ÖNDERLERİ ANLAMAK

TARİHE GÜZEL İZ BIRAKANLARI ANARKEN

 

Her milletin içerisinde ülkesine ve insanlığa faydalı işler yapanlar vardır. Bunların arasından bazı şahsiyetler de, tarihe iz bırakmıştır. Her millet, bu yapıdaki kendi insanını yeni nesillere tanıtmak için uğraşır. Acaba tanıtım çabalarında nasıl bir yol izlemek daha uygundur?

Bu konuda bizlere ışık tutacak birçok konuşma vardır. Lincoln’ün yüzüncü doğum günü (12 Şubat, 1914) kutlamalarında ünlü hatiplerden Stephen Wise’ın yaptığı konuşma bunlardan biridir.

“Biz Lincoln’ün izinde gideceğimiz yerde, çok defa, onu, bizi takip ediyormuş gibi göstermeye çalışıyoruz. Onun yaptıklarını yapmaya çalışacağımız yerde, çok defa, ona el koymaya teşebbüs ediyoruz. Onun müridleri gibi davranacağımız yerde, basmakalıp sloganlarımızı ona mal ediyoruz.

…Gerçek şu ki, Lincoln, kendi zamanında iyi ve sağlam bir şekilde partisinin safında yer almasına rağmen, günümüzde hiçbir partinin değildir.

…Onun görüşlerini uygulamak zorunda değiliz, ama onun görüşleri her zaman bize ilham vermeli. O, geleceğin bütün meselelerini çözmedi, ama kendi çağının meselelerini halletti. Biz onu, kendi standartlarımıza uyduramayız. ama onun gayesi bizim standartlarımız olmalı.”

23 Şubat 1903 günü George Washington’u anlatan Bn. Jane Addams’da başka bir pencereden bakarak şöyle diyordu:

“…Büyük insanları anlatmak zor bir iş. İlkin onların büyük başarılarını anlatmakla, bu başarıların şaşaasının kendimize de aksettirilmesine meylediyoruz, ve onların başarılarından dolayı geleceğimizin de güvenlik içerisinde olduğunu sanıyoruz.

İkinci olarak, biz de onların ırkından geldiğimizden ve aynı ülkede yaşadığımızdan, bu büyük insanların yüce karakterlerinin bizde de olduğunu zannediyoruz.

Tarihe kendi mührünü basan bir adamı büyük yapan nedir? Eğer dikkatle düşünürsek, onun, çağının kargaşası içinde bu kargaşayı doğuran ahlâki meseleyi gördüğünü; kendisinin adalet hislerinin bulandırılmasına müsaade etmediğini; vicdanının sesinin kendisi gibi düşünen insanlar için bir borazan çağrısı olarak; onların kendisi etrafında toplanıp, müşterek bir gaye uğrunda birbirlerine yardım ederek, tarihte yani bir devir açmak üzere harekete geçecekleri zamana kadar, vicdanının sesine kulak verdiğini göreceğiz.

…Bir defa daha söyleyelim ki, büyük insanların ortaya koydukları dersler, kendi kafalarımızda en yüce idealleri harekete geçirmedikçe, kaybolmaya mahkûmdurlar; onların ortaya koydukları dersler, bizim yumuşak iradelerimizi, onların yüce idealleri istikametinde harekete geçirmedikçe, kaybolmaya mahkûmdurlar.”

Hamdullah Suphi Tanrıöver, 31 Ekim, 1924’te “Türkçülüğün Esasları” fikrinin sahibi Ziya Gökalp’i anlatırken şöyle diyordu: “Arkadaşlar, bazı adamlar vardır ki, en durgun şekiller içinde inanılmaz bir mücadele kuvveti taşırlar.”

Hamdullah Suphi Tanrıöver 29 Ekim, 1929’da Atatürk’ü anlatırken özetle şöyle diyordu: “… Bütün bir memleket mağlubiyetten mağlubiyete düştüğü zamanlarda, O, daima galip kalmanın sırrını bulmuştu…O, bir teşkilatçıdır. O, bir siyasidir. O, bir ıslahatçıdır. O, bir rehberdir. O, bir baştır. O, bir hatiptir.”

İnsanlığın içerisinde tarihe iz bırakabilecek kişilerin sayısını artırmak ve büyük çaplı olamasalar bile kendi güçleri kadar rehberlik edecek yüz milyonlar yetiştirmek istiyorsak, bir kimsenin kendisinin benliğini feda edebileceği tarafı bulmalıyız. Gayesi uğrunda benliğini feda edebilmek için, o kimsenin davasına inançlı olmasını sağlamalıyız.

İnançlı olabilmesi için; davasının da, geçmiş mücadelesinden ileride pişmanlık duymayacağı, kendisini boşluğa düşmüş gibi hissetmeyeceği bir yüce gaye olması şarttır. Bu hususta, Yüce Yaradan, bizlere gönderdiği elçiler vasıtasıyla yol göstermektedir. Tarihe güzel iz bırakanların büyük çoğunluğunu yakından incelediğimizde, onların gayeleri ile Allah’ın bizlere ilettiklerinin benzerliğini anlarız.

Günümüze kadar hiç değişmeyen yapısıyla Kur’an, insanlığa ışık tutacak, sıkıntılarını atlatmada yol gösterecek, huzuru bulmasına vesile olacak en önemli rehber kaynaktır.

Allah’ım, insanların hidayete erebilmeleri için onların iradelerine güç ver, onlara Senin gönderdiğin ayetleri (dünya ve evrendeki delilleri) anlayabilmeleri için anlayış ihsan eyle.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.