KİŞİNİN KALBİ DEĞİL, AMELLERİ ÖLÇÜLEBİLİR
İnsanlar kendilerini savunurken, kalplerinin temiz olduğunu öne sürerler. Allah’a inandığını söyleyenler de şahit olarak Yüce Yaradan’ı gösterirler. Elbette Allah, kalplerdekini bilir. Kur’an’da bu konuyla ilgili çok sayıda ayetten ikisi şöyledir;
64 Teğabun Suresi 4: “Göklerde ve yerde olanları, gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilir. Allah, göğüslerin özünü bilir.”
67 Talak Suresi 13: “Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki, O, göğüslerin özünü bilir.”
Allah kalplerin özünü bildiğine göre, insanları mükâfatlandırmak için, sadece kalplerdeki düşünceleri yeterli sayardı. Fakat Yüce Yaradan, kararını kalplerdeki hislere göre vermiyor Nitekim Kur’an’da 35 civarında ayette, iman edip salih amel işleyenlerin mükâfatlandırılacağı beyan edilir. Bu husustaki hemen bütün ayetlerde, “iman edip salih amel işleyenler” ifadeleri birlikte kullanılmıştır.
2 Bakara Suresi 82: “İman edip salih ameller işleyenler, işte öyleleri de cennet ehlidirler ve orada ebedî kalıcıdırlar.”
Aşağıdaki ayet, iman etmekte ve salih amel işlemekte sebat etmeyi öğütler. Bu şekilde davranmaya devam edenlerin, daha önce yaptıkları yanlışlardan dolayı kendilerine günah olmadığını vurgular. Tek başına bu ayet bile iman ettikten sonra salih amel işlemekte ısrar etmenin önemini göstermeye yeterlidir.
5 Maide Suresi 93: “İman edip salih amel işleyenler, Allah’tan korktukları, imanlarında sebat ettikleri, salih amel işlemeye devam ettikleri, sonra Allah’tan sakındıkları, imanlarından ayrılmadıkları, yine Allah’tan korktukları ve iyilikte bulundukları müddetçe, daha önce yediklerinden dolayı kendilerine bir günah yoktur. Allah iyilikte bulunanları sever.”
Demek ki Allah bile, sadece kalben iman etmeyi yeterli görmemektedir. Salih amel işlemeyi çok önemseyen Yüce Yaradan, imanın göstergesi olarak bununla da yetinmiyor. Yarattığı kullarına bazı ibadetleri yapmalarını emrediyor.
İbadetler konusunda bu sitede daha önce yayınladığımız “Müslüman Olmanın, İmanın, İbadetin ve Müminliğin Şartları” başlıklı yazımızda fikirlerimizi belirttik. Kur’an’da belirtilen ibadetler; namaz, oruç, hac, zekât ve bazı âlimlere göre de ilaveten cihattır.
Eğer her düşüncemizi bilen Allah, kalbimizden geçenleri yeterli görseydi, bizlere ibadet etmemizi emretmezdi. Çünkü bizim ibadetlerimizin Yüce Yaradan’a bir faydası yok.
Sırları ve en gizlileri bilen Allah böyle yaparken, kalplerden geçeni hiç bilmeyen bizler, insanların söylemleri üzerine onları nasıl değerlendirebiliriz? Bizi sevdiğini, bizim en iyi dostumuz olduğunu ifade eden birisinin söylediklerini nasıl ölçebiliriz?
Her şeyden bilgisi olan Allah, imanın göstergesi olarak, Kendi yarattığı kullarından salih amel isterken, ibadet etmelerini beklerken, bizler, sadece bize söylenen sözler üzerine karar verme hakkına sahip olamayız. Bizi sevdiğini söyleyen insanların amellerini, bizim insan yapımızla gözlemleyerek görmeden, “sana inanıyorum” deme yetkimiz yok. Biz, karşımızdakini kırmamak için böyle söylesek bile, Allah nezdinde bir anlamı yok.