İNSANLARIN YAŞAMLARI, EZELDE Mİ BELİRLENMİŞTİR
İsra Suresi 99: “Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah’ın, kendilerinin aynı olan insanları yaratmaya da kadir olduğunu görüp bilmediler mi? Allah onlar için şüphe edilmeyen bir vade takdir etmiştir. Fakat zalimler, inkârlarında yine de ısrar ederler.” Demek ki bizim için belli bir süre takdir edilmiştir. Bu süreden de kesinlikle şüphe edilmez.
Enam Suresi 2: “Sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel takdir eden O’dur. Tayin edilen bir ecel de (kıyamet zamanı) O’nun katındadır. Sonra bir de şüphe ediyorsunuz.”
Ayetler gayet nettir. Allah, insanlar için hem bu dünyada hem de ahirette belli bir ecel süresi tayin etmiştir. Enam 2deki ifadelere bakıldığında, ahiret hayatının da sonsuz olmayıp süreli olduğu anlaşılır. Ama bu sürenin, dünya hayatı ile mukayese edilemeyecek kadar çok uzun bir zaman olduğunu, konu ile ilgili diğer ayetlerden anlıyoruz. Dolayısıyla ahiret için, ebedi hayat tabiri kullanılması normaldir.
Araf Suresi 34. “Her ümmetin bir eceli vardır. O ecel geldiğinde, ne bir ân erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.” Demek ki her ümmetin de, tıpkı insanlar gibi, belli bir ecel süreleri var. Bu süreleri, ertelemek ya da öne almak ümmetin yetkisinde değil.
Rad Suresi 38: “Andolsun ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadan herhangi bir ayet getirmek ise hiçbir peygamberin haddi değildir. Her ecel için bir yazı vardır.”
39: “Allah dilediğini imha eder, dilediğini de yerinde bırakır. Ana kitap O’nun katındadır.”
Rad Suresinin bu ayetlerinden anlaşılan, her ecel için Allah nezdinde bir yazı vardır. Ama bu yazının ne olduğu hakkında ayrıntılı açıklama olmadığından, bu yazının sadece ecel süresiyle ilgili olması ihtimali kuvvetlidir. Ayete göre Yüce Yaradan, Kendi katındaki ve Kendisinin takdir ettiği yazıların dilediğini imha eder, dilediğini yerinde bırakır.
Nahl Suresi 61. Eğer Allah insanları zulümleri yüzünden hesaba çekseydi, yeryüzünde kımıldayan tek canlı bırakmazdı. Fakat Allah onları, belli bir vakte kadar erteler. Müddetleri (ecelleri) geldiği zaman, onu ne bir saat erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.”
Yunus Suresi 11: “Eğer Allah, insanlara, hayrı çarçabuk istedikleri gibi, şerri de alelacele verseydi, onların hemen ecellerini getiriverirdi. Fakat bize kavuşmayı ummayanları kendi hallerine bırakırız da azgınlıkları içinde bocalayıp giderler.”
Nahl 61 ve Yunus 11 de bahsedilenlerle Rad 39 da anlatılanlar aynı mahiyette. Yani Allah dilerse, bize takdir ettiği ecelleri öne çeker ve hemen getirir, dilerse erteler. Bu yetki tamamen Yüce Yaradan’ındır.
Bu konuda, doğrudan ifade edilmemekle birlikte, dolaylı olarak aynı şeyden bahsedilen bazı ayetler var.
Nuh Suresi 2: Dedi ki, “ey kavmim! Gerçekten ben size açık bir uyarıcıyım”.
3: Şöyle ki, “Allah’a kulluk edin, ondan korkun ve bana itaat edin.”
4: “Günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuşkusuz Allah’ın takdir ettiği süre gelince ertelenmez. Eğer bilseydiniz.”
Hz. Nuh, 2 ve 3üncü ayetlerde insanları Allah’a kulluk etmeye ve Yüce Yaradan’ın elçisi olması dolayışla kendisine de itaat etmeye çağırıyor. Eğer bunları yaparsanız günahlarınız bağışlanır diyor. Ayrıca konumuzla ilgili olarak, ecellerinizi belli bir süreye kadar erteler diyor. Bu ayetten de anlaşılan Allah, insanlar için takdir ettiği eceli dilerse erteler.
Konumuzla dolaylı ilgili bir başka anlatımlar var. Aşağıdaki ayetler, Hz. Musa’nın yol arkadaşı ile birlikte yaptığı yolculukları anlatır. Yol arkadaşı, Allah’ın kendisine ilim verdiği bir kişidir.
Kehf Suresi 74: Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocukla karşılaştıklarında, adam (hemen) onu öldürdü. Mûsâ, “Bir cana karşılık olmaksızın suçsuz birini mi öldürdün? Andolsun çok kötü bir iş yaptın!” dedi.
Hz. Musa yol arkadaşının sabrını taşıran sorular sormaya devam edince, o da yolculukta neden bazı konularda öyle davrandığını açıklamaya başlar.
Kehf 80. “Oğlana gelince, anası babası mümin insanlardı. Onları azgınlığa ve küfre sürüklemesinden korktuk.”
81: “Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.”
Yukarıda incelediğimiz Nuh Suresi 4üncü ayette, insanlar inkârlarından vazgeçselerdi, ecelleri geri bırakılacaktı. Yani ömürleri uzayacaktı. Kehf Suresindeki ilgili ayetlere göre, oğlanın anne babasına kötülük yapması ihtimali ağır basınca, eceli öne alınıyor. Ecellerdeki bütün bu ileri ve geri almaları sadece Allah yapıyor.
Demek ki, Allah katında insanlar ve ümmetler için takdir edilen bir ecel var. Ancak bu süre değişmez bir kural değil. Yüce Yaradan, insanların tavırlarına göre, isterse bu süreyi azaltıyor, isterse uzatıyor. Yetki tamamen ve tamamen her şeyi yaratan Allah’ındır.