DÜNYA ZENGİNLEŞTİKÇE SUÇ İŞLEME AZALIYOR MU?
Hepimizin beklentisi, insanlık zenginleştikçe suç işlemenin azalmasıdır. Genel kanaat, insanların fakirlikten veya cahillikten suç işledikleri şeklindedir. Dolayısıyla, zenginleştikçe ve eğitim seviyesi yükseldikçe, suç işlemenin azalacağı var sayılır. Bu düşünce bir bakıma doğrudur. Fakat gerçekleri yansıtıp yansıtmadığına karar vermek için, bazı verilere bakmakta fayda vardır.
Bilindiği gibi, suç işlemedeki azalma, hapishanelerin azalmasını sağlar. Bir başka açıdan bakarsak, suç işlemenin azaldığı bir ülkede avukatların sayılarının da azalması gerekir. Bu konuda ABD ve Japonya’dan rakam verelim. ABD’deki kişi başına düşen avukat sayısı, Japonya’dakinin 17 katıdır. Başka hiçbir istatistiğe bakmadan, ABD’deki suç işleme oranının Japonya’dan fazla olduğunu ifade edersek, ön yargılı davranmamış oluruz.
ABD ile Japonya, kültürdeki homojenlik açısından farklı iki devlettir. Her iki ülke insanının, kültür konusundaki algılamaları birbirinden çok farklıdır. Bütün bunlar, suç işleme miktarına etki eder. Fakat bizim yazımızın konusu açısından bakılınca, ülkenin genel olarak zenginleşmesinin, suçlarda azalma sağlamadığının net bir şekilde görülmesi anlamı çıkar.
ABD’nin eyaletlerinin çoğunda, hapishanelere ve ıslah faaliyetlerine ayılan paylar, eğitime ayrılandan fazladır. Bu durum, yönetimlerin tercihi değildir. Mecburiyettendir. Hapishanelere ayrılan pay, Türkiye gibi ülkelerde de eğitimin rutin giderleri dışında kalan ve doğrudan insanın eğitimine yönelik olan harcamalardan çok daha fazladır. Türkiye gibi kalkınmakta olan ülkelerde suç miktarları ile ilgili istatistiklere bakıldığında, genel anlamda artış görülmektedir. Ancak bu artış, bazı ülkelerde suç işlemelerin gerçekten arttığı anlamına gelmemektedir. Kalkınmakta olan ülkelerde, kayıtların giderek daha ciddi tutulmaya başlaması da, suç işlemeyi, artıyormuş gibi gösterebilir veya gerçekten de artmış olabilir.
Burada dikkat etmemiz gereken husus, dünya genelinde yaşanan genel zenginleşmenin, suç işleme oranlarını düşürmediğidir. Bazı yıllarda bazı suç çeşitlerinde düşen istatistik rakamları, daha sonraki yıllarda artabilmektedir. Fakat sadece, hapishanelerdeki suçluların sayılarına bakarak karar vermemiz bizi yanıltır. İstatistiklere, ıslah amaçlı olarak gözetimde tutulan kişilerin sayılarını da eklediğimizde, suç miktarlarında düşüş yaşanmadığı veya bazı alanlarda çok az düşüş olduğu anlaşılır.
Suç işleme oranları hakkında bizi yanıltacak en önemli unsur, çağımızdaki suç işleme yöntemlerinde görülen değişikliklerdir. Artık, suç işleyenler profesyonelleşmektedirler. Çünkü dünya genelinde, okuma-yazma oranları son dönemlerde hızla arttı. Günümüzde okula gitmeyen çocukların oranı, dünya genelinde %10 civarına düşmüştür. Bu demektir ki, insanlarımızın zekâlarını kullanma seviyeleri yükseldi. Diğer bir anlatımla, IQ seviyeleri yükseldi. Artık, bir işi doğrudan ve güç kullanarak değil, aklını kullanarak yapanlarımız çoğaldılar. İnsanlar arasında zekâlarını düzgün işler için değil, hinlik için kullananların sayıları, küreselleşme ile doğru orantılı olarak artıyor.
