KÂİNATTA BÜTÜN VARLIKLAR ÇALIŞIRKEN, MÜSLÜMANLAR NİYE OTURUYOR
Başlıktaki soru, bana ait değil. Mehmet Akif Ersoy’un sorduğu bir soru. Onun yaşadığı dönemdeki Müslümanların maddi güçleri, şimdikine göre daha az idi. Fakat sonradan olan maddi gelişmelerin sebebi, Müslümanların sonradan çok çalışmaya başlamaları değildir. Ağırlıklı olarak yeraltı kaynaklarının getirdiği kazançlardır. Bu sebeple, aynı başlık günümüz için de geçerlidir. Hattâ sadece Müslümanlar için değil, insanların çoğunluğu için de geçerlidir.
Bilimsel bulgular arttıkça, evrendeki düzenin işleyişi hakkında yeni bilgiler elde ediyoruz. Elde ettiğimiz her yeni bilgi, kâinatta sürekli bir hareketlilik olduğunu bize anlatıyor.
Evrendeki en büyük sistemler olan samanyollarına bakalım. Bilim insanları kâinatta 200 milyon civarında galaksi olduğunu, her galaksinin içerisinde yine 200 milyon dolayında güneş sistemi olduğunu tahmin ediyorlar. Her bir samanyolu içerisindeki güneş sistemleri, güneş sistemlerinin içerisindeki yıldızlar, hiç boş durmuyorlar. Sürekli ya kendi etraflarında ya da bir merkez etrafında dönüyorlar. Yani hiç boş durmuyorlar. Sabit duruyor bilinenler bile, hareket ediyor ve sürekli enerji yayıyorlar. Bilim insanlarının bulgularına göre, bizim “boşluk” olarak düşündüğümüz evren, sürekli genişliyor.
Evrenin Yapısı ve bilim İlişkisi başlıklı yazımızda ifade ettiğimiz gibi, bilim insanları kâinatta 10 üzeri 60 katında elektron olduğunu belirtiyorlar. Bu elektronların hiçbiri boş durmuyor. Sürekli hareket ediyorlar.
Yeryüzündeki varlıkların durumları da aynı. Hepsi çalışıyor. Yeryüzünde öylece duruyor gibi gördüğümüz toprak bile sürekli çalışıyor. Bilim insanları, bir tatlı kaşığındaki toprakta, dünya üzerindeki insan sayısından fazla mikroorganizma bulunduğunu ifade ediyorlar. Bu mikroorganizmalar boş durmuyorlar. Sürekli çalışıyorlar.
İnsan vücudunun durumuna bakalım. Sinir sistemimizi, beynimizin çalışmasını düşünelim. Biz uykudayken bile çalışıyorlar. Organlarımızın durumu da aynı. Hep çalışıyorlar. Uyurken yavaşlıyorlar. Fakat kalbimiz ve böbreklerimiz, biz uykudayken bile hız kesmeden çalışıyorlar.
Peki, bütün evrenin yaratıcısı olan Yüce Yaradan acaba ne yapıyor. Her şeyi yarattım bitti. Artık dinleneyim mi diyor? Bu soruya cevap verebilmek için Allah’ın kelâmı olan Kur’an’a bakalım,
55 Rahman Suresi 29: “Göklerde ve yerde bulunanlar, O’ndan isterler. O, her gün yeni bir iştedir.”
Demek ki, yarattıkları varlıklar, Yüce Yaradan’dan yeni beklentiler içerisinde olduklarından, O, yaratmaya devam ediyor. O, her gün yeni bir iş üzerine çalışıyor.
Bir an için, çok kısa süreliğine, diyelim birkaç dakikalığına evrendeki çalışan bu sistemin durduğunu düşünelim. Galaksilerin, yıldızların, güneşin, dünyamızın, elektronların, atomların, topraktaki mikroorganizmaların, vücudumuzdaki sinir sisteminin, kalbimizin, böbreklerimizin durduğunu varsayalım. Bunlara ilaveten Yüce Yaradan’ın da faaliyetini durdurduğunu hayal edelim. Acaba ne olurdu? Bütün düzen altüst olmaz mıydı? Durduktan sonra yeniden aynı sistem kurulabilir miydi?
Mehmet Akif Ersoy, o dönemdeki bilgilerine dayanarak, evrendeki çalışmalardan bazı örnekler veriyor. Sonra dönerek Müslümanlara soruyor. “Kâinat çalışırken Müslümanlar neden çalışmaz?” Mantıklı bir cevap bulamayınca, kendi kendine “acaba Müslümanlar kendilerini Allah’ın ayrıcalıklı kulları olduğunu mu sanıyorlar” diye düşünür. Muhtemeldir ki, böyle düşünen Müslümanlar çok fazla sayıdadır. Bu şekilde düşünenler, Müslümanlığın sadece ibadet anlamına geldiğini zannediyor olabilirler.
Fakat Müslümanlığın fıtratının ne olduğunun aslını, Kur’an’a bakarak anlamaya çalışalım.
30 Rum Suresi 30: “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah insanları hangi fıtrat üzerine yarattıysa ona (o hanif dine çevir) sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.”
Ayetten anlaşılan o ki, İslâm, insanın yaratılış yapısına uygun. İnsanın yaratılış yapısı da, sürekli çalışma üzerinedir. Aynı şekilde kâinatın yaratılış yapısı da, sürekli çalışma üzerinedir. Evrende, toprakta, insan vücudunda atalet yok. Çalışma var.
Yüce Yaradan’ın yarattığı her varlık sürekli çalıştığına ve Allah’ın yaratmasında bir değişiklik olmadığına göre, Müslüman’ın çalışmaması, onların, yüzlerini hanif dine çevirmediklerini gösterir. Eğer Müslümanlar ve insanlar, Allah’ın insanları yarattığı fıtrat üzerinde olsalardı, boş durmaz, diğer insanlardan fazla çalışmaya gayret ederlerdi.