İNSANLIĞIN SU SORUNU ÜZERİNE
Yeryüzündeki tatlı su kaynakları hakkında, konuyu istatistiki verilerle işleyen çok sayıda yayın var. Her gün yeni bir yayın çıkıyor. Bir konuda bu kadar çok yayın varsa, gün geçtikçe de bunlara yenileri ekleniyorsa, o konu çok önemlidir. Yayınlanan bu eserlerin, yapılan söyleşilerin hepsi, mevcut su kaynaklarının, gelecekte çok yetersiz kalacağını vurgulamaktadır.
Biz bu yazımızda, konunun neden önemli olduğunu irdelemeye çalışacağız.
Su sorunu denilince, sadece insanların ihtiyacı akla gelmektedir. Hâlbuki insanlarla birlikte diğer bütün canlıların suya ihtiyaçları vardır. Denizlerde yaşayanların dışındaki bütün hayvanlar ve bitkiler tatlı su olmadan yaşayamazlar.
İnsanlığın nüfusu, son yıllarda, neredeyse parabolik olarak artmaktadır. Artan insan nüfusunun beslenebilmesi için, hayvanların ve bitkilerin miktarlarının da aynı oranda artması gerekmektedir. Dolayısıyla, tatlı suya olan ihtiyaç daha fazla artmaktadır.
Günümüzdeki hayvan yetiştiriciliği, çiftliklerde yapılmaktadır. Çiftliklerde yetişen hayvanların su ihtiyaçları ise daha fazladır. Hem içmeleri için su gereklidir, hem de hareketsiz olduklarından, yaşadıkları ortamın temizliği için gereklidir. Bu su ihtiyacı da, hayvanların içerisine girerek içecekleri ve temizlenecekleri nehirlerden karşılanmamaktadır. Çiftliklerin hayvanları yetiştirebilmeleri için, suların borularla taşınması şarttır.
Hayvanlar, eskiden otlatma yöntemiyle yetiştiriliyorlardı. Ancak bilgisiz ve sadece şahsi menfaatini düşünen insanların yanlış uygulamaları yüzünden, otlaklar çok azaldı. Azalan otlaklar, yağmurları da olumsuz etkilemeye başladı.
Bitki yetiştiren çiftçiler de, benzer bilgisizlik ve menfaat çarkının içine düştüler. Daha çok su vererek daha çok ürün alacaklarını zannettiler. Aşırı sulanan topraklar çoraklaşmaya başladı.
Hem hayvan yetiştiricilerine hem de çiftçilere göz yuman hükümet yetkilileri, yeryüzünün bizlere bahşettiği imkânları israf ederek gelecek nesilleri zor duruma düşürdüklerini göremediler.
Bu hatalarından ders almayan hükümetler ve çiftçiler, yer altı su kaynakları olan akiferleri de, bilinçsizce kullanmaya başladılar. Yerin merkezine doğru rastgele borular salınarak, akiferlerden yeryüzüne su çıkarıldı. Ancak, doğa, yukarıya çıkarılan suların yerine yenisini yeterince karşılayamadı. Hâlbuki doğanın kendisini tamir gibi bir özelliğinin olduğunu, bilim insanlarının ifadelerinden öğreniyoruz. Buna rağmen doğanın kendisini tamir ederek, akiferleri tekrar eski haline gelecek şekilde dolduramamasının iki sebebi vardır. Birincisi, azalan ormanlar ve otlaklar, daha az yağmur yağmasına sebep oldular. İkincisi, ormanların olmadığı bölgelere rüzgârlarla sürüklenen bulutların getirdiği yağmurlar aniden ve çok yağdıklarında, sel olup denizlere aktılar. Sonuçta su, yerin çok altındaki akiferlere yeterince inemedi.
Bilindiği gibi, dünyadaki insan nüfusu, fakir ülkelerde çok daha hızlı artmaktadır. Bu ülkelerin çiftçileri, yeterince bilinçli değiller. Küçük çaplı üretim yapmak zorundalar. Üretimlerinde, yeni teknolojileri kullanmak için maddi güçleri çok zayıf. Dolayısıyla, zengin ülkelerin çiftçilerinin mahsullerinin fiyatlarıyla rekabet edemiyorlar. Kazanamayınca, şehirlere göç ediyorlar. Fakir ülkelerde yaşayan insanların %70’lere varan çoğunluğu, şehirlere sığınmışlar.
