KALPTEN MÜMİN OLMAYANLAR, BU DÜNYADA DA CEZA ÇEKERLER
Kalpten mümin olmayanlar sözünden ne kastettiğimizi, aşağıdaki ayet gayet net olarak ifade etmektedir.
5 Maide Suresi 41: Ey peygamber, ağızlarıyla “inandık” deyip, kalpleriyle inanmamış olanlardan ve Yahudilerden küfürde yarış edenler seni üzmesin. Onlar yalana kulak verirler, sana gelmeyen diğer bir topluluğa kulak verirler, kelimeleri yerlerinden değiştirirler, “eğer size bu verilirse alın, bu verilmezse sakının” derler. Allah birini şaşırtmak isterse, sen onun için Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki, Allah, onların kalplerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için ahirette de büyük bir azap vardır.
Konumuzu açıklamak için yukarıdaki ayet, tek başına yeterli. Fakat Yüce Yaradan, bu hususta hassas olduğunu göstermek için olsa gerek, farklı ayetlerde de konuyu işlemiş.
9 Tövbe Suresi 73: “Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla savaş. Onlara karşı katı ol. Onların varacakları yer cehennemdir ve orası ne kötü bir yerdir.”
74: Onlar, kötü bir şey söylemedik, diyerek Allah’a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler. İslâm’a girdikten sonra yine kâfirlik ettiler. Ve o başaramadıkları cinayeti tasarladılar. Hâlbuki intikam almaları için Allah’ın, Resulü ile onları lütfundan zenginleştirmiş olmasından başka bir sebep yoktu. Eğer tövbe ederlerse haklarında hayırlı olur. Yok, yanaşmazlarsa Allah onları dünyada da, ahirette de acıklı bir azaba uğratır. Yeryüzünde onları koruyacak veya onlara yardım edecek bir kimse de bulunmaz.
13 Rad Suresi 34: “Onlara (küfre sapanlar) dünya hayatında bir azap vardır. Ahiret azabı ise elbette daha çetindir. Onları Allah’tan koruyacak da yoktur.”
32 Secde Suresi 21: “Şu bir gerçek ki, onlara (fasıklık etmiş olanlara) o en büyük azaptan önce yakın azaptan (dünyada) da tattıracağız. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.
22: “Rabbinin ayetleriyle kendisine öğüt verilip de, sonra onlardan yüz çeviren kimseden daha zalim kim olabilir? Gerçekten biz, günahkârlardan intikam alacağız.”
39 Zumer Suresi 26: “Allah, onlara (zalimlere) dünya hayatında zilleti tattırdı. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!”
Yukarıda örneklerini verdiğimiz ayetlerde, “onlar” sözüyle neyin kastedildiğini, parantez içerisinde belirttik. Parantez içerisindeki tanımlar, tamamen, o ayetin öncesindeki ayetlerdeki ifadelerdir.
Ayetlerde onlar kelimesiyle tarif edilenleri birleştirirsek, bahsedilenlerin insanların niteliklerinin şunlar olduğunu görürüz: “Ağzıyla iman ettik diyen fakat kalpleriyle iman etmemiş olanlar, kâfirler ve münafıklar, küfre sapanlar, fasıklık etmiş olanlar, zalimler”
Demek ki, ağızlarıyla iman ettik dedikleri halde kalpleriyle iman etmeyenler, her türlü yanlışın içerisine düşebiliyorlar. Bu yapıdaki insanlar, sadece günahkâr olmakla kalmıyorlar. Yalana kulak veriyorlar. Yalana kulak verdikçe, yalan girdabından çıkamıyorlar. Yalan girdabından çıkamadıkça, zalimlik yapıyorlar. Zalimlik yaptıkça, münafıklaşıyorlar. Münafıklık yaptıkça, küfre sapıyorlar.
Yüce Yaradan da, Maide Suresi 41inci ayetteki ifadede görüldüğü gibi, böylelerinin kalplerini temizlemiyor. Allah’ın kalplerini temizlemediği insanların, kurtuluşa ermeleri mümkün değildir. Bunlar kurtuluşa eremedikleri gibi, hem bu dünyada hem de ahiret hayatında cezalandırılıyorlar. Her iki dünyadaki cezaların şeklini, şiddetini tamamen Yüce Yaradan belirliyor. Yine Maide 41’e göre, Allah biri hakkında karar verirse, peygamberi bile, o kişi için kararı değiştirecek yönde hiçbir şey yapamıyor.