KARAKTERİN ÖNEMİ VE OLUŞUMU

İNSAN, KARAKTERİNE GÖRE DAVRANIR

 

Yazının başlığı bir ayetin ilk cümlesidir. İsra Suresi 84. Ayet: “De ki: “Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir.”

İnsanların doğuştan gelen bazı özellikleri vardır. Kimi sakinliği sever, kimi hareketliliği. Bazısı cana yakın davranır, bazısı mesafeli olmayı yeğler. Ancak bunlar gibi bazı özelliklerin dışındakiler sonradan kazanılır. Sonradan kazanılanlar, ‘karakter’ olarak tanımlanır.

Çocuk uzmanlarının belirttiklerine göre, çocukların mantıkları 3 yaşından itibaren çalışmaya başlamaktadır. Mantık kullanımı olayları iyi-kötü, doğru-yanlış gibi anlayışları ayırmamıza destek olur. Ayrıca cisimler ve olaylar arasındaki farklılıkları anlamaya çalışmamıza yardım eder.

Yaygın olan bir atasözü şöyledir: “Bir kişi 7’sinde ne ise, 70’inde de o dur.” Atasözleri tecrübelerin ürünleridir. Kesin doğrudur denilemez. Ancak bir gerçeği ifade eder. Demek ki insanların çoğunun karakteri, 7 yaşında son şeklini alıyor ve sonrasında pek değişmiyor.

Dinler tarihine baktığımızda, Yüce Yaradan’ın elçileri aracılığıyla yaptığı tebliğleri işitip, düşünen insanlardan karakterinin bazılarını değiştirenler var. Ancak genel olarak karakterlerdeki değişimler zor ve değişenlerin sayısı az.

Demek ki bir insanın karakteri, 3 ile 7 yaş arasında şekilleniyor. Çoğu devletin ve ailenin, bu yaş dönemindekilere olan ilgisi ise maalesef yetersiz. Çocukların yetiştirilmelerinde her aile, her gurup, her anaokulu kendi fikrine göre bir yöntem uyguluyor. Bu karmaşa da, başka ortamlarda birbirleriyle karşılaşan çocuklar üzerinde olumsuz etki yapıyor. Düşünceleri netleşemiyor.

Diğer taraftan küreselleşen dünyada bilgisayar oyunları, çocuğun yapısının oluşmasına giderek daha fazla etki ediyor. Bu etki çocuğun karakterini istenilmeyen yönde etkileyebildiği gibi, net bir karakterin oluşmasını da önleyebiliyor. Hattâ çocuklar kararsızlaştığı için onları, 7 yaşından sonrasında bile etkilemeye devam ediyor.

Dolayısıyla “çocuğu bütün köy büyütür” diyen eski bir Afrika atasözünü “çocuğu bütün dünya büyütür” şeklinde değiştirmemiz yanlış olmaz herhalde. Bugün olmasa bile yakın bir gelecekte “çocuğu bütün dünya büyütür” sözünün daha geçerli olacağı beklenmelidir.

Durum böyle ise, çocuklarımızı ortak bir anlayış üzerine yetiştirmeye çalışmamız hepimizin faydasına olacaktır. Ortak anlayış için, Yüce Yaradan’ın halefi olan biz kulların üzerinde anlaşabileceğimiz tek kaynak, Kur’an’dır. Çünkü geldiğinden beri değişmeyen ve insanlık var oldukça değişmeyecek tek kaynak Kur’an’dır.

Ayrıca, bilindiği gibi Kur’an sadece iman esaslarını belirlemez. Hayatın her anında bizlere yol gösterecek fikirlerle doludur. Al-i İmran Suresi 138: “Kur’an, insanlara bir açıklama, korunup sakınanlara yol gösterici bir kılavuzdur.”

Enam Suresi 38 ve 114.cü ayetlerde Yüce Yaradan, Kur’an’da her şeyi ayrıntılarıyla anlattığını bildirmektedir. Nitekim Kur’an’ı ciddiyetle incelediğimizde, hayatımızın aile, iş, sosyal yaşam gibi her alanında bizlere yol gösterici fikirlerin olduğunu görürüz.

İnsanların Kur’an’ın açıklamaları konusundaki sıkıntıları, getirilen birbirinden çok farklı yorumlardır. Arap alfabesi ile yazılmış Kur’an tefsirlerinde bile bu farklılık vardır. Diğer dillere çevrilmeleri sırasında ise, hem çevirenin anlayışına hem de çevrilme sırasında faydalanılan kaynağa göre, yorumlar arasındaki farklar daha da artmaktadır.

Bu sebeple ilk yapılması gereken, Kur’an’ın mealleri ve tefsirlerinin diğer dillere çevrilmesi sırasında titiz bir çalışma yapmaktır. Bu konuda, diğer din ve öğreti olarak bilinen anlayışların ilgili yetkililerinin (rahip, haham, derviş, ilahiyatçı gibi) desteği gerekir.

Onlar hem insanlara bir hidayet ve rahmet olarak gönderilmiş olan Kur’an’ın açıklamalarının saptırılmadan aktarılmasına, hem de kendi düşüncelerindeki sonradan değişmiş ve yanlışa düşülmüş konuların düzeltilmesine nezaret etmelidirler. Çünkü başkalarına söylemeseler bile kendileri, Yüce Yaradan’ın tekliğini ve asıl kitabın Kur’an olduğunu bilirler. Eğer bu insanlar, kendi bildikleri gerçeği insanların da öğrenmelerine yardımcı olurlarsa, geçmiş hayatları nasıl olursa olsun, Yüce Yaradan nezdinde itibar kazanmaları ihtimalleri yüksektir. Çünkü böyle davranırlarsa, insanlığın geleceğinin huzurlu olmasında ciddi katkıları olacaktır.

Allah’ım, bu dünyaya bırakmak istediğimiz güzel eserler için bizlere yol göster, irade gücü ver, mücadele azmi ver, zihin açıklığı ver. Sabır ve sebat ver.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.