SİLAH SANAYİSİNİN KALKINMAYA ETKİSİ

SİLAH SANAYİSİNİN KALKINMAYA ETKİSİ

 

Bir ülkenin silah sanayi üretiminin hızlı artışı, durgunluk içerisinde fiyat yükselmelerine sebep olma ihtimali yükselir. Bilhassa, ihracat yapmayarak, kendi ordusu için üretim yapan silah sanayi, diğer sanayi imalatlarına göre, bu sonuca sebep olabilir. Bunun nedeni, ülke ekonomisine katkısının da daha az olmasıdır. Bilindiği gibi, silah olarak üretilen tank, füze, bomba gibi şeyler, başka bir malın üretiminde kullanılamaz.

Diğer taraftan, yiyecekler ile bazı ev ve büro eşyaları, doğrudan tüketilen mallar olmasına rağmen, insanlara bazı faydaları vardır. Bu açıdan bakıldığında, silah sanayindeki malların insana bir faydası da yoktur. Silah sanayi mamulleri, üretildikten sonra depolarda muhafaza edildiğinden, imalatı tamamlanan silahların, sanayiye katkısı da bitmiş olur.

Dolayısıyla, doğrudan tüketime yönelik üretimler arasında, silah sanayindeki ürünlerin tüketimi, diğer tüketimlere göre çok daha az yararlıdır. Bilhassa, tarım alanındaki üretimle karşılaştırma yaparsak, görünür hiçbir faydası yok gibidir. Tarım ürünleri, insanın vücudunun enerjisini sağladığından, silah sanayinin ürünleriyle kıyaslandığında, ara mal üretimi olarak nitelenebilir.

Silah sanayinin mamullerini diğer alanlarla karşılaştırmasını yaparsak;

Eğer, ara malları üretimi olsaydı, başka bir malın üretiminde kullanılırdı. Dolayısıyla sanayinin gelişimine katkı sağlardı.

Eğer, takım tezgâhları imalatı olsaydı, başka bir makine veya aletin imalatında kullanılırdı. Böylece faydası katlanarak devam ederdi. Ekonomiyi zincirleme olarak tetiklerdi.

Eğer, enerji üretimi olsaydı, en azından bir kısmı sanayi üretiminde kullanılırdı. Dolayısıyla bir başka üretime faydası olurdu.

Bilindiği gibi, inşaat yapmanın da ekonomiye katkısı azdır. Sadece inşaat yapılana kadar faydası vardır. İnşaatlar için gerekli malzemelerin üretilmelerine vesile olur. Ancak, inşaat bittikten sonra eğer içeride veya üzerinde bir üretim yoksa kalkınmaya faydası o noktada bitmiş olur. Bu özelliğine rağmen, inşaat işleri bile, silah sanayi üretimlerine göre, çok daha faydalıdır.

Silah sanayini, hangi üretim alanıyla karşılaştırırsak karşılaştıralım, diğerlerinin ülke ekonomisine faydası, silah sanayine göre daha fazladır. Bu nedenle ayrıntılı örnekler vermeye gerek yoktur. Okuyucularımız, bu hususları çok daha net ve rakamlarla karşılaştırarak irdeleyebilirler.

Bütün bunları devleti yönetenlerin bilmediklerini düşünemeyiz. Peki, buna rağmen, silah üretimine neden yatırım yaparlar? Hattâ diğer alanlarla karşılaştırıldığında, en çok önemi, silah sanayini geliştirmeye verirler.

Silah sanayinin ülkeye faydası, bütüncüldür. Ülkeyi düşmandan korumak amacını taşır. Eğer ülke, düşman bir memleketin esiri haline gelirse, diğer üretimlerin bütün faydaları, önemsiz duruma düşer. Silah sanayinin bir başka yararı da, başka ülkelere saldırarak, onların tabii kaynaklarına ve zenginliklerine el koyarak, kendi ülkesine taşımak olarak düşünülmektedir.

