ALLAH’IN GÖSTERGESİ İKİ İNSAN

HZ. MUHAMMED’İN (s.a.v.) HAYATINDA, ALLAH’IN GÖSTERGESİ İKİ İNSAN,

EBU TALİP VE HATİCE

 

Duha Suresinin ayetleri Allah’ın, Hz. Muhammed’i seçtikten sonra nasıl koruduğunu anlatır. İlk gelen vahyin bir süre kesilmesinden sonra muhtemelen, ilk beş ayeti inmiştir. Vahiylerdeki kesinti Peygamberimizi tarifsiz iç sıkıntılara gark etmiştir. Bazen şüpheye düşmüş ve kendinin efsunlanmış olduğunu düşünmeye başlamıştır. Vahiy almaya layık olmadığı ve terk edildiği vehmine kapılmıştır. Bu sebeple Yüce Yaradan bir süre sonra, Hz. Peygamberi rahatlatacak ayetler indirmiştir. 3 üncü ayette “Rabbin, seni terk etmedi, darılmadı” diyerek yüreğine su sermiştir.

4: “Muhakkak ki geleceğin (ahiret) senin için dünyadan daha hayırlıdır.”

5: “Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.” diyerek Hz. Muhammed’in, geleceğine güvenle bakmasını sağlamıştır.

Surenin diğer ayetleri muhtemelen Hz. Peygamberin yetim birine ters davranması üzerine bizlere örnek olması açısından inmiştir. “Sakın yetimi hor görme” yine “Sakın el açıp isteyeni azarlama” denilerek bu yanlış tavrı düzeltilmiştir.

Yüce Yaradan bu öğütleri verirken Hz. Muhammed’e, geçmişte nasıl yardım ettiğini hatırlatmıştır. İşte bu hatırlatma bizlere Hz. Peygamberin hayatı hakkında bilgi vermektedir.

6: “Seni yetim bulup da barındırmadı mı?”

7: “Seni yol bilmez bulup da yola iletmedi mi?”

8: “Seni fakir bulup da zengin etmedi mi?”

Hz. Muhammed, daha doğmadan babasını kaybetmişti. Ailesi fakir olduğundan sütanne bulmakta zorlandılar. Altı yaşında annesini kaybedince bakımını dedesi üstlenmişti. Dedesi de, o 8 yaşında iken vefat etti. Fakat dedesi Abdulmuttalip, ölüm döşeğinde iken küçük Muhammed’i, kendi oğlu olan Ebu Talip’e emanet eti. Küçük Muhammed’in amcası da olan Ebu Talip bu emanete çok sıkı sahip çıktı. Muhammed’i öz çocuğu bildi. Bakımı dâhil her şeyini üstlendi.

Hz. Muhammed’e peygamberlik geldikten sonra, Kureyşlilerin baskılarına karşı onu ölümüne korudu. Ebu Talip, Hz. Muhammed’in getirdiğine inanmamasına rağmen, ona karşı mücadele edenleri engelledi. Eğer böyle davranmasaydı, Hz. Muhammed’in bir diğer amcası olan Ebu Leheb, Hz. Muhammed’i kendi elleriyle öldürmeye kalkışabilirdi.

Bu açıdan bakılınca Ebu Talip, Allah’ın, Hz. Muhammed’i koruduğunun göstergelerinden birisidir. Böylece ayetteki “Seni yetim bulup barındırmadı mı?” sözünü Yüce Yaradan, ağırlıklı olarak Ebu Talip’in eliyle gerçekleştirmiş oldu.

  1. ayetteki “Seni yol bilmez bulup da (doğru) yola iletmedi mi?” sözünü Allah’ın nasıl gerçekleştirdiğine dair anlatılan çok olay var. Ancak yazımızın konusu olmadığından bahsetmeyeceğiz.
  2. ayet: “Seni fakir bulup da zengin etmedi mi?” demektedir. Peygamberimiz Hz. Hatice ile evlenene kadar dürüst, namuslu, güvenilir ve ticarete kafası çalışan insan olarak bilinirdi. Ama kendisi zengin değildi. Bu durumu Hz. Hatice’nin arkadaşı Nufeyse’nin sorusuna verdiği cevaptan da anlamak mümkün. Nufeyse’nin “Hz. Hatice ile evlenmeyi düşünür müsün?” sorusuna, “düşündüğü, ama maddi konumundan dolayı böyle bir izdivacı tasavvur etmediği” şeklinde cevap vermiştir.

Demek ki Hz. Hatice’yi beğeniyordu, ama kadın Mekke’nin en büyük kervanlarından birine sahip, kendisi ise fakir olduğundan teşebbüs edememişti. Hz. Hatice gerçekten çok zengin idi. Hz. Hatice ile evlenmesi neticesinde Hz. Muhammed de zengin insanlar arasına girmiş oldu. Bu zenginlik, İslâmiyet’i yayarken fakir Müslümanları korumak için çok işe yaramıştır.

