DÜNYAYA, SALİH AMEL İŞLEYENLER VARİS OLACAKLARDIR
Daha önce yayınladığımız “Allah’ın Yeryüzündeki Halefi, İnsandır” başlıklı yazımızda, konuyu Kur’an ayetleriyle irdelemiştik. Bakara Suresinin 30uncu ayetine göre, insanlar, yeryüzünde Yüce Yaradan’ın vekil yöneticileridir.
İsmail Hakkı Bursevi’ye göre, Yüce Yaradan’ın halifesi olmanın sırrı, yaratılış özelliklerindedir.
“Allah insanı Kendi zatının sıfatlarının suretinde hayat sahibi, çekip çeviren, işiten, gören, bilen, güç sahibi, konuşan ve iradesi olan bir varlık olarak yaratmıştır.”
İnsanları, dünyada Kendisinin halefi olarak konuşlandıran Yüce Yaradan, bu görevi layıkıyla yapabilmemiz için, bizlere çok güzel özellikler vermiştir. Fakat Allah, verdiği vekâleti kötüye kullananlardan, yani emanete ihanet edenlerden hesabını soracağını her fırsatta bizlere iletmiştir. Aynı şekilde, kibirlenerek, Kendisine kulluk etmeyenleri, yani öğütlerine uymayanları da cezalandıracağını kesin bir dille ifade etmiştir.
Yeryüzünde halifelerin önderi yaptığı peygamberlerini bile, bu konuda ikaz etmiştir.
38 Sad Suresi 26: “Ey Davud! Gerçekten biz seni yeryüzünde bir halife yaptık. Artık insanlar arasında hak ile hüküm ver. Keyfe, arzuya uyma ki, seni Allah yolundan saptırmasın. Çünkü Allah yolundan sapanlar, hesap gününü unuttukları için kendilerine çok şiddetli bir azap vardır.”
Ayet önce, Davud’un, gerçekten halife yapıldığını vurguluyor. Buradan bizim anladığımız, halifelerin önderi yapıldığı şeklindedir. Ayet daha sonra, halife olmanın gereklerini kısaca sıralıyor. Halife olabilmek için hak ile hüküm vermek, keyfe yani nefse uymamak, Allah yolunda yürümek gibi özellikler gerektiğini anlatıyor.
Ayetin sonunda, Allah yolundan sapanlar uyarılıyor. Onlara çok şiddetli azap olduğu beyan ediliyor. Bu ikazlara rağmen, insanların birçoğu, halife olmanın gereklerine uymuyor. Dolayısıyla cezalandırılıyorlar.
10 Yunus 73: “Buna rağmen yine de onu inkâr ettiler. Biz de onu (Nuh’u) ve gemide kendisiyle beraber olanları kurtardık. Ve onları yeryüzüne halifeler yaptık. Ayetlerimizi inkâr edenleri ise suda boğduk. Bak işte uyarılanların akıbeti nasıl oldu.”
Ayetten anlaşıldığı gibi, halifelik görevinin gereğini yapmayarak, aksine inkâr edenler, Yüce Yaradan tarafından cezalandırılıyorlar. Allah’ın yolundan gidenler, yeryüzüne halife yapılıyorlar.
İnsanların birçoğunun, emanete ihanet ettiklerini gören Allah, halef olma ile varis olma arasındaki farkı şöyle gözler önüne sermiştir.
21 Enbiya Suresi 105: “Ant olsun ki, Tevrat’tan sonra Zebur’da da, yeryüzüne ancak güzel (salih amel işleyen) kullarımın varis olacağını yazmıştık.”
Yukarıdaki ayeti irdelerken, iki yönüne dikkat etmemiz gerekmektedir. İlki, Yüce Yaradan’ın indirdiği kitapların hepsinde benzer şeylerin aktarıldığı hususudur. Bilindiği gibi, Allah’ın, peygamberlerine indirdiği ilk iki kitap, Tevrat ve Zebur’dur. Demek ki Yüce Yaradan, halife olmak ile varis olmak arasındaki farkı, peygamberlerine indirdiği ilk kitaptan itibaren hep vurgulamış.
Ayetin bize söylemek istediği diğer önemli husus, yeryüzüne ancak salih amel işleyen kullarının varis olacağı gerçeğidir. Buradan anlaşılan, insanlık var oldukça, salih amel işleyen kullar da var olacaklar. Kula kulluk etmeyen bu yapıda insanlar var oldukça ve Allah’ın yolundan ayrılmadan bozgunculara karşı mücadele ettikçe, zalimler ve inkârcılar, inşallah yenilmeye devam edecekler.
Enbiya Suresinin 105inci ayetiyle ilgili bizim bu yorumumuzu, aşağıdaki ayet kuvvetlendirmektedir:
61 Saff Suresi 8: “Onlar ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de, Allah nurunu tamamlayacaktır.”
Şüphesiz ki, en şaşmaz vaat, Allah’ın vaadidir.