Yirminci yüz yıla kadar olan tarihe baktığımızda, silah sanayine ağırlık verenlerin bazılarının, göreceli olarak bazı faydalar sağladıklarını görmekteyiz. Ancak bu durumu günümüzle karşılaştırmamızın gerçekçi olması için, keşifler sonrası sömürgeciliği ayrı tutmamız gerekir. Hattâ bu sömürgecilik sisteminde, İngilizlerin yükselişini daha ayrı değerlendirmek gerekir.

Bilindiği gibi, keşifleri ilk başlatanlar ve yeni bölgelerde ilk sömürgeleri oluşturanlar, İspanyollar ve Portekizliler idi. Sonra Hollanda bu kervana katıldı. Aztekleri, gaddar Cortes yönetimindeki 168 kişi ile İnkaları, acımasız Pizarro idaresindeki 550 askerle esir eden İspanyollar, 1558 yılında, borçlarını ödeyemeyecek duruma düştüler. Dönemlerinin önemli devletlerinden olan bu üç ülke, günümüzde keşifler sırasındaki ehemmiyetlerini kaybetmiş durumdalar. Hollanda, finans sistemini ve ticareti öncelemesi sayesinde ayakta kalmayı başardı.

Keşiflerden en çok faydayı İngilizler sağladı. Onlar da bu yararı sağlamalarının sebebi olarak silah sanayindeki üstünlüklerinin olduğunu iddia etmek zor. İngiltere, sömürge sistemini kurarken bütçesinde askeriyeye ayırdığı pay %3’ü geçmemiştir. Aynı dönemlerde Rusların orduya ayırdıkları pay ise %25’in altına inmemiştir. Demek ki, İngilizlerin sömürü düzeni kurmalarında çok daha faydalı olan başka etkenler vardır. İngilizler, sömürgelere, onları zapturapt altına alarak yönetmek olarak değil, en üst seviyede ticaret yapmak olarak baktılar.

Tarihteki olayları incelediğimizde, silah sanayine ağırlık veren ülkelerin, başlangıçta yarar sağladıklarını görmekteyiz. Ama “etki, tepkiyi doğurur” anlayışı ile gelişen olaylar sonrasında, durum çoğu zaman terse dönmüştür. Karşı saldırı daha güçlü gelmiştir. Veya savaşlar çok uzun yıllar sürmüştür. Bilhassa sömürgeleri sayesinde zenginleşmeye başlamadan önceki dönemlerde Avrupalılar arasındaki harplerin sürelerinin uzunluğu, dünya ortalamasının üzerindedir. Sömürgeler oluşturduktan sonra da, Avrupa’da birbirleriyle savaşlarını sürdürmeleri sebebiyle, İspanya, Portekiz, Fransa ve Hollanda, beklenen kalkınmayı sağlayamadılar. İngiltere, denizle tecrit edilmiş olmanın ve komşularına göre, deniz kuvvetleri üstünlüğünün avantajından faydalandı.

Silah sanayinin kalkınmaya olan etkisinin günümüzdeki durumunu daha iyi kavramak için, devletlerin durumlarına kısaca bakalım.

Bilindiği gibi, II. Dünya Savaşından sonra, Almanya ve Japonya’nın ordu kurmaları yasaklandı. Dolayısıyla bu ülkeler, askeriyeye bütçelerinden pay ayıramadılar. Silah sanayine de pay ayırmamaları için, galip devletler tarafından, azami denetim yapılmaya çalışıldı. Bu engeller, Almanya ve Japonya’ya yaradı. Bütün devletlerden daha hızlı kalkındılar. Sanayilerini geliştirdiler. Bugün, bu iki ülke de herhangi bir ihtiyaç olduğunda, silah sanayine hızla geçiş yapabilirler. Tıpkı, ABD’nin İkinci Dünya Savaşına girince yaptığı gibi bir durumla karşılaşılabilir.

Demek ki, silah sanayi üretimine yatırım yapmak, ülkelerin kalkınmalarında düşünüldüğü kadar etkili olmuyor.

