MÜMİNLER KARDEŞTİR

MÜMİNLER, BİRBİRLERİNİN DOSTLARIDIRLAR

 

Allah’ın gönderdiği peygamberlerin anlattıkları yoldan gidenler, Allah nezdinde Müslüman olarak görülürler. Yani, Yüce Yaradan’ın tekliğine inanan ve Allah’a teslim olan her anlayış, İslâm’dır. Bu konuda “İnsan ve Allah katında Din” başlıklı yazımızda Kur’an’dan ayetlerle örneklerini vererek açıklamalar yaptık.

Başlıktaki cümle, aşağıdaki ayetten alınmıştır.

Tövbe Suresi 71. “Erkek ve kadın bütün müminler birbirlerinin dostları ve velileridirler. İyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah, rahmetiyle muamele edecektir. Çünkü Allah azizdir, hakîmdir.”

Ayet, insanları ayırmıyor. Kavimlerden bahsetmiyor. Hıristiyan, Yahudi vb demiyor. Zenginlikten dem vurmuyor. Sadece erkeklere hitap etmiyor. ‘Erkek ve kadınlar birbirlerinin dostlarıdırlar, yeter ki mümin olsunlar’ diyor. Ayette ayrıca, Müslüman ile mümini ayırmak için, özelliklerinden bahsediyor.

Mümin olmanın birinci şartı iyiliği emretmek olarak belirtilmiş. İyilikten maksat hem bütün insanların iyiliği hem de kişinin kendi iyiliğidir. İnsanlar çoğu zaman, kendileri için iyi olanı bilemezler.

İsra Suresi 11: “İnsan hayra dua eder gibi şerre dua eder. İnsan çok acelecidir.” Ayet iki açıdan incelenebilir. İlkinde peygambere inanmayan bazı insanların “eğer doğruysan bize anlattığın şerri getir” şeklinde dalga geçmek için yaptıkları istektir. Ama esas olarak ikinci açıdır. İnsanın neyin kendisinin hayrına olduğunu bilemediğinden, gelecekte kendisi için şer olacak bir şeyleri istemesidir.

Yüce Yaradan, bizim aceleciliğimizi ve dünya nimetini sadece maddi açıdan gördüğümüzü bildiği için, erkek ve kadın olarak hepimize şöyle yol göstermiş:

Ahzab Suresi 35: “Şüphe yok ki Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, mümin erkeklerle mümin kadınlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadınlar, sadık erkeklerle sadık kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, mütevazı erkeklerle mütevazı kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkeklerle ırzlarını koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkeklerle Allah’ı çok zikreden kadınlar var ya, işte onlar için Allah bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.”

Yukarıdaki ayet bize, iyiliğin neler olduğu konusunda bir fikir veriyor. Bu konuda başka ayetler de var. Ancak bu yazıdaki konumuz iyilikler olmadığından bahsetmeyeceğiz.

Tövbe 71’e göre müminler birbirlerini kötülükten vazgeçirmelidirler. Demek ki sadece iyiliği emretmek yetmiyor. Kötülüklerini engellemek gerekiyor. Bu engelleme şekli konusunda, münafıklar ve hainler için onları öldürmeye kadar izin vardır. Nisa 91, Tövbe 5 ve 12 gibi ayetler bu konularda hem emredicidir hem de bilgiler verir.

Ancak müminleri öldürmek yasaktır. Müminleri kötülükten vazgeçirmek için dostça yöntemler kullanılmalıdır. Kendisi kötülük yapan bir kişi, karşısındakini ikna edemez. Dolayısıyla insan önce kendini düzeltmelidir.

Ayetin devamında erkek ve kadın bütün müminlerin namazlarını kıldıklarından bahseder. Anlaşılan o ki, hakkıyla kılınan namazın insanları kötülükten alıkoyma ihtimali yüksek.

Ayette daha sonra, namazı kılanların zekâtı verdikleri vurgulanır. Demek ki zekât, erkek olsun kadın olsun bütün müminlerin görevidir. Böylece müminler arasında bir sevgi ve saygı bağı oluşur.

Ayet, mümin insanların Allah’a ve resulüne itaat ettiklerini anlatır. Kur’an, son peygamber olan Hz. Muhammed’e (s.a.v.) indiğinden resul kelimesi tekildir. Yoksa bütün peygamberler Yüce Yaradan’ın elçileridir. Allah’a itaat eden, aslında peygamberlerine de itaat etmiş olur.

Buradaki vurgu iki anlayışa yapılmıştır. İlki “Biz Muhammed’i tanımayız. Musa veya İsa’yı peygamber bilir, onlardan bildiğimize uyarız” diyenler için yapılmıştır. Onların da Hz. Muhammed’e uymaları istenmiştir. İkincisi müminlere yöneliktir. Onlara “Peygamber, Allah’ın yolundan başka bir yolda olamaz. Onun için Bana itaat ettiğiniz gibi, resulüme de itaat edin” diyerek gerçekleri anlatıp yol gösterilmiştir.

Yüce Yaradan, ayete uygun davranan erkek ve kadınlara merhametiyle muamele edeceğinin müjdesini veriyor. Bu müjdeyi başka ayetlerinde de pekiştiriyor.

Nahl Suresi 97: “Erkekten ve kadından, mümin olarak kim iyi amel işlerse muhakkak onu güzel bir hayat ile yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzeliyle mükâfatlarını elbette vereceğiz.”

Nisa Suresi 124: “Erkek veya kadın, kim mümin olur da güzel amellerden işlerse, işte onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksızlığa uğratılmazlar.”

Yüce Yaradan bütün bu ayetleri, başkalarına karşıdan öğüt verelim diye göndermiyor. Doğrudan kendimiz anlayalım, içselleştirelim ve uygulayalım diye gönderiyor. Zaten başkasına vereceğimiz en güzel öğüt, söyleyeceklerimizi önce kendimizin uygulamasıdır.

Allah’ım bizlere, Senin gönderdiğin ayetleri anlayabilmemiz için anlayış ihsan eyle.

Bu yazı Cemaat, Dini kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.