkı tutunalım, birbirimize gerçek dost olarak sarılalım ve güvenelim. Mücadelemizi sürdürelim. Böylece Yüce Yaradan’ın yardımıyla, her iki dünyada da ateş çukuruna düşmekten kurtulalım inşallah.

Allah’ım; kalplerimizi nurunla fetheyle, gönlümüzü güzelliklere aç Allah’ım.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.