ÜMMETLER, ALLAH NEZDİNDE AYRICALIKLI DEĞİLDİR

HİÇBİR PEYGAMBERİN ÜMMETİ, ALLAH NEZDİNDE AYRICALIKLI DEĞİLDİR

 

Önceki bir yazımızda, “Allah Nezdinde Müslüman, Sadece Hz. Muhammed’in Ümmeti Değildir” başlığını kullanmıştık. Bu makalemizde Kur’an ayetlerinden alıntılar yapmıştık. Kur’an’ın ifadesine göre (Bakara 133), Hz. İbrahim ve oğulları, onların soylarından gelen Hz. Yakup ve oğulları, hepsi Müslüman olarak tanımlanmaktadır.

Yine Kur’an ifadesine göre (Ali İmran 52 ve Maide 111), Hz. İsa ve Havarileri de Müslüman olarak tanıtılmaktadır.

Kur’an ayetlerindeki anlatıma göre (Araf 126), Firavunun bizzat çağırdığı fakat Allah’ın Hz. Musa’yı desteklemesi karşısında gerçeği gören sihirbazların da, kendilerinin Müslüman olarak canlarını alması için Yüce Yaradan’a yalvarmaktadırlar.

Yine Kur’an’a göre (Yunus 72) Hz. Nuh, kendisine Müslüman olmasının emredildiğini beyan etmektedir. Kur’an’ın anlatımlarından anlaşıldığına göre, bütün peygamberler aynı anlayış üzerine gönderilmişlerdir.

Bakara 136 gibi ayetlerde de, peygamberler arasında ayrım yapılamayacağı ifade edilmektedir. Peygamberler arasında ayrım yapmanın yasak olduğu, bütün peygamberlerin Müslüman olduğu düşünüldüğünde, bu şartlara uyanların da Müslüman kabul edilmesi gerekir.

Peki, peygamberlerin ümmetleri arasında bir ayrım var mıdır? Bu hususta da Kur’an bizleri aydınlatıyor.

2 Bakara Suresi 62: “Şüphesiz, inananlar (Müslümanlar) ile Yahudiler, Hıristiyanlar ve Sâbiîlerden, Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için Rableri katında mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır.”

Ayette geçen Sabiiler konusunda İslâm alimleri farklı fikir beyan etmektedirler. Bazılarına göre, Yahudilik ile Hıristiyanlık arasında bir anlayıştalar ve tevhit inancına sahipler. Bazı bilginlere göre ise Sabiiler, kitap ehli değiller, yıldızlara tapmaktadırlar. Bazılarına göre de, Sabiiler, Hz. İbrahim’in dinine inananlardır.

Alimlerin farklı fikirde olmalarını anlayışla karşılarız. Ancak Bakara 62’ye göre, Sabiiler Allah’a ve ahiret gününe inanmaktadırlar. Çünkü ayette bahsedilen diğer bütün guruplar, günümüz algılamasıyla Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanların hepsi, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. Dolayısıyla Sabiilerin de inanmaları sıradan bir şeydir. Eğer bazı tefsirlerde yazıldığı gibi, Sabiiler yıldıza tapanlar olsaydı, ayette “onlardan Allah’a ve ahiret gününe inanan” sözü edilmezdi. Yıldıza tapanların aynı zamanda, Allah’a ve ahiret gününe inanmaları düşünülemez.

O halde, ayette bahsedilen Sabiiler sözü ile, Allah’ın varlığına, tekliğine ve ahiret gününe inanan ve Yahudi, Hıristiyan, Müslüman şeklindeki mevcut guruplandırmalardan farklı olan bütün anlayışlar kastedilmektedir.

Bu düşüncelerin ışığında ayeti tekrar okuyalım. Ayette Yüce Yaradan, Müslüman, Yahudi, Hıristiyan ile henüz tam tanımlanamayan ve tevhit dinine inanan bütün insanlığa seslenmektedir. Eğer, henüz kimler oldukları konusunda fikir birliğinde olunmayan ama tevhit inancında oldukları kesin olan guruplar ayette bahsedilmeseydi, bütün peygamberlerin ümmetleri anlatılmamış olurdu.

Allah, Bakara 62 ile bütün tevhit dinine inanalara seslenerek, salih amel işlemelerini tavsiye etmektedir. Salih amel işleyenlere, Rableri katında mükâfat olduğu ifade edilmektedir. Onların korkuya uğramayacakları ve mahzun da olmayacakları taahhüt edilmektedir.

Demek ki, hangi ümmetten olurlarsa olsunlar, hattâ Sabiiler olarak nitelenen ve hangi peygambere inandıkları bilinmeyen bir guruptan olsunlar farketmiyor. Hepsi, eğer salih amel işlerlerse, Allah nezdinde aynı görülüyor. Aynı değerlendiriliyor. Aynı mükâfat veriliyor.

Bakara 62 de bahsedilen bu anlayış, Kur’an’ın aşağıda verdiğimiz ayetinde de aynen ifade edilerek, pekiştiriliyor.

5 Maide Suresi 69: “Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.”

Aşağıdaki ayet dikkatlice okunursa, bizim yukarıdaki yorumlarımızın daha doğru olduğu anlaşılır.

22 Hac Suresi 17: “Şüphesiz, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecûsiler ve Allah’a ortak koşanlar var ya; Allah, kıyamet günü onların aralarında mutlaka hüküm verecektir. Çünkü Allah, her şeye şahittir.”

Bu ayette Yüce Yaradan, Kendisine inanan ve inanmayan bütün gurupları saymaktadır. Ayette, Mecusiler yani ateşe tapanlar ile Allah’a ortak koşanlar da ilaveten bahsedildiği için, salih amel işlemeleri tavsiye edilmemiştir. Çünkü Kur’an’ın birçok ayetine göre (ör: Araf 147, Hud 15-16, Kehf 105 gibi) iman etmeden güzel işler yapmak anlamsızdır. Onlar korunmayacaklardır. (Not; bu husus bir başka yazımızda ele alınacaktır.)

Ayette, salih amel işleyenlere korku yoktur denilmemiştir. Sadece Yüce Yaradan’ın her şeyi gördüğü, bildiği ve her şeye şahit olduğu ifade edilerek, kıyamet günü aralarında hüküm vereceği belirtilmektedir.

Demek ki Yüce Yaradan, her şeye şahit olarak, insanların inanışlarını ve davranışlarını takip ederek, gereğini yapıyor. Bakara 62 ve Maide 69 daki ifadelerle, hiçbir peygamberin ümmetini ayrıcalıklı kılmadığı gibi, Hac 17’ye göre ateşe tapanlar, Kendisine ortak koşanlar dâhil, bütün insanlarla ilgili olarak kıyamet günü hükmünü verecek.

Bu yazı Cemaat, KUR'AN ÜZERİNE kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.