İSLÂM’IN KURALLARI, KENDİMİZİ YARGILAMAK İÇİNDİR

İSLÂM’IN KURALLARI, BAŞKALARINI DEĞİL, KENDİMİZİ YARGILAMAK İÇİNDİR

 

Her insan, önce kendisinden sorumludur. Sonra, güzel örnek oluşturmakla yükümlüdür. Fakat bizler, çoğu zaman nefsimize yeniliriz. Böyle durumlarda bir insanın kendisini eleştirmesi daha zorlaşır. Biz de, kendimizi tenkit etmek gibi zor bir işi bırakıp, başkalarını eleştirmeyi tercih ederiz. Böylece, hem kendimizi gündemin dışına çıkarırız hem de kendimizi ideal bir insanmış gibi gösteririz. Çünkü sorgulayan insanın, sorguladıklarından azade olduğunu zannederiz.

Başkalarına yaptığımız bu sorgulamaların en kolayı ve en yaygını din konusundadır. Takdir edileceği gibi, bir insanın kendi mesleği veya işiyle ilgili olarak, aynı meslekteki bir kişiyi eleştirebilmesi çok zordur. Ciddi bilgi birikimi ve mesleki uygulamalardaki başarısı olmayan insanlar, karşısındakileri mesleki olarak tenkit edemezler. Fakat din konusu öyle değildir. Hiçbir kitap ve hattâ gazetelerin ilgili sayfalarını okumaya bile gerek yoktur. Kulaktan dolma bilgiler yeterlidir. Bizim, din konusundaki uygulamada neler yapıp yapmadığımızı, karşımızdakiler fazla bilemezler.

Yüce Yaradan, Kendisini inkâr edenleri bile rızıklandırırken, biz, bizimle aynı yerde olmayan insanları öylesine tenkit ederiz ki, bize kalsa, eleştirdiğimiz insanlara çekirdeğin bir zerresini bile vermek istemeyiz.

4 Nisa Suresi 53: “Yoksa onların mülkten bir payı mı vardır. Eğer öyle olsaydı, insanlara bir çekirdeğin zerresini bile vermezlerdi.”

Ateist olanlara bile rızkını veren rahmeti geniş Allah, diğer taraftan, insanlığa karşı suç işleyenleri affetmeyerek, onları her iki dünyada da cezalandıracağını ifade ediyor. Her düşüncemizi ve her davranışımızı bilen Yüce Yaradan, bizler hakkında karar verirken, sadece Allah’ın emir ve yasaklarına uymak, Ona karşı gelmekten sakınmak anlamındaki takva açısından değerlendireceğini vurguluyor.

9 Tevbe Suresi 109: “Binasını takva ve O’nun rızasını kazanmak temeli üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa binasını çökmeye yüz tutmuş bir uçurumun kenarına kurup, onunla birlikte kendisi de cehennem ateşine yuvarlanan kimse mi? Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.”

Demek ki, asıl olan bizim, binamızın temelini, Allah’ın rızası üzerine kurmamızdır. Yüce Yaradan, Nisa Suresi 84üncü ayetinde, peygamberi Hz. Muhammed’e, “…Sen ancak kendinden sorumlusun…” diyor. O halde biz de, önce kendimizden sorumluyuz.

Eğer biz kendimizden sorumlu olduğumuzun şuuruyla hareket edersek, kendimizi Allah’ın rızasını kazanacak davranışlara yönlendiririz. Bu yolda ilerledikçe, çevremizdeki insanların fark edecekleri güzel örnek oluştururuz. Oluşturduğumuz örnek güzelleştikçe, bizim çevremizdekileri eleştirmemize gerek kalmaz. Onlar kendi durumlarının farkına varırlar. Ellerinden geldiğince düzeltmeye çalışırlar.

Allah’ın peygamberleri, insanlara güzel örnektiler.

 33 Ahzab Suresi 21: “Andolsun, Allah’ın Resulünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.”

43 Zuhruf Suresi 59: “İsa, sadece, kendisine nimet verdiğimiz ve İsrailoğulları’na örnek kıldığımız bir kuldur.”

60 Mümtehine Suresi 4: “İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır…”

Yüce Yaradan, peygamber olmayan ama güzel örnek olan insanların isimlerini, Kur’an’ında zikretmiştir. Biri Firavunun karısı, diğeri ise Hz. İsa’nın annesiyle ilgili iki ayeti aşağıda veriyoruz.

66 Tahrim Suresi 11: Allah, iman edenlere ise, Firavunun karısını örnek gösterdi. Hani o, “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavundan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” demişti.

66 Tahrim Suresi 12: “Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi.”

O halde bizim sorumluluğumuz, öncelikle kendimizle ilgilidir. Diğer bir yükümlülüğümüz ise, insanlara güzel örnek olmaya çalışmaktır. Bundan sonrası, Yüce Yaradan’ın zerre kadar sapmayan adaletiyle vereceği hükmü beklemektir.

10 Yunus Suresi 108: De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur’an) gelmiştir. Artık kim doğru yola girerse, ancak kendisi için girer. Kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapar. Ben sizden sorumlu değilim.”

Yunus Suresi 109: (Ey Muhammed!) “Sana vahyolunana uy ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.”

Allah’ım, Senin ayetlerini anlayabilmemiz için, bizlere anlayış ihsan eyle.

Allah’ım, hidayete erebilmemiz için, bizlere irade gücü ver.

Allah’ım, Seni daha iyi anlamak ve anlatmak için, zihin açıklığı ver.

Bu yazı KUR'AN ÜZERİNE, YAŞAM kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.