ALLAH GEÇMİŞİ AFFEDER, FAKAT

ALLAH GEÇMİŞİ AFFETMİŞTİR, FAKAT

 

Maide Suresi 95. “Ey iman edenler! İhramlı iken av hayvanı öldürmeyin. Kim onu kasten öldürürse bir ceza vardır. (Bu ceza), Kâbe’ye ulaştırılmak üzere, öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki âdil kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık hayvan veya yoksulları yedirmek suretiyle kefaret yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah ondan intikam alır. Allah, mutlak güç sahibidir, (kötülere karşı) intikam sahibidir.”

Ayet, iman sahibi olanlara hitap ediyor. Allah’ın kurallarına uymayanların, iman etmiş olsalar bile,  yaptıkları kötü işin sonucunu tatmaları gerektiğini vurguluyor. Bilindiği gibi, insanların kendi oluşturdukları toplumsal kurallarda da, bu böyledir. Her bir kişi, yaptığı hatanın cezasını öder. Bazen ceza ödemeyenler de olur. Bunlar, kuralları ya kimsenin haberi olmadan ihlâl edenlerdir yahut da zengin veya yüksek mevkilerde olanlardır.

Fakat Yüce Yaradan her şeyi bildiği için, kimse hatasını Ondan gizleyemez. En yüksek mevkide Allah olduğu için de, hiç kimse bana ceza yazamazlar diyemez. Bu ceza uygulaması, aşağıdaki ayette görüleceği üzere, Allah’ın sevdiği kullarından olan peygamberler için de geçerlidir.

Al-i İmran 161: “Bir peygamber için emanete hıyanet olur şey değildir. Her kim hıyanet eder, ganimet ve hâsılattan bir şey aşırırsa, boynuna aldığını kıyamet günü yüklenir getirir; sonrada herkese kazandığı ödenir. Hiç birine zulmedilmez.”

Bakara 145. “Celâlim için, sen (Hz. Muhammed) o kitap verilmiş olanlara, bütün delilleri de getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar, sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tabi değiller. Celâlim hakkı için, sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz, sen de zalimlerden olursun.”

Yüce Yaradan, yazımızın başındaki Maide 95inci ayette, geçmişte yapılan hataları affettiğini beyan ediyor. Allah’ın geçmişi affetmesi için de, kişinin tövbe etmesi gerekiyor. Bakara 160: “Ancak tövbe edip halini düzelterek gerçeği söyleyenler başka. İşte onları ben bağışlarım. Ben çok merhamet ediciyim, tövbeleri çokça kabul ederim.”

Maide 95’in devamında, affettiklerinin bir daha hata yapması durumunda, Allah, onlardan intikam alacağını beyan ediyor. Demek ki, tövbe edip halini düzelterek gerçeği söyleyenleri affediyor. Fakat hatasında devam edenleri mutlaka cezalandırıyor. Çünkü Yüce Yaradan böyle davrananların, aşağıdaki ayetten de anlaşılacağı üzere, en zalim insan konumuna düştüklerine inanıyor.

Secde 22: “Rabbinin ayetleriyle kendisine öğüt verilip de, sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir? Gerçekten biz, günahkârlardan intikam alacağız.”

Bakara Suresi 145inci ayette gördüğümüz gibi, bu konuma gelen kişinin, peygamber olması bile zalimliğini değiştirmiyor.

Yukarıdaki ayetlerdeki açıklamalar, iman ettikten sonra günah işleyenlere hitap ediyor. Bir de, kendilerine Allah’ın kuralları hakkında bilgi verildikten sonra yarım iman gösterenler var. Bunlar kararsızlar. Bazen iman ediyorlar, bazen inkâr ediyorlar. Aslında onlar, Yüce Yaradan’ı inkâr etmiyorlar. Allah’a ve kurallarına inanıyorlar. Fakat kurallarına uymak istemiyorlar. Kur’an, böyleleri için de bizleri bilgilendiriyor.

Tövbe 74: “Onlar, kötü bir şey söylemedik, diyerek Allah’a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler. İslâm’a girdikten sonra yine kâfirlik ettiler. Ve o başaramadıkları cinayeti tasarladılar. Hâlbuki intikam almaları için Allah’ın, Resulü ile onları lütfundan zenginleştirmiş olmasından başka bir sebep yoktu. Eğer tövbe ederlerse haklarında hayırlı olur. Yok, yanaşmazlarsa Allah onları dünyada da, ahirette de acıklı bir azaba uğratır. Yeryüzünde onları koruyacak veya onlara yardım edecek bir kimse de bulunmaz.”

Rum 47: “Andolsun ki biz, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de, onlara apaçık delillerle vardılar. Onun üzerine günah işleyenlerden intikam aldık. Müminlere yardım ise, bizim nezdimizde bir hak oldu.”

İbrahim 47: “O halde sakın Allah’ın peygamberlerine olan vaadinden cayacağını sanma! Şüphesiz Allah her şeye galiptir, intikam sahibidir.”

Üçüncü bir gurup insan ise, doğrudan inkâr edenlerdir. Kur’an bunlar hakkında da bizleri bilgilendiriyor.

Araf 136: “Biz de, ayetlerimizi inkâr ettikleri ve onlara kulak vermedikleri için kendilerinden intikam aldık da hepsini denizde boğduk.”

Yüce Yaradan inkâr edenlere mutlaka cezalarını vereceğini vaat ediyor. Bu cezanın zamanı peygamberin sağılığında olmayabiliyor. Peygamber vefat ettikten sonra da olsa, böylelerinin mutlaka cezalandırılacağının müjdesini veriyor.

Zuhruf 41: “Eğer biz seni onlara azap gelmeden önce alıp götürsek bile, onlardan intikam alırız.”

Görüldüğü gibi, Yüce Yaradan Kur’an’ında, üç tip insan için de benzer sondan bahsediyor. Birinci gurup, iman edenler, fakat hata yapmaya devam edenler. Bunlar Müslüman olmuş, ama mümin olamamış olanlar. İkinci gurup, tam anlamıyla kararsızlar. Bunlar Allah’a iman ediyorlar ama Allah’ın kurallarına uymak istemiyorlar. Yüce Yaradan’ın kızacağı işleri yapıyorlar. Yani ne ‘yar’dan geçiyorlar, ne ‘ser’den geçiyorlar. Üçüncü gurup ise doğrudan inkâr edenler.

Hepsinin de sonu aynı. Yüce Yaradan iman etmiş-etmemiş ayırmadan bütün kötülerden intikam alıyor. Sadece, intikam zamanı insanlarca bilinmiyor.

Allah’ım, bizlere, intikam alacaklarının değil, razı olduklarının arasına girebilmemiz için, irade gücü ver.

Bu yazı Sosyal kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.