BİR MÜMİNİ KASTEN ÖLDÜRMEK

BİR MÜMİNİ KASTEN ÖLDÜRMEK

 

Önce mümin kimlere denilir konusunda hemfikir olmak gerekir. Bu sitede yayınladığımız bir yazımızda, Müslüman ile Mümin arasındaki farkı Kur’an ayetlerine dayanarak açıklamaya çalışmıştık. Bu makalemizden kısa bir bölümü aşağıya aktardıktan sonra yazımızın konusuna döneceğiz.

“Allah, Kur’an’ında Müslüman ile mümini ayırır. Hucurat Suresi 14: “Bedevîler “inandık” dediler. De ki: Siz iman etmediniz ama “İslâm olduk.” deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve Resulüne itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.”

Ayet “lâilaheillaallah” diyenleri “İslâm olmuş” kabul ediyor. Dolayısıyla bu ayetten de kesin olarak anlaşıldığına göre, bir insan Müslüman olmasına rağmen, iman kalbine yerleşmemiş olabiliyor. Bu durum bilhassa, Müslüman bir ortamda dünyaya gelen insanlar veya zor karşısında inananlar için daha çok geçerlidir. Başka bir inanıştan İslâm’a, zor karşısında değil de kendi özgür iradeleriyle geçenler, zaten, iman ettikleri için geçmişlerdir. Dolayısıyla onlar bu ayetin muhatabı değillerdir.

Kur’an’da Müslüman ve mümin ayrı ayrı ifade edilir. Mümin, Allah’ın emir ve yasaklarına uyan kimsedir. Yüce Yaradan’ın emir ve yasaklarına uyanlar, “salih amel” işlemeye en yatkın olan kişilerdir.”

Yüce Yaradan, Kendisinin emir ve yasaklarına mümkün olduğunca uyan ve salih amel işleyen insanları, Cennetine alacağını vaat etmekle yetinmiyor. Bu dünyada da onları koruyacak şekilde kararlar aldığını ayetleriyle gösteriyor.

4 Nisa Suresi 92 : “Bir mümin bir mümini yanlışlık dışında öldüremez…” Ayetin devamında, bir mümini yanlışlıkla öldüren kişinin ödemesi gerekli diyetleri açıklıyor.

Demek ki, yanlışlıkla da olsa bir mümin, bir mümini öldüremez. Bir kargaşa ortamında, başkasına hamle yaparken yanlışlıkla öldürürse de, bu dünyada mutlaka diyetini ödemek zorundadır.

4 Nisa Suresi 93: “ Her kim de bir mümini kasten öldürürse, artık onun cezası, cehennemde ebedi kalmaktır. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş, büyük bir azap hazırlamıştır.”

Ayet gayet net. Bir mümini kasten öldüren kimse, kendisi de bir mümin kişi olsa, cezası cehennemde ebedi kalmaktır. Çünkü artık Yüce Yaradan, ona gazap etmiş, lânet etmiştir.

Kasten kelimesinin anlamı isteyerek, zihninde planlayarak ve bile bile demektir. Bu sebeple, kişinin bir mümini öldürmeyi istemesi ve o müminin öldürülmesi yeterlidir. Yani, o kişinin mümini bizzat öldürmesi şart değildir. Mümin kişinin öleceği ortamı planlaması yeterlidir. Mümin kişiyi başkalarının öldürmesi, ortamı hazırlayan kişiyi cezadan kurtarmaz.

Bir benzetme ile konuyu daha anlaşılır hale getirelim. Bir çoban, sürüsünden ayrılan bir koyun olursa, onu bulup sürüye katmakla sorumludur. Eğer, ayrılanı aramaz, bulup sürüye katmak için çaba sarfetmezse o koyunun başına geleceklerden sorumludur. Çünkü sürüyü otlattığı alanlar, geceleyin yalnız başına kalan bir koyun için çok tehlikelidir. Koyunun yırtıcı hayvanlar tarafından öldürülmesi ihtimali çok kuvvetlidir. Eğer o koyun öldürülürse, büyün suç çobanın olur. Eğer koyunun bulunduğu çevrede vahşi hayvanlar yoksa koyun açlıktan ölürse, suç yine çobanın dır.

Koyunların ölümünde çobanın sorumluluğunu azaltan bir husus vardır. Sürüyü otlatırken farkına varmadan evlerinden çok uzaklaşmışlarsa, bulundukları bölge vahşi hayvanların pek görülmediği yer ise, geceyi orada geçirmek kararını alabilir. Çünkü gece dönmek daha tehlikeli olabilir. Fakat geceleyin umulmadık bir vahşi hayvan sürüsünün saldırısına uğrarlar, çaban cansiparane mücadele eder ama bazı koyunlar ölürse, suç tamamen çobanın olmaz. Çobanın suçu, sadece otlatırken vakti hesaplamadığı için tedbirsiz davranmak olur. Yani suçu mutlaka vardır, fakat tamamen suçlu değildir.

Bu örnekten hareketle tekrar düşünelim. Bir insanın sorumluluğu altındaki mümin bir kişi ile arasının bozulduğunu düşünelim. Sorumluluk sahibi kişinin, mümin insana kızdığı için, onu yalnız bıraktığını varsayalım. Yalnız bırakılan bu mümin kişi, aynı sürüden ayrılan koyun gibi, vahşi hayvan niteliğindeki insanların arasına atılmış demektir. Bu mümin kişi, aynı sürüden ayrılan koyun gibi, korumasız ve yapayalnız kaldığını dahi bilmemektedir.

Bu mümin şahsı böyle bir ortama bırakan insan, aynı çoban gibi, tamamen suçludur. Hiçbir şeyden haberi olmayan koyunu vahşi hayvanların ar asında yalnız bırakıp, arkasını dönüp gelen çobandan daha çok suçludur. Çünkü çobanın, ölmesine göz yumduğu neticede bir koyundur. Ama sorumluluk sahibi bir insanın, ölümüne göz yumduğu kişi ise bir insandır. Hem de mümin bir insandır.

Dolayısıyla, Yüce Yaradan, böyle bir ortama sebebiyet verdiği için o kişiye lânet edecektir. Çünkü ayet, mümini kasten öldürenleri ayırt etmiyor. “Her kim” diye ifade ediyor.

Bilindiği gibi Yüce Yaradan Kur’an’ında bizlere her zaman yol göstermektedir. Her zaman sabırla hareket etmemizi istemektedir. Sorumluluklarımızı yerine getirmemizi salık vermektedir. İnsanların güvenlerini kazanmamızı ve onlara karşı adaletli olmamızı tavsiye etmektedir. En çok kızdıklarımıza karşı bile “Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin” buyurarak adaletli davranmamızı istemektedir. Kin besleyecek kadar kızdıklarımıza karşı bile bizden adaletli olmamızı isteyen Yüce Yaradan, diğer durumlarda neler ister bir düşünelim.

Allah’ım, Kur’an hükümlerine aykırı davranmaktan, hak ve adaletten ayrılmaktan Sana sığınırım.

Senin her şeye gücün yeter.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.