İYİLİK YAPMANIN ŞEKLİ

İYİLİK YAPMAYI ÖNCE KENDİMİZE ÖNERELİM

 

Bakara 44: “İnsanlara iyiliği emreder de kendinizi unutur musunuz? Hâlbuki kitabı (Tevrat’ı) okuyorsunuz. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”

Ayet, Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminde Medine şehrinde yaşayan Yahudilere hitap ediyor. Ancak Kur’an’ın evrenselliği dikkate alındığında bu uyarının, geçmiş ve gelecek bütün insanlara yapıldığı görülür.

Ayetin ikazları birkaç açıdan ele alınabilir. Birincisi, başkalarına iyilik yapmayı emrederken, kendimizin iyilik yapmamamızı eleştirmesidir. Demek ki, önce kendimiz iyilik yaparak örnek olacağız ki, başkaları da bizim söylediklerimizi dikkate alsınlar. Aksi takdirde, “ele verir talkımı, kendi yutar salkımı” deyiminde anlatılmak istenilen duruma düşeriz.

İkinci olarak dikkatimizi çeken husus, Allah’ın gönderdiği bütün kitapların benzer şeyleri emrettiğidir. Nitekim ikinci cümleden, Tevrat’ı okuyanların Kur’an’ı teyit etmelerinin beklendiği anlaşılmaktadır.

Üçüncü uyarı ise, Allah’ın ayetlerini gördükleri halde, halen aklını başına almayanlara yapılmaktadır. Anlatılan ve yaşanan bunca olaydan sonra halen aklımızı başımıza almamamız kınanmaktadır.

Kur’an’da iyilik yapmanın kendimiz için faydalı olduğu hususunda sıkça bilgi verilmektedir. Bazı örnek ayetler aşağıda verilmiştir.

Bakara 112: “Hayır, hayır! Kim özü iyilik dolu olarak yüzünü Allah’a tertemiz döndürür ve teslim ederse, işte onun Rabbi katında ecri vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olacak değiller.”

Nisa 125: “İyilik yaparak kendisini Allah’a teslim eden ve İbrahim’in dinine dosdoğru olarak tâbi olan kimseden, din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah, İbrahim’i dost edinmişti.”

İsra 7: “Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz yine kendinizedir…”

Demek ki, bütün kazançlar iyiliği yapan kişinin doğrudan kendisine yazılmaktadır. Yapılan iyiliklere muhatap olanların ne gibi faydaları olduğu hakkında ise, hiçbir ayet yoktur.

İyiliği emretmenin iyi bir şey olduğunu teyit eden ayet şöyledir:

Ali İmran 104: “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır.“

Ayet, iyiliği emretmenin güzel bir şey olduğunu anlatıyor. Ama kurtuluşa ermek için, sadece iyiliği emretmenin yeterli olmadığını vurguluyor. İnsanlara iyiliği emredeceğiz, onları hayra çağıracağız. Fakat onları, kötülükten de men edeceğiz. Yani onların kötülük yapmalarına engel olacağız. Kendi aramızda, kötülük yapanları engelleyen bir topluluk oluşturacağız.  Ancak böyle yaparsak, kurtuluşa erebileceğiz.

Kur’an’da iyilik konusundaki ayetleri dikkatlice incelediğimizde, şu sonuçlara ulaşıyoruz.

Öncelikle kendimiz iyilik yapacağız. Böylece başkalarına örnek olduktan sonra onlardan iyilik yapmalarını isteyeceğiz. Fakat insanlardan sadece iyilik yapmalarını istememiz de yeterli değil. İnsanların içerisinden kötülük yapanları engellemeye çalışacağız. Bunun için de, iyilik yapanlar olarak, kötülük yapanları engellemek adına bir gurup oluşturacağız.

Bütün bunları yaparsak, Yüce Yaradan tarafından kurtuluşa erdirilenler arasına girebileceğiz. Allah’ın kurtuluşa erdirdikleri insanlar aynı zamanda, bu dünyada da iyilikle anılanlar arasına gireceklerdir. Dolayısıyla; kendileri iyilik yapan, başkalarına da iyiliği emreden ve kötülük yapanları engelleyen insanlar, iki dünya mutluluğunu da elde etme şansını yakalayacaklardır.

Allah’ım, bizlerin kurtuluşa erebilmemiz için, mücadele azmi ver, irade gücü ver, sabır ve sebat ver.

Senin her şeye gücün yeter.

Bu yazı KUR'AN ÜZERİNE kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.