ALLAH DİLEMEZSE, BİZ DİLEYEMEYİZ

ALLAH DİLEMEZSE, BİZ DİLEYEMEYİZ

 

İnsan Suresi 30: “Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”

31: “Allah dilediğini rahmetine sokar. Zalimlere ise, acıklı bir azap hazırlamıştır.”

Tekvir Suresi.29: “Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.”

Müddesir Suresi 56: “Bununla beraber Allah dilemedikçe onlar öğüt alamazlar. Koruyacak da Odur, bağışlayacak da.”

İnsan Suresi 30uncu ayete göre, Allah dilemedikçe, biz dileyemeyiz. Ayetin devamında “kuşkusuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir” denilmektedir. Demek ki, Allah, hem bizim yaptıklarımızı ve aklımızdan geçirdiklerimizi bilendir, hem de hüküm ve hikmet sahibidir. Dolayısıyla bizim vereceğimiz hüküm, Yüce Yaradan’ın vereceği hükmün yanında geçersizdir.

Devam eden 31inci ayette, Allah’ın dilediğini rahmetine sokacağı ifade edilmektedir. Zalimlere ise, acıklı bir azap vardır. Kime rahmet edeceğini, kime azap edeceğini sadece Allah belirler. Dolayısıyla, asıl dileyen Yüce Yaradan’dır.

Müddesir Suresi 56ıncı ayette, öğüt alınabilmesinin bile, Allah’ın dilemesiyle olduğu ifade edilmektedir. Yüce Yaradan, bizim düşündüklerimizi ve yaptıklarımızı bilen olduğu için, bizim öğüt alma niyetinde olup olmadığımızı bilir. Dışımızdan öğüt almak ister bir görüntümüz olmasına rağmen, içimizden hiç niyetimiz yoksa Allah bizim öğüt almamızı dilemeyebilir.

Aynı ayetin devamında, “koruyacak da, bağışlayacak da Odur” denilerek, bizi kötülüklere karşı koruyacak olanın da, kötülük yapanlardan kendini düzeltmeyi içten isteyenleri bağışlayacak olanın da, sadece Allah olduğu vurgulanmaktadır.

Allah, gerçek faildir. İrade ve kudret sahibidir. İnsan, Allah’ın verdiği kadar irade ve kudret sahibidir. Akıl baliğ olan her insan edilgen değil, etkendir. Seçme hürriyetine sahiptir. Seçtiği yolda, ancak kendisine Allah’ın verdiği irade ve kudreti kullanarak bir şeyler yapabilir.

Allah da, insan da tasarruflarında bağımsızdır. İnsan, Allah’ın tasarrufuna müdahalede bulunamaz. Ama Allah, insanın tasarrufuna müdahalede bulunabilir. Bu müdahalenin zamanını ve zeminini sadece Allah belirler.

Yüce Yaradan’ın, insanın hangi seçimine destek verip, hangisini engelleyeceği konusunda biz bir şey diyemeyiz. Biz sadece Kur’an’a bakarak bazı fikirler yürütebiliriz. Bazen sevdiği kullarını zalimlerden korumak için müdahalede bulunur. Bazen mazlumları korumak için. Bazen de, insanları yanlıştan döndürerek doğru yolu bulabilmelerine vesile kılmak için müdahale eder. Bu tür müdahaleleri, her insan kendi hayatında yaşar. Kimisi anlar, kimisi anlayamaz. Anlayan ve gereğini yapan bağışlanır. Anlamayan ve yanlışta devam eden azap çeker.

Allah, insanın fiillerine, sık karışmaz. Her halükârda niyet edilen fiilin sorumluluğu, seçimi yapan insana aittir. Sonuçta, ödülü veya cezayı da, insanın kendisi hak eder. Allah, bilgisi doğrultusunda, insanın seçimine dilemesiyle imkân verir veya imkân vermez.

Bunu yapmak Yüce Yaradan’a kolaydır. Yukarıda belirttiğimiz gibi, Allah, gerçek faildir. İrade ve kudret sahibidir. İnsan ise, Allah’ın verdiği kadar irade ve kudret sahibidir. Yani Allah’ın irade ve kudreti sınırsız, insanlarınki Allah’ın çizdiği sınırlar içerisindedir. Mal, mülk, ihtişam bu sınırları genişletmez. Bu güçlerin yanlış kullanımı belki de, Allah’ın Kendi verdiği bu sınırları daraltılmasına sebep olur.

Allah’ım, Senden ilmini bilmediğimiz isteklerde bulunmaktan, Sana sığınırız.

Aldığımız kararlarda, hak ve adaletten ayrılmaktan, Sana sığınırız.

Sen, her şeyi bilensin.

Senin her şeye gücün yeter.

Bu yazı Dini, KUR'AN ÜZERİNE kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.