İNSANOĞLUNUN ZEKÂSININ GÖSTERGELERİ NELERDİR

İNSANOĞLUNUN ZEKÂSININ GÖSTERGELERİ NELERDİR

 

Başlıktaki sorumuzu, Avustralya’nın yerlileri Aborjinlere sorarsak alacağımız cevap, maddeten kalkınmış veya kalkınmakta olan ülke insanlarınınkinden farklıdır. Aynı soruyu, Afrika’daki ilkel diye nitelediğimiz yerli kabilelere sorarsak alacağımız cevap, yine bizimkinden farklıdır. Fakat muhtemelen, birbirlerinden haberleri olmadan, birbirleri hakkında en ufak bilgileri olmadan yaşayan iki ayrı kıt’adaki yerlilerin verecekleri cevaplar, birbirlerine yakın olacaktır.

Bu soruyu, teknolojinin nimetlerinden yeterince faydalanmadan yaşayan yerli halka sorma imkânı bulan veya onları gözlemleyen insanların anlatımlarından bazı çıkarımlar yapabiliriz. Dolayısıyla onların muhtemel cevaplarını başka bir yazımızda ele alacağız.

Şimdi maddeten kalkınmış veya kalkınma çabası içerisinde olan ülkelerin insanları olarak bu sorulara bizler kendimiz cevap vermeye çalışalım. Çünkü gezegenimizin ve insanlığın geleceği üzerindeki tek etkili gurup biziz. Diğerleri milyonlarca yıldır yaşayan atalarımız gibi yaşamaya devam ediyorlar. Bu sebeple dünyamızın geleceği için ne fayda sağlayabilirler, ne de tehdit unsuru olabilirler.

Günümüz insanlığının en yaygın olan zekâ anlayışı, para kazanmak üzerinedir. Küreselleşen dünyamızda, iletişim araçlarının ulaştığı her yerdeki anlayış budur. Bizim, zeki olarak nitelediğimiz ve başarılı bulduğumuz insanlar, para kazanmasını becerenlerdir. Para kazanamayanlar, başarısız olarak görülür. Hemen her ülkede geçerli olan bir söz, “paran kadar konuş” ifadesidir. Belki de hiçbir söz, bunun kadar dünya çapında yaygın değildir. Dolayısıyla, günümüzde zekânın göstergelerinin başında “para kazanmak” gelmektedir.

Günümüz insanlığının bir başka zekâ göstergesi, “insanlar üzerinde etkili bir gücü ele geçirmeyi” başarmaktır. Her para kazanan insan bu gücü elde edemeyebilir. Bu nedenle, daha çok insana emreden, daha fazla insan üzerinde tesirli olan kişi, daha başarılı olarak görülmektedir.

Yukarıdaki bahsettiğimiz zekâ göstergelerine ulaşabilmek için, insanların izledikleri yolun önemi yoktur. İster doğru düzgün işler yapsınlar, isterse yalanlarıyla bu başarıyı yakalasınlar fark etmez. Hattâ bilhassa kalkınmakta olan ülkelerde, yalanlarıyla insanları parmağında oynatan kişi, daha zeki olarak nitelenir. Bu kişinin, halk deyimiyle “dolandırıcı” olması, onun zeki insan olarak görülmesini değiştirmez. Zengin insanları veya en üst makamlardaki birilerini dolandırmayı başaranlar, daha zeki olarak görülürler. Dolayısıyla, günümüzde zekânın göstergelerinden biri de, yalanlarıyla da olsa, gemisini yürütebilmektir. Yalanlarıyla, halk yığınlarını peşinde koşturmaktır.

Günümüz insanlarının birçoğunun nezdinde zekânın göstergesi, makine veya aletler yapmaktır. Bunları yapan insanın ayrıca para kazanıp kazanmadığına bakılmaksızın, onun zeki olduğuna hükmedilir. Patent veya faydalı model sahibi olmak, o insanın zeki olarak tanımlanması için yeterlidir. Elbette bunlara ilaveten para kazanırsa, toplum nezdindeki zekilik göstergesinin seviyesi artar.

Yukarıdaki göstergelerle ilgili anlayışlar, bizim bu hususlarda genelleştirme yapmamıza izin verecek kadar yaygındır. Fakat en yaygın zekâ göstergesi, doğa üzerinde etkili bir gücü ele geçirmeyi başarmaktır. Bazı tabii felâketler olan sel, yangın, zelzele gibi hususlarda etkili tedbir alanlar, maalesef, zeki olarak pek değerlendirilmezler. Fakat tarımsal ve hayvansal üretimdeki verimliliği artıracak şekilde tohumların GDO’ları ile oynayanlar, hormon kullananlar, daha zeki olarak görülürler. En azından, kendilerinin çok zeki olduklarını düşünürler. Bunda da haklıdırlar. Komşusunun tavuğu, 8-10 ayda kesilecek hale gelmezken, sadece 30-40 günde kesime tavuk gönderen kişi, kendini elbette zeki olarak görecektir. Komşusunun kırlarda yayılan ineği 200 kg gelmezken, kendi beslediği hayvanları 1000 kg gelen bir çoban, kendisini zeki olarak görmekte haklı duruma gelmektedir. Yaptığı bir buluşla, tabii afet konularında bir tedbir geliştirmediği halde, sel geçiş yolları üzerindeki arazisini imara aldırıp, binalar yapan kişi zeki, yapmayan beceriksiz olarak algılanmaktadır.

Yazımızın başlığıyla ilgili olarak verilebilecek örnekler çoktur. Okuyucuların, benim verebileceğim örneklerden daha fazlasını verecekleri kesindir. Bizim bu yazıdaki amacımız, insanlığın gidişatı ile ilgili olarak, insanları düşünmeye sevk etmektir. Zekâ anlayışımız, hepimizi, sadece kendini düşünen bir “bencil” haline getiriyor. Başka insanları ezmek, başarı sayılıyor.

Eğer insanların birbirlerini kandırmalarından, sahtekârlıklardan, aldatılmaktan, ezilmekten, ezmekten, yepyeni amansız hastalıkların ortaya çıkmasından, her an çıkması muhtemel bir büyük savaşın insanlığın sonunu getirme ihtimalinin güçlü olmasından memnun isek, zekâ anlayışımızı değiştirmeyelim. Devam edelim.

Eğer, bunlardan memnun değilsek ve insanlığın geleceğini güzelleştirmek için gayret sarf etmek istiyorsak, işe, zekâ göstergesi anlayışımızı değiştirmekle başlamalıyız.

Bu yazı Sosyal kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.