ALLAH’IN ORDULARI

SAFFAT SURESİ 173: “BİZİM ORDULARIMIZ MUTLAKA GALİP GELECEKTİR.”

(Not: Bu yazı Mart 2014’te yayınlanmıştı, silindiğinden tekrar yayınlıyoruz.)

Allah kâinatı oluştururken sonradan yaratacağı sanki, insanlara göre sistemini kurmuştur. İnsanların da huzurlu yaşayabilmeleri için sürekli yardımcı olmuştur. Bu yardımları bizlere verdiği akıl ve duygular sistemiyle zaten süreklidir.

Ancak akıllarını nefislerinin emrine verenleri de uyarmak için, her dönem uyarıcılar göndermiştir. Allah, doğrudan görevlendirdiği uyarıcıların haricinde çok sayıda insana, ilkeli davranışlarından dolayı destek vererek, onların insanlara güzel örnek olmalarına, insanları uyarmalarına vesile olmuştur.

Bütün bu uyarılarından anlamayanları, yolsuzlukları ve soysuzlukları kendileri yaptıkları halde başkalarını suçlu gösterenleri, halka imanlı (suret-i Hak’tan) görünüp tam tersini yapanları da, en sert şekilde cezalandırmıştır. Allah’ın asıl askerleri her zaman galip gelmiştir.

Allah’ın doğrudan gönderdiği uyarıcıların dışındaki bazı güzel insanlar da, insanlığın geleceği için çaba sarf etmişlerdir. Fazla bilinmeyen birkaç örnek verelim:

JONATHAN SWİFT

İnsanlığın kurtuluşunu ancak ve ancak iyilik ve merhametin diriltilmesinde, Tanrıya karşı içten bir sevgi ve saygı duyulmasında gören Güliver tiplemesinin yazarı, yazdığı yazılarında ki tüm kahramanlar aslında kendisidir.

Swift, Londra’da parti mensuplarını, politikacıları, bakanları, milletvekillerini, saray adamlarını yakından incelemiştir. Bu insanların çoğundaki korkunç derecede çirkin bir hal almış olan partiler ve mezhepler arası kavgaların ve çıkarcılığın iğrenç diye nitelediği iç yüzünü görmüştü. Toplumların çürük temellere dayandığını anlamıştı. Yüksek mevkilere gelmek için hiçbir hileden çekinmeyen, kendi çıkarlarını toplum çıkarlarından üstün tutan, hiçbir iyiliğin kadrini bilmeyen, birbirini kıskanan ama birbirinin yüzüne gülen, bilgisiz, ahlaksız, soysuz kimseler karşısında nefretle geriye çekilmiş, bir devleti asıl bu gibi insanların yıkacağı kanaatine varmıştı.

 “Bu dünyada bedel ödemeden ahirette güzelliğe ulaşılamaz.”

SHAKESPEARE

Tiyatroda hizmetçi iken kendini geliştirdi. Bu dünyada cefa olmadan sefanın yaşanamayacağını, yaşansa bile öncekine göre haz alınamayacağını savundu.

Zira kötüler önce mutsuz kişilerdir. Neden başka intikamlara yol açacak olan intikama başvurmalı? diyerek insanlara yol göstermeye çalıştı.

ISAAC NEWTON

Bilimde Allah’a ulaşmaya çalışan adamların içerisinde anıldı.

“Kendimi çok mesut ve bahtiyar hissediyorum. Çünkü Yaratıcının ne olduğunu, O’nun bize neler verdiğini ve bizim de gerek birbirimize karşı ne gibi sorumluluklar taşıdığımızı kâinatın gücü ve muhteşem ışığı altında açıkça görebiliyorum.”

Newton hiçbir zaman gururlanmaz, kendini övmezdi: “Ben ne yaptımsa, benden önce gelen devlerin omuzlarına oturarak yaptım” derdi.

DOSTOYEVSKİ

“Evet, ölüm zor ama birde ebediyen bu yeryüzünde yaşayacağınız düşünsenize… Çekilmez be! Vallahi çekilmez” diyen Dostoyevski’nin haksız olduğunu düşünen var mıdır? Çünkü her hayat içerisinde huzur kadar güçlükleri ve acıları da barındırır.

Tembellik onun harcı değildir. Mutluluk içerisinde bir an olsun gevşemesine, dinlemesine imkân yoktur, çünkü yolu sonsuza kadar uzanmaktadır.

Evinin duvarına şu ibareyi asmıştı: “Bu evde makam, şan şöhret para geçerli değildir.”

LEON TOLSTOY

“On cilt felsefe kitabı yazmak, bir tek ilkeyi uygulamaktan daha kolaydır.”

Gerçek mutluluğun namuslu yaşamak olduğunu söyleyen Tolstoy, hayatın anlamının sevgiye dayanan çabada gizli olduğunu ifade etti.

Tolstoy denilince akla sabır gelir. O, “Deha, sabırdır” sözünü açarak şöyle demiştir: “Elbette ki öyledir, ama sadece sıkıntılara sabırlı bir kimse olmak manasında değil; elindeki işi, ona koyabileceğin her şeyi koymadan bırakmamak manasındadır.”

Tolstoy: “İsa gibi, Muhammed gibi, Buda gibi, Konfüçyüs gibi merhamet ve bilge sahibi insanların yeryüzüne Allah tarafından gönderildiklerine inanıyorum.”

Hepsi de zorluklara karşı ilkelerinden taviz vermeden mücadele etmiş insanlara verilecek örnekler çok. Hepsinden Allah razı olsun. Diğerlerini biz kendimiz araştıralım. Kendimiz dersler çıkaralım.

“Zararın neresinden dönülürse kârdır” derler. Allah da sonsuz merhametiyle bizleri zarardan dönmeye davet ediyor. Zumer Suresi 35. ayet: “Çünkü Allah onların daha önce yaptıkları amelin en kötüsünü bile kefaretle örtüp, onlara yaptıklarının en güzeliyle karşılık vermek için.”

Dünyaya güzel eserler bırakmaya çabalayarak iyi anılmak da bizim seçimimiz, Neron, Nemrut, Firavun, Karun vb. gibi anılmak da bizim seçimimiz.

Ahirette Allah’ın bize vereceği karşılık ise, zaten kaçınılmaz. İster kabul edelim, ister etmeyelim. Fakat insanların dikkat etmediği bir husus; bu dünyada yaptıklarımızın bir bölümünün karşılığını, Allah’ın bizlere bu dünyada verdiğidir.

Bakara 251: “…..Allah’ın bazı insanları bazılarıyla def etmesi olmasaydı, yeryüzünde huzur kalmazdı…”

Bu yazı KUR'AN ÜZERİNE kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.