İSLÂM VE ÜRETİM

İSLÂM’IN ÜRETİME BAKIŞI

 

“İslâm’da Çalışmanın Önemi” başlıklı yazımızda bahsettiğimiz Necm Suresi 39. ayete göre, insan için çalışmasından başka bir kazancı yoktur. Demek ki, ister zengin olalım ister fakir hepimiz için, Allah nezdinde, sadece çalıştığımızdan elde ettiğimiz muteberdir. Gerisi kendimizi kandırmak için oluşturduğumuz fetvalardır. Yüce Yaradan, her kişinin çalışmasının karşılığını vereceğini, Al-i İmran Suresi 165. ayette beyan etmiştir.

Fecr Suresi 20: “Malı öyle bir seviyorsunuz ki, yığmacasına.” Bu ayetin öncesine baktığımızda, Allah malları yığanlara kızmaktadır. Malları yığarak kendilerini güçlü olacaklarını zanneden insanlara da şöyle seslenmektedir:

Al-i İmran 10: “Gerçek şu ki, kâfirlere, Allah’tan gelecek bir zararı, ne malları, ne de evlatları engelleyemez. İşte onlar, o ateşin yakıtı olacaklar.” Ayetteki kâfirler sözü, sadece Allah’a inanmayanları kastetmemektedir. İnandığını söyleyip, piyasa tanrısı yani para, makam peşinde koşanları da kastetmektedir.

Ayetlerde, malları yığmamız istenmiyor. Mallarımızın çokluğunun bize Allah’tan gelecek zararı engellemesinin mümkün olmadığı net bir dille anlatılıyor. Yüce Yaradan nezdinde, sadece çalıştığımızdan elde ettiğimiz kazancın muteber olduğu vurgulanıyor.

Peki, malları yığmayacaksak ne yapacağız?

Bakara 261: “Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, bir tanenin durumu gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz tane var. Allah, dilediğine daha da katlar. Allah’ın rahmeti geniştir. O, her şeyi bilir.”

Ayete göre malları yığmayacak, Allah yolunda harcayacağız. Peki, Allah yolunda mallarımızın hepsini mi harcayacağız?

Muhammed 36: “Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Eğer iman eder kötülükten sakınırsanız, Allah size mükâfatınızı verir. Ve sizden bütün mallarınızı harcamanızı da istemez.”

Ayete göre Yüce Yaradan, bizim bütün mallarımızı harcamamızı istemiyor. Böylece bizlere yeni kazançlar sağlayabilmemiz için bir imkân bırakıyor. Bizler, insanlara yardımcı olup onlara mallarımızdan infak ettikçe, Bakara 261’e göre Allah kazancımızı artırıyor. Yani kazancımızı, gerçek anlamda bereketlendiriyor.

Kazancın artması iki yolla olur. Biri faiz alma yoludur. Diğeri çalışma ile elde edilendir. Allah faizi yasaklıyor. Dolayısıyla kazancımızı artırmak için bize kalan tek yol, “çalışmak” kalıyor.

Zaten bütün insanlara çalışmaları emredildiğine göre, mallarımızı ancak çalışarak, üreterek, ticaret yaparak artırabiliriz. Böyle yaparsak, Yüce Yaradan kazancımızı bereketlendirir. Sadece kazancımızın bu dünyada bereketlenmesi ile bırakmaz, kazanma ve harcama yöntemimizden dolayı, ahiret için de bizlere faydalı hale getirir.

Nisa 29: “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Ancak kendi rızanızla yaptığınız ticaretle yemeniz helaldir. Birbirinizin canına kıymayın. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.”

Demek ki ticaret helâldir. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) kazancını ticaret yaparak sağlıyordu. Hz. Ebubekir, halife seçildiği gün omzuna kumaş toplarından alıp, pazara ticaret yapmaya gitmiştir. Birisi Allah’ın son peygamberi diğeri ilk halife olan bu insanlar, “müşriklere karşı Allah yolunda savaşırken şimdi ticaret mi yapılır?” dememişlerdir. (Aslında Allah dostlarının bu uygulamaları bizlere, Allah yolunda mücadelenin ne olduğunun ipuçlarını veriyor. Ama bu husus başka bir yazının konusudur.)

Ayetlerden anlaşıldığına göre, infak edecek mal elde edebilmemiz için ticaret yapacağız. Ticaret demek üretim demektir. Bilindiği gibi, üretim üç alanda yapılır. Bunlar mal, bilgi ve hizmet üretimidir. O halde kişi ister çalışan, ister yönetici, ister işveren olsun, insanlar İslâm açısından da, mutlaka bu üçlüden en az birini üretmekle yükümlüdür.

Nisa 29.uncu ayette Yüce Yaradan, “birbirinizin canına kıymayın” diye emrediyor. Bu emir iki açıdan irdelenebilir. Biri doğrudan doğruya, haksızlıkla birbirinizi öldürmeyin. Diğeri ise ayetin gelişine göre mecazi anlamdadır. Birbirimizin mallarını haksızlıkla yiyerek, birbirimizi kandırarak, birbirimizin canına kıymak ile aynı anlamda olan bir işi yapmış oluruz. Dolayısıyla birbirimizin mallarını haksızlıkla yemeyeceğiz.

Yüce Yaradan’ın yukarıdaki ayetleriyle bizlere gösterdiği yol; geçimimizi helâl yollardan karşılamamızın şart olduğu, ticaretin helâl olduğu, ticaret yaparsak başkalarına da faydamızın olacağıdır. Ticaretten amacın üretimin bütün alanları olduğudur.

Takva, Allah’ın rızasını kazanacak davranışlar bütünüdür. O halde üreterek ve infak ederek insanlara en faydalı olan kişinin, takva açısından da en öndekiler arasına girmesi ihtimali kuvvetlidir.

Bu yazı Ekonomi kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.