ALLAH’IN NURU

ALLAH NURUNU TAMAMLAYACAĞINI VAAD EDİYOR

(Saff Suresi 8. Ayet)

(Bu yazı daha önce yayınlanmıştı. Silindiğinden aynen tekrarlıyoruz)

Bu olaya ne kadar çok insan vesile olursa, Allah’ın o kadar çok hoşuna gideceğinden, onları Cennetiyle ödüllendireceğinden şüphemiz yoktur.

Allah dileseydi, insanların gönlünden kötülük yapma duygusunu silerdi. Dünya mekânı da Cennet gibi olurdu. Ama Allah, Kutsal Kitaplarında insanlara seçme hakkını tanıdığını anlatıyor. Ahiretin yanında bir yol ağzı gibi olduğunu belirttiği Dünya hayatının, insanlar için bir imtihan yeri olduğunu sıkça hatırlatıyor.

İnsanlar bireysel olarak kötülüklerle mücadele ederlerse etki alanları sınırlı kalır. Ama birleşirlerse, yanlış yolda olanlara galip gelebilirler. Eğer birleştikten sonra kurumlaşırlarsa, başarıları daha uzun süreli olur.

Allah Hz. Muhammed’e, peygamberliği verişinden yaklaşık altı yıl sonra dinini açıkla emrini verdiğinde, kendisine şöyle buyuruyordu: “……..Biz seni alaya alanların şerrini (kötülüklerini) senden uzaklaştıracağız. Ayrıca Feth Suresi 3. ayette: “Ve benzersiz bir muzafferiyet ile seni Allah, Mansur ve muazzez kılacak.” diye buyurarak müjdeliyordu.

Allah’ın böyle bir taahhüdü olmasına ve Hz. Muhammed, en gerçek vaadin Allah’ın sözü olduğunu kesin bilmesine rağmen tembellik etmedi. Peygamberimiz mücadelesinde dünyevi strateji ve taktikleri uygulamak için arkadaşlarıyla birlikte üstün bir gayret gösterdi.

Türklerde bu durumu anlatan bir atasözü vardır. Der ki: “Eşeğini önce sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a emanet et.”

Allah yatana değil, çalışana vereceğini beyan ediyor. Eğer insanın çalışkanlığı kendi menfaati içinse, Allah ona sadece dünya nimetlerinden vereceğini belirtiyor. Bu nimetleri de yalnız maddi güç olarak vereceğini, huzur vermeyeceğini örnekliyor.

Eğer insanın çalışkanlığı, iyi niyetle ve adaletli bir şekilde insanlığa hizmet içinse, Allah ona her iki dünyada da güzellik imkânı sunduğunu belirtiyor.

İşte bizim amacımız, iki dünyada da güzelliklere ulaşabilmenin mücadelesini vermektir. Eğer mücadelemizi kurumlaştırırsak, biz öldükten sonra o kurumların yapacakları güzel işlerden bizim hanemize yazılanların olacağını, Allah müjdeliyor.

Böylece öldükten sonra da dünyada bırakacağımız sevdiklerimiz tarafından, gururla anılmamız mümkün olacak. Ayrıca, bütün insanlar tarafından sevgiyle anılacağız. Dolayısıyla Cennette Allah’ın “salih kullarına” komşu olma ihtimalini artıracağız.

Benim yorumlarıma göre bu durum, semavi dinlerde olsun olmasın, Yüce Yaradan olan Allah’ın birliğine, O’nun her şeyin ilki ve sonu olduğuna inanan ve ona göre davranan her kişi için geçerlidir.

Bizler, gerek kişiler olarak gerekse kurumlar olarak, adaletli olmakla yükümlüyüz.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.