Ancak Hz. Hatice’nin faydası bununla kalmamıştır. Asıl desteğini, Hz. Muhammed’e peygamberliğin gelmesinden sonra manevi alanda yapmıştır. Nitekim ilk vahyi alan Hz. Muhammed korku ile evine gelmişti. Çünkü Hira mağarasında ne olduğunu tam anlayamamıştı. Başına gelenlerden büyük bir kuşku duymuştu. Sarsılmıştı.

Hz. Hatice onu sevgiyle bağrına basarak, kendisine sahip olduğu güzel vasıfları hatırlatır. Ona şöyle der: “Korkacak bir şey yok. Dinlen ve sakinleş. Tanrı sana hiçbir utancı reva görmez. Çünkü sen kandaşlarına karşı naziksin, doğru sözlüsün, ihtiyaç sahiplerinin yanındasın, misafirlerine karşı cömertsin ve her haklı davanın arkasındasın.”

Hz. Muhammed’in vahiydeki kesintinin yaşandığı dönemi atlatabilmesinin iki temel sebebi vardır. Birincisi, en sıkıntıya düştüğü anlarda Allah’ın karşısına çıkardığı doğrudan işaretlerdir. İkincisi, Hz. Hatice’nin manevi desteğidir.

Vahiylerin bir daha kesilmemek üzere tekrar başlamasından sonra bir süre ruhani yolu sadece ikisi takip etmiştir. Allah’ın çağrısına, tabiri caizse birlikte cevap vermişlerdir. Hz. Hatice İslâm’ı ilk kabul eden kişidir. Hz. Peygamber’in Mekke’de geçen 13 yılının on yılında şaşmaz ve sarsılmaz bir sadakatle onun yanında olmuştur. Madden ve manen her türlü desteği vermiştir. Aileye uygulanan ekonomik ambargoya ve dışlanmaya birlikte göğüs germişlerdir.

Peygamberliğin başlangıç dönemleri her peygamber için çok zor geçmiştir. Çünkü Yüce Yaradan peygamberlerini hep sınava tabi tutmuştur. Bu zorlu imtihan sırasında peygamberler, iç dünyalarında zaman zaman büyük sıkıntılar yaşamıştır.

Nitekim Kur’an’dan anladığımıza göre Hz. İbrahim’de bu zorlu sınavdan geçmiştir. Allah’ın verdiği emre uyarak eşi Hacer ile daha bebek olan oğlu İsmail’i ıssız, susuz bir bölgede kendi başlarına bırakmıştır. Burada Hz. Hacer’in “böyle yapmanı senden Allah mı istedi?” sorusuna “evet” cevabını aldıktan sonra gösterdiği tevekkül, metanet her türlü övgüye layıktır. Hz. Hatice’nin tavrı da böyle bir şeydir.

Hz. Hacer’in bu anlayışı ve Hz. İsmail’in kurban edilmek istenilmesine karşı sergilediği tavrı aslında, Hz. İbrahim’in imtihanında Allah’ın varlığının işaretleridir. Benzer şekilde Hz. Hatice de, Hz. Muhammed’in sınavında Allah’ın varlığının bir işaretidir.

Hz. Muhammed’e evlenme teklifini kendisinin yapması, onun kararlı, güçlü bir insan olduğunu gösterir. Hz. Muhammed ile evlendikten sonraki davranışlarıyla, ağırbaşlı ve saygın bir kadın olduğunu göstermiştir. Hz. Muhammed’e peygamberlik geldikten sonraki davranışlarıyla, sadık, güvenilir ve duyarlı bir eş olduğunu, ayrıca samimi ve dindar bir Müslüman olduğunu göstermiştir.

Allah Hz. Hatice’yi, Peygamberine olan sevgisinin ve cömertliğinin işaretlerinden birisi olarak, geleneklere uymayan yöntemlerle onun karşısına çıkarmıştı. Tıpkı amcası ve dünürü olan Ebu Leheb’in karşısına yine amcası Ebu Talip’i çıkardığı gibi.

Allah’ın son peygamberinin karşısına çıkardığı işaretler, elbette sadece bunlar değildir. Ebu Bekir’de bu yapıda bir insandır. Görülüyor ki Allah, yaşadığı zor hayata sabreden peygamberine hep yardımcı olmuştur.

İnşirah Suresi:

  1. (Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi?

2,3. Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı?

  1. Senin şanını yükseltmedik mi?
  2. Şüphesiz zorlukla beraber bir kolaylık vardır.
  3. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık vardır.

Surenin ayetleri Hz. Muhammed’in zor bir yaşamının olduğunu ve Allah’ın yardımlarını gösterir.  5 ve 6ıncı ayetlerde aynı şeyin tekrarlanması, sabırla ve Allah rızası için mücadele edilen her zorluğun sonunda, bir kolaylık olduğunu gösterir.

Kur’an’dan anladığımız kadarıyla, Yüce Yaradan bu yardımları hem melekleri aracılığıyla hem de bazı insanlar aracılığıyla yapmaktadır.

Allah’ım, Senin istediğin yola giren, Senin rızanı kazanmak için hak ve adaletle mücadele eden güzel kullarına, lütfunla her yönden yardımcı ol Allah’ım, yardımcı ol Allah’ım, yardımcı ol Allah’ım.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.