Silah sanayinin ülkelere faydasının, teknolojinin gelişmesine katkı yapması olduğu iddia edilir. ABD bu duruma örnek gösterilir. ABD’deki teknolojik gelişmenin, Almanya ve Japonya’dan çok ileri olduğunu iddia etmek zordur. Ayrıca ABD, teknolojideki gelişmeleri ülke dışından gelen kapasiteli beyinler sayesinde başarmaktadır. ABD’de mühendislerden yaklaşık üç kişiden birinin dolaylı veya doğrudan silah sanayinde çalıştıkları doğrudur. Ama ABD’nin ihracattan elde ettiği gelirlerinin -1970’lerin sonlarından itibaren ufak bazı değişiklikler dışında yarısından fazlası- patent, lisans ve knowhow yani, yapım bilgisi satışından elde edilmiştir. Kalan gelirler içerisinde, gemiler, uçaklar, makineler gibi büyük çaplı satışlar yapıldığı dikkate alınırsa, silah sanayinin satışlarının ihracat içerisindeki payı, tahmin edilenden daha düşük kalıyor. Demek ki, silah sanayinin ülke kalkınmasına faydası, beklenenden çok düşüktür.

Diğer yandan, hiçbir ülkenin, silah sanayinde geliştirdiği bir bilgiyi başka ülkeye vermesi düşünülemeyeceği için, silah sanayinin, yapım bilgisi satışı içerisindeki payı çok azdır. Ancak modası geçmiş silahların bilgilerinin satışı, ülkenin, bu alanda bir pay almasına sebep olabilir. Nitekim ABD’nin ihracat gelirlerinin yarısından fazlasını sağlayan, patent-lisans-yapım bilgisi gelirlerinin içerisinde, silah sanayinin payı tahmin edilenden çok daha azdır.

Silah sanayi üretimi yapan ülkelerin savunabilecekleri bir yön vardır. Silah geliştirme araştırmalarının sonuçlarının bazılarının, sivil teknolojide de kullanılıyor olmasını göstererek, ekonomiye katkısından bahsedilmektedir. Bu doğrudur. Ama bunun karşı şıkkı da vardır. Sivil teknolojideki gelişmeler, silah geliştirmelerinde de kullanılmaktadır. Hangi yöndeki çalışmanın daha baskın olduğu yönünde araştırma yapmak mümkün değildir. Çünkü silah geliştirme araştırmaları gizli yapılmaktadır. Dolayısıyla, silah geliştirme çalışmalarının sivil teknolojiye faydasının çok olduğunu iddia etmenin bir geçerliliği yoktur. Eğer ABD’de, silah sanayinde çalışan mühendislerin çoğu sivil sanayide çalışsaydı, ABD, bugün teknolojik olarak geçildiği alanlarda geçilir miydi diye düşünmek gerekir.

Bizim yukarıda anlattıklarımız, silahların üretimini kendileri yapmak için, silah sanayi yatırımına ağırlık veren ülkelerin durumlarını karşılaştırmak içindi. Kendisi üretim yapmayıp, dışarıdan doğrudan silah ithal eden ülkelerin halleri ise, çok daha kötüdür. Onlar, ülkelerindeki iş hayatına bir katkı sağlamamışlardır. Aksine, iş hayatını geliştirecek maddi kaynakları, depolarda bekleyecek mallara yatırarak, ülkelerinin kalkınmasını engellemişlerdir. İlginç olan, günümüzdeki silahların teknolojik yapısının üstünlüğünden dolayı, satın aldıkları bu silahlardan yeterince faydalanamayacaklarıdır. Çünkü birincisi, bu teknolojik silahları yerli yerinde kullanacak bilgi ve kültüre sahip insanları yetersizdir. İkincisi, silahların bilgisayar yazılımları, yani kullanım kılavuzları satın aldıkları ülkenin elinde olduğundan, satışı yapan ülke istemezse, o silahları işlerine yarayacak yönde kullanamazlar.

Silah sanayi yatırımlarının bir başka yönü daha var. Bunca silah yatırımı yapan ülkelerin girdikleri savaşlarda, yaptıkları yatırımın ve harcadıkları paranın karşılığını alabiliyorlar mı? Bu hususu bir başka yazımızda irdelemeye çalışacağız.

Bu yazı Sosyal kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.