Nüfusu hızla artan şehirlerin su ihtiyaçlarını karşılamayı, fakir ülkeler tek başlarına başaramazlar. Ülke tatlı su kaynakları açısından zengin olsa bile, bunları şehirlere getirmenin maliyeti yüksek olmaktadır. Bu maliyete, birde kullanılan suyun geri toplanması demek olan kanalizasyon masrafı eklenmektedir. Ülkelerin hem içme suyunu hem de kanalizasyonu yeterince sağlayamaması, hastalıklara davetiye çıkarmaktadır.
Nitekim 19uncu ve 20inci yüz yılın bazı yaygın hastalıkları, yeniden görülmeye başlamıştır. Her hastalığın tedavisi ilaçla yapılmaktadır. Ancak, fakir ülkelerin ilaç sanayileri yok gibidir. İlaç ve hastalığı teşhis edecek tetkikler için gerekli malzemeler konusunda, çoğunlukla yurt dışına yani zengin ülkelere bağımlıdırlar. Dolayısıyla, su azlığından dolayı ortaya çıkabilecek kolera gibi salgın hastalıklara dikkat edilmelidir. Eğer zengin ülkelerin desteğindeki Dünya Sağlık Örgütünün müdahalesi yetersiz kalırsa, tehlike, insanlık açısından büyüyebilir.
Bütün ülkelerde, işsizlerin çoğunluğu şehirlerde yaşamaktadır. Şehirlerdeki su kaynakları yeterli olsa bile, işsiz insanların sağlık şartlarına uymaları daha zordur.
Eğer, şehirlerdeki içme suyu azlığı, kanalizasyon yetersizliği, işsizlerdeki artış, beslenmedeki zafiyet, işsizlerin zengin ülkelere olan kaçak göçleri ve kuraklık şartları aynı anda oluşursa, Dünya Sağlık Örgütünün müdahalesi, salgın hastalıkların bütün dünyaya yayılmasını engelleyemez.
Demek ki su sorunu, sadece fakirlerin veya su kaynağı yetersiz olan devletlerin meselesi değildir. Küreselleşen dünyada, sorun bir anda herkese sıçrayabilir. Bu sebeple, sorun insanlığın bütününe aittir. Dolayısıyla, çözüm de birlikte gerçekleşebilir.
Çözüm için sadece, su kaynakları ve suyun idareli kullanılması konusuna yoğunlaşmak, bizi bir sonuca ulaştırmaz. Çözüm için, su sorununa yol açtığını makalemizin içerisinde bahsettiğimiz hususlar da, birlikte değerlendirilmelidir.
Hızlı nüfus artışını düşürmek, hayvan ve bitki ihtiyacını da azaltacağından, su ihtiyacını da azaltacaktır. Hayvan ve bitkilerin yetiştirme yöntemlerinde yapılacak yenilikler, su ihtiyacını azaltma yönünde olursa, sorunun çözümü daha kolaylaşır. Şehirlere göçü azaltacak tedbirler de, çok yönlü ele alınmalıdır. Akiferlerin şuurlu bir şekilde kullanımı, çözüme katkı sağlayacaktır. Sadece ağaç dikme şeklinde olmayıp, ağacı büyütmeye yönelik olarak ağaçlandırmaya verilecek özel destekler de, yağmurların artmasına ve sellerin azalmasına vesile olarak, su sorununun çözümüne yardımcı olacaktır. Sağlık konusunda insanları bilgilendirme ve ilaç sanayisini veya vakalara hızla müdahale edilmesini, dünya çapında yaygınlaştırmak da, çok faydalı olacaktır.
Biz, su uzmanı değiliz. Biz, sorunun çözümünün, konuya çok yönlü yaklaşılmadan gerçekleştirilemeyeceğini vurgulamaya çalışıyoruz. Ayrıntılar, farklı alanlardaki uzmanların birlikte çalışmaları ve istişare etmeleri sonucunda oluşturulursa, daha çabuk ve daha güzel sonuç alınabilir.