HİLEBAZLARIN SONU

ALLAH SIRLARI DA BİLİR FISILTILARI DA

 

Tövbe Suresi 78. Ayet: “Henüz bilmediler mi ki Allah onların sırlarını da bilir, fısıltılarını da ve Allah gizli şeyleri çok iyi bilendir.”

Bırakın gizli yerlerdeki konuşmaları, düşünceleri bile Allah’ın duyduğuna, Yüce Yaradan’a dua eden bütün insanlar bilirler. Eğer bilmeseler, kendileri dua ederken başkasının duyacağı şekilde sesli konuşmayıp, sadece zihinlerinden geçirerek dua ederler mi?

Demek ki, Yüce Yaradan ve melekleri düşüncelerimiz dâhil, her hareketimizden haberdarlar. Biz gizli konuşmalarımızda veya dualarımızda başkalarının iyiliği için istekte bulunursak Allah, hemen daha fazla (on katına kadar) iyilikle bize karşılığını verir. Kimimiz bize gelen iyiliklerin, Yüce Yaradan’dan geldiğini anlamayabiliriz. Ama bizim bilmememiz sonucu değiştirmez. Allah bizim yaptığımız güzel işlerin mükâfatını vermiştir.

Eğer kimsenin duymadığını veya görmediğini düşündüğümüz yerlerde, gizli konuşma ve davranışlarımızla, bazılarına haksız yere ve hileyle tuzaklar kurmaya çalışırsak, bilelim ki Allah mutlaka bizi takip ediyor.

İbrahim Suresi 46: “Gerçekten onlar hilelerini yaptılar, Allah indinde de onlara tuzak var, isterse onların hileleri dağları, yerinden oynatacak olsun.”

Ayet gayet açık. Hile yapmak istediğimiz kişi veya kişiler, Allah yolunda mücadele eden insanlar ise, isterse hilelerimiz dağları yerinden oynatacak olsun, hiçbir işe yaramaz.

Dağları yerinden oynatacak hileden iki anlam çıkarılabilir. Birincisi doğrudan kendi gücümüzün büyüklüğüne güvenerek en sert müdahalede bulunmaktır. Diğeri, hileyi dolambaçlı yapmaktır. Öyle ki, iş ortaya çıktığında hileyi bizim yapmadığımız kanaati oluşsun.

Fatır Suresi 43: “Yeryüzünde bir kibirlenme ve bir suikast düzeni! Hâlbuki fena düzen ancak sahibinin başına geçer; o halde öncekilerin kanunundan başka ne gözetirler? O halde Allah’ın kanununda bir değişiklik bulamazsın. Allah’ın kanunun da bir sapma da bulamazsın!”

Demek ki, hem kibirden arınacağız, hem de suikast düzeni kurmayacağız. Eğer bunları yaparsak, Yüce Yaradan hepsini bizim başımıza geçirir. Allah’ın kanununda da bugüne kadar hiç kimse bir sapma bulamamıştır.

Biz yanlışlarımızda devam ettiğimizde, Allah bizi darlıkla sıkıştırır. Bekler ki, biz yanlışımızdan dönelim. Özür dileyelim. Yüce Yaradan’ın hoşuna gidecek davranışlarda bulunalım.

Enam Suresi 42: “Andolsun, senden önce birtakım ümmetlere de peygamberler gönderdik. (Peygamberlerini dinlemediler.) Sonunda, yalvarsınlar da tövbe etsinler diye onları şiddetli yoksulluk ve darlıklarla yakaladık.”

43: “Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya. Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü göstermişti.”

Ayetler evrensel olduğundan, sadece peygamberleri dinlemeyenler için değil, hepimiz için geçerlidir. Bizler Yüce Yaradan’ın varlığını bildiğimiz halde, O’nun dediklerinin tersini yaparsak, biz de peygamberlerini dinlemeyenler arasına gireriz.

Allah’ım, kalplerimizin katılaşmaması için bizlere zihin açıklığı ver. Eğer bizler, Senin bizi uyarmandan sonra düzelir, salih ameller işlersek, bizlerin geçmiş günahlarımıza mağfiret buyur. Bizleri Hud Suresi 34. ayettekilerin durumuna düşürme.

Hud Suresi 34. “Ben size nasihat etmek istemiş isem de, Allah sizi helak etmek istiyorsa, benim nasihatim size fayda da vermez. Rabbiniz O ve siz nihayet O’na döndürüleceksiniz.”

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.