KAPİTALİZM VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI

KAPİTALİZM İNSANLIĞIN DÜŞMANI İSE, ÇÖZÜM NEDİR

 

Bu sitede yayınladığımız “Ekonomik Buhranlar, Kapitalizmin Doğası Gereğidir”, “Ekonomik Buhranlarda Bankaların Etkisi” ve “Dünyadaki Ekonomik Buhranın Sebepleri” başlıklı yazılarımızda kapitalizmi ve sonuçlarını değişik açılardan incelemeye çalıştık.

Dünyanın en meşhur ekonomistlerinden Keynes’in, kapitalizm konusunda 1933 yılındaki sözlerini, Nouriel Roubini “Kriz Ekonomisi” adlı kitabında sayfa 19da şöyle aktarır: “Kendimizi savaştan (Birinci Dünya Savaşı) sonra içinde bulduğumuz çürümüş uluslar arası bireyci kapitalizm, bir başarı değildir. Zekice değil, güzel değil, adil değil, erdemli değil; ve bekleneni de vermiyor. Kısacası hoşumuza gitmiyor ve artık küçümsemeye başlıyoruz. Ama yerine ne koyabileceğimizi düşündüğümüzde, kafamız aşırı derecede karışıyor.”

Roubini kitabının sonuç bölümünde, çözüm konusundaki fikirlerinin uygulama yöntemini, sayfa 279-80 de şöyle özetler: (Yazara göre, krizler yüzyılda bir olmamıştır. ABD kurulduğu günden bu yana, düzenli olarak ciddi bankacılık krizleri ve diğer finansal felâketlerin acısını çekmiştir) “Son afet bu tehlikeli yanılsamanın bittiğini gösteriyor. Aynı zamanda Pax Americana’nın yolunu açmış olduğu finansal istikrarın da sonunu işaret ediyor. Sonraki yıllarda ABD’nin gücü erirken, küresel ekonomiye istikrar getirebilmek için, diğer gelişmekte olan güçlerle işbirliği yapabilecek güçlü bir süper güç bulunmaması halinde krizler daha sık görülebilir ve daha öldürücü hale gelebilir.”

Yazar kitabında kapitalist sistemle ilgili bazı uygulamalarla ilgili olarak, kendine göre ve kimisinde mantıklı görünen tekliflerde bulunmaktadır. Ancak 2008 krizini önceden öngörmüş değerli bir ekonomistin bu önerileri, sorunun temelden çözümünü sağlamamaktadır. Tıpkı Keynes gibi başka bir yol düşünemediğinden, genel anlamıyla pansuman tedbirler niteliğindedir.

Bu yaklaşım, tıpkı, hemen bütün İslâm âlimlerinin, İslâm’ın, 7inci yüzyılda dünyadaki anlayışa getirdiği, yöneticileri istişarelerle seçme devrimini dikkate almayarak, toplum düzeninin düzgün yürümesi için, sadece sultanların adil davranmalarının faydasını dile getirmelerine benzemektedir.  Bilinen bütün âlimler, İslâm’ın kaynağına inerek değil, mevcut düzene pansuman yaparak çözüm aramışlardır.

Kapitalizm için çözüm arayışları da benzer şekilde gelişmektedir. Sadece Karl Marks, farklı bir pencereden bakmıştır. Fakat o da, insanlığın temel hürriyetlerinden biri olan mülk edinme özgürlüğünü yok sayarak çözüm peşine koşmuştur. Dolayısıyla daha baştan kaybetmeye mahkûm olmuştur.

Kapitalizmin, “kendi kendisinin kurdu” olmasının sebeplerinden birisi, kazanç için her türlü hilenin sakıncasız görülmesidir. Kazançlarını azamileştirmek isteyenler, amaçlarına ulaşmak için hiçbir kural tanımamaktadırlar. Hayvanlar âlemindeki “güçlünün güçsüzü yediği” sistemde bile, kapitalizminki kadar hile uygulanmamakta, bencil davranılmamaktadır.

