SAVAŞLARDA YENİLEN, SADECE ORDULAR DEĞİLDİR

SAVAŞLARDA YENİLEN, SADECE ORDULAR DEĞİLDİR

 

Belgeli tarih dönemindeki savaşları incelediğimizde, sebep-sonuç ilişkileri açısından bazı tahminlere varmamız mümkündür. Savaşlar, çok farklı açılardan ele alınarak incelenebilir. Bizim konumuzla ilgili olarak inceleyeceğimiz sebep-sonuç ilişkisi, önderlerinin kibirli davranışları sebebiyle başkalarına saldıranların sonlarının ne olduğudur.

Tarih boyunca, kibirli davranan liderlerin ortak özellikleri, sadece yıkmak olmuştur. Yıktıklarının yerine daha güzelini yapmayı düşünmemişlerdir. Avrupa tarihinin son iki yüzyılında bu hususta örnek gösterilebilecek iki kibirli lider, Napolyon ve Hitler’dir. Bu iki lider, kibirlerinin esiri olmuşlar ve çevrelerine haksız yere saldırmışlardır. Bu saldırılarının sonunda önce kendileri bitmiş ve yok olmuşlardır. Kendileriyle birlikte orduları da yok olmuştur. Fakat zarar görenler sadece onlar olmamışlardır. Onlarla birlikte, halkları da en büyük acıları çekmiştir.

Savaşların çıkış sebepleri ne olursa olsun, yenilen tarafta kaybedenler, sadece önderler ve ordular olmamıştır. Halk da çok ciddi sıkıntılar yaşamıştır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Japon önderler de kibirli davranmışlardır. Kendilerinin toprak büyüklüğüyle ve nüfuslarıyla kıyaslanmayacak büyüklükteki devletlere saldırmışlardır. ABD ve Çin’e yaptıkları saldırıların sonucunda savaştan en fazla zararla çıkan halk, Japonlar olmuştur.

Günümüzde Fransa, Almanya ve Japonya kalkınmış ülkeler arasındadır. Fakat kesin olan şudur ki, kibirli önderleri yanlış davranmasalardı, bu ülkeler daha iyi konumda olurlardı.  Bu durumu bilen yeni nesil içerisinde, bu ülkelerin halklarına acıları yaşatan önderleri güzellikle yadeden pek yoktur. Ayrıca o dönemin önderlerinin büyük bölümünün, acı çekerek ölmüş olmalarından üzüntü de duymamaktadırlar.

Yukarıda örneklerini verdiğimiz dönemler, savaşların olağan karşılandığı yıllarıdır. O sıralarda insanların büyük çoğunluğu köy ve kasabalarda yaşamaktaydı. Halk, normal hayatında, bugüne göre daha fazla acı içerisinde yaşıyordu. Bu sebeple önderler, peşlerinden gidecek insanlar bulabildiler. Savaşlar başlayınca, ordulara gönüllü yazılan gençler bulmakta zorlanmadılar.

Günümüzde durum çok değişmiştir. İnsanların çoğunluğu şehirlerin rahat hayatına alışmış durumdadır. Bırakın başka ülkelere yapılacak haksız saldırıları, kısmen haklı gibi görünen savaşları bile destekleyecek insan sayısı çok azalmıştır. Günümüzde iktidarların değişmeleri, ekonomi alanındaki başarı veya başarısızlıklarına endekslenmiş gibidir. Kimse mevcut kazancının ve rahatının gerisine düşmeyi kabul etmemektedir.

Diğer taraftan, silahlar artık konvansiyonel olmaktan çıkmıştır. Sadece düğmeye basmakla şehirleri yok edecek güce ulaşılmıştır. Dolayısıyla önderler, alacakları kararları kırk defa düşündükten sonra almalıdır. Artık, rakip orduların yaya olarak ilerleyerek karargâhlarını ele geçirmeleri dönemi bitmiştir. İlk düğmeye basan önderler, derhal rakipler tarafından hedef alınırlar ve o önderlerin canları, sadece bir düğmeye basmayla son bulur. Tesadüfen canını kurtaranları ise, halk yakaladığında ölmekten beter bir cezayla perişan eder.

Kibirli bazı önderlerin basiretleri bağlanarak böyle bir olayı başlatmalarının sonucunda, önceden hiç tahmin edilemeyecek kadar insan ölebilir. Burada unutulmaması gereken tarihi örnekler, Nuh Tufanı ve Firavunun ile Musa’nın mücadelesinin sonuçlarıdır.

Her iki olayda da Yüce Yaradan, bizim anlayamayacağımız şekilde, iyileri kurtarmış, zalimleri suların altında cezalandırmıştır. Gelecekte, kibirli önderlerin hırslarından dolayı olaylar zincirinin başlaması halinde, yine benzer durumların oluşması ihtimali yüksektir. Oluşacak kargaşa sırasında, elbette hayatını kaybeden masum ve dürüst insanlar olabilir. Ancak Allah’ın bunları Cennetiyle mükâfatlandırması ihtimali kuvvetlidir.

Fakat bunun gibi kuvvetli bir diğer ihtimal, Yüce Yaradan’ın dürüst ve mücadeleci insanların hayatlarını kurtararak, onları yeryüzünde hâkim kılması halidir. Nitekim Nuh Tufanında böyle olmuştur. Diğerinde ise, Musa ve yanındakiler hür bir ortamda yaşamlarını sürdürürken, Firavunla birlikte olanları kovalayanlar, yok olmuşlardır.

Demek ki, kibirli insanların sebep olacağı kargaşalarda, ilk ziyana uğrayan kendileri olmaktadır. Sonra orduları, devletleri ve halkları zarar görmektedir. Yüce Yaradan, böylelerini aşağıdaki ayetiyle uyarmaktadır:

30 Rum Suresi 41: “İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde kargaşa çıktı. Yaptıklarının bir kısmını, belki vazgeçerler diye kendilerine tattırıyoruz.”

Bu yazı Genel, Sosyal kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.