Örneğin, hırsızlar, profesyonelleştiler. Artık birçok riski göze alarak, evleri veya işyerlerini soyanlar azaldı. Yollarda insanların önünü keserek onların paralarını veya kıymetli eşyalarını çalma yöntemi gözden düştü. Bunları, sadece, kafasını çalıştırmayan, fakir olan veya bir süre hapiste rahatça barınmak isteyen evsiz-barksız gariban insanlar yapmayı sürdürüyor.
Zengin hırsızlar, yöntem değiştirdiler. Onlar, gariban hırsızlar gibi ufak çaplı çalmıyorlar. Fakirler günlük geçimlerini sağlamak için hırsızlık yaparlarken, zenginler, hayatlarını ve ailelerinin geleceğini garantiye almak amacıyla çalmaya çalışıyorlar. Bu sebeple, zengin hırsızlar kapsamları geliştirdiler ve miktarları çok artırdılar.
Zorla değil, ticari kuralları kullanarak çalıyorlar. Soygunculuk artık silahla yapılmıyor. Oturdukları yerden, internet kullanarak yapılıyor. Tek kullandıkları araç, klavye. Yani işleri çok kolaylaştı. Fakat her hırsızlığın elbette bir riski vardır. Dolayısıyla yakalanabilirler. Yakalandıklarında ise, avukatlar onlara yardımcı olmak için hazırdırlar. Avukatlar, sanki suçluları korumak için eğitim almışlarcasına, kanunların boşluklarından faydalanarak, onları kurtarmaya çalışıyorlar.
Fakir bir gariban, hırsızlık için bir eve girdiğinde yakalanırsa, kendine avukat tutacak kadar parası genelde olmaz. Ama klavye hırsızı, bir değil, birkaç avukatı besleyebilir.
Diğer taraftan, cinayetleri de doğrudan işlemek, garibanların işi olarak kaldı. Zenginler, kimsenin karşısına çıkarak doğrudan cinayet işlemiyorlar. Rakiplerini, bazen uzaktan atışlarla vurduruyorlar. Bu durumda çoğu zaman bilinemiyorlar. Bazen, biyolojik maddeler kullanarak yavaş yavaş ölmelerini sağlıyorlar. Bu durumda da fark edilmeleri çok zor oluyor.
Görüldüğü gibi, zenginlerin işledikleri suçların çoğu istatistiklere yansıyacak cinsten değil. Aslında suçun boyutu genişlemiş olmasına rağmen, suç olarak rakamlara yansımıyor. Eğer bunlar suç rakamlarına yansımış olsa, dünya zenginleştikçe suç işlemelerin arttığını çok net bir şekilde görebiliriz. Bu artışın, sayı açısından artmış olmasından daha çok, kapsam ve miktar bakımından da gerçekleştiğini anlarız.
Suç istatistiklerinde, yeterince belirgin olmayan bir başka husus daha var. Bilindiği gibi, savaşlar çok azaldı. Ama bu defa eşkıyalar çoğaldı. Bilhassa, Afrika, Ortadoğu ve Asya’nın bazı bölümlerinde teröristler çoğaldı. Bu bölgelerde, teröristlerin sebep olduğu çatışmalarda ölen insanların sayıları çok fazladır. Bunlar bazen istatistiklere girmemektedir.
Teröristleri, bazı zenginlerin desteklediklerini bilmeyen yoktur. Demek ki, terörist sayısındaki artışın arkasında, dolaylı da olsa, bazı zenginlerin tavırları vardır. Zenginlerin bazısı, kendileri doğrudan suç işlemek yerine, teröristleri kullanmaktadırlar. Buradan da net olarak anlaşılıyor ki, dünya zenginleştikçe suç işlemeler artmaktadır.
Fikri mülkiyet hakları konusundaki ve patent başvuruları sırasındaki hırsızlıklar ise, genellikle zor tespit edilmektedir. Bu tip hırsızlıklar, ülkeler aşırı olmaktadır. Bu sebeple de, suç işleme istatistiklerine yansımamaktadır. Yansıyanlar da, para cezası ile sonuçlandığından, suç olarak değerlendirilmeleri zorlaşmaktadır. Fikri alandaki suçları da hesaba katarsak, zenginleştikçe daha çok suç işlediğimiz, çok net bir şekilde ortaya çıkar.