Kapitalist sistemde, güçlülerin güçsüzlere yaptıkları tehditler, şantajlar, saldırılar sıradan vaka haline gelmiştir. Kapitalistlerin en masumları, kendilerinin şişirdikleri değerleri pazarlamak adına, halkı kandırabilmek için çeşitli yalanlara başvurmaktan çekinmeyenlerdir. Kapitalizmde güçlüler eğer başarırlarsa, başkalarına hiç pay vermek istememektedirler. Nitekim Allah Nisa Suresi 53’te şöyle der: “Yoksa onların mülkten bir payı mı vardır. Eğer öyle olsaydı, insanlara bir çekirdeğin zerresini bile vermezlerdi.”

İşin ilginç yanı, kapitalistler hileli mücadelelerine rağmen, eğer başaramazlarsa, devlet tarafından kurtarılmayı beklemektedirler.

Güçlünün güçsüzü kural tanımadan ezme anlayışının, futbol maçlarında veya başka müsabakalarda da geçerli olduğunu düşünelim. Hiçbir seyir zevki olmayacağı gibi, çoğu maçlarda hem saha içerisinde hem de saha dışında kanlı kargaşa çıkardı. İşte vahşi kapitalizmin de oluşturduğu ortam budur. Kargaşaların çok şiddetli olmamasının sebeplerinden birisi, fakirlerin güçsüzlüğü, devletlerin ve zenginlerin ceberrutluğudur.

Yüce Yaradan, Kur’an’ında bizlere dünya hayatı ve ekonomi konularında da sıkça yol gösteriyor. Bunlardan bazılarını farklı başlıklardaki yazılarımızda dile getirdik. Burada, yazı konusuyla daha ilgili olanlarına değineceğiz.

Nisa Suresi.2: “Öksüzlere mallarını verin ve kötüsünü (onlara vererek) iyisiyle değiştirmeyin. Onların mallarını, kendi mallarınıza karıştırıp yemeyin. Zira bu, büyük bir günahtır.” 10nuncu ayet: “Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, muhakkak ki karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylarlar.”

Demek ki, biz daha çok kazanacağız diye, güçsüzleri ezmeyeceğiz. Onların mallarını haksız yere yemeyeceğiz. Allah güçsüzleri ezerek kazancımızı artırmamızı yasaklıyor.

Yüce Yaradan, kazandıklarımızı harcarken de nasıl davranmamız gerektiği konusunda bizlere yol gösteriyor. Furkan 67: “Ve onlar ki, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.”

Diğer taraftan bazılarımıza verilen fazla rızık, Yüce Yaradan’ın vermesi sebebiyledir. Allah, rızkı fazla verdiklerinin, az verdiklerine yardım etmelerini emrediyor. Nahl Suresi 71: “Allah, rızık yönünden bir kısmınızı diğerlerinden üstün kıldı. Kendilerine bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere vermiyorlar ki, onda eşit olsunlar. Durum böyle iken Allah’ın nimetini inkâr mı ediyorlar?”

Görüldüğü üzere, Kur’an’ göre Yüce Yaradan, insanların mülk sahibi olmalarını istiyor. Ama helâl yollardan kazanmamızı öğütlüyor. Enam 152: “… Ölçüyü ve tartıyı tam adaletle yapın…” Bakara 276: “Allah faizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez.”

Demek ki, bizler Allah’ın gösterdiği yollardan yürüyerek de fazla rızık sahibi, yani zengin olabiliriz. Zengin olmak için başkalarını ezmemiz gerekmez. Ayrıca biz kazandıklarımızı dağıttıkça, Yüce Yaradan, kazancımızı bereketlendirerek artırdığını bize ayetleriyle bildiriyor.

İnsanlık olarak, Allah’ın bizlere gösterdiği yoldan yürürsek, belki yine, küçük çaplı enflasyon, işsizlik, bazı malların arzında eksiklik vb olabilir. Teknolojik gelişme bugünkü hızında ilerlemeyebilir. Ama buhranlar olmaz. Zengin ile fakir arasında uçurum olmaz. İnsanlar acı çekmez. Dolayısıyla kargaşa çıkmaz. Zengin de fakir de huzurlu bir hayat sürer. Kapitalist sistemde zenginler diken üstünde yaşarlarken, fakirler nefret duygularıyla birlikte yaşamaktadır. Dolayısıyla iki taraf da patlamaya hazır bomba gibidirler.

Allah’ım, Senin gösterdiğin yolda harcanmak üzere mülk ve saltanat ver.

Bu yazı Ekonomi kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.