TOPLUMDA ERDEMİN YAYGINLAŞMASI DEVLET BAŞKANINDAN BAŞLAR
İslâm düşünürleri ve filozofları aralarında yaptıkları, devlet yönetiminin çeşitleri konusundaki tartışmalarda çoğunluk, sultan tarafından yönetilmeyi uygun görmüştür. Kur’an’a uymayan bu durumun sebepleri, bir başka yazıda ele alınacaktır. Bu yazımızda, düşünürlerin devlet yönetiminden ne beklediklerini ele almaya çalışacağız.
Eşariler ve tasavvuf ehli, sultanlardan adaletli davranmalarını istemekle yetinmişlerdir. Fakat filozoflar, devletin görevleri ve devlet başkanında olması gereken özellikler konusunu irdelemişlerdir.
Filozoflardan İbni Bacce (1076-1139), ideal devletin asıl görevinin, halkını yüce gayelere yönlendirmek olduğunu söyler.
İbni Rüşd (1126-1198), insanın doğası gereği medeni bir varlık olduğuna inanır. Ancak ona göre insan, hemcinslerinin yardımı olmadan erdem sahibi olamaz. Bu sebeple insan, hayatını başkalarıyla paylaşmak zorundadır. Bu paylaşımlar insanı devlet anlayışına götürür.
İbni Rüşd’e göre devletin asıl görevi, insanların (vatandaşlarının) arasında erdemlerin yaygınlaşmasını sağlamaktır. Bir devlette, hukukçulara ve tabiplere ihtiyaç çoksa, o devlet iyi işlemiyor demektir. Devletler, düzeni sağlamak için iki yöntem kullanırlar. Biri ikna yoludur. Diğeri ise, zorlamaktır. Fakat İbni Rüşd, zorla kabul ettirmeyi uygun bulmaz. Suç işleyen kesin tespit edilirse cezalandırılır, ama zorla fikir değiştirilemez ve uygulattırılamaz.
İhsan Eliaçık, “İslâm’ın Yenilikçileri” adlı kitabının I. cildinde, Farabi’nin (871-950) fikirlerini şöyle özetler:
“Devletlerin konumu devlet reisinin zihni, ahlâki yapısına, yöneticilerin adalet, hukuk, ahlâk ve insanlık anlayışlarına göre değişir. İdeal devletin başkanında şu 12 şart bulunmalıdır.
- Mükemmel (sağlıklı) bir fiziki yapı,
- Sağlıklı anlama ve değerlendirme yeteneği,
- Güçlü hafıza,
- Kıvrak zekâ,
- İfade ve üslup güzelliği,
- Bilim sevgisi,
- Yeme, içme, oyun, eğlence ve şehvet gibi geçici kaba hazlara düşkün olmama,
- Doğruluk ve dürüstlük,
- Kişilik sahibi ve insanlık onuruna düşkün olma,
- Adalet sevgisi,
- Kararlılık ve uygulama cesareti,
- Gönül zenginliği ve tok gözlülük
Farabi, yukarıdaki özelliklerin hepsine sahip bir insanın her zaman bulunamayacağını düşünmüş olmalı ki, böyle bir insan bulunamazsa aşağıdaki 6 şartı taşıyan birisinin de devlet başkanı olabileceğini belirtiyor.
- Filozof olmak, 2. Öncekilerin koyduğu kanun ve töreleri bilmek, 3. Hukuk bilgisi, 4. Zeki olmak, 5. İkna kabiliyeti, 6. İrade ve kudret,
Farabi, bu kabiliyetlere sahip insanların da bulunamayabileceğini düşündüğünden, böyle bir durumda devleti iki kişinin birlikte yönetmesini ister. Kendisi filozof olduğundan olsa gerek, bu iki kişiden birinin filozof olmasını şart koşar. Diğer kişinin de, kalan şartlara sahip olması gerektiğini söyler.
Eğer diğer kişi Farabi’nin istediği özelliklere sahip değilse, bu defa devletin, her biri ayrı özelliklere sahip 6 erdemli kişi tarafından birlikte yönetilmesini ister. Ona göre, bu kişilerden birisi filozof olmayacak olursa, o devlet başkansız sayılır ve her an tehlikeyle yüz yüze gelir. Farabi’ye göre filozof bir kişi bulunamazsa, o devlet giderek yıkılır.”
Farabi’nin filozof şartından, düşüncesini şahsileştirdiği anlamı çıkarılabilir. Böyle farklı anlamaları önlemenin tek yolu, öncelikle kelimelerin ve kavramların anlamları üzerinde anlaşmaktır. Kavramlarda anlam birliği sağlanmadan, hiçbir istişare veya tartışmada sonuca ulaşılamaz.
Bence burada filozof kelimesi ile anlatılmak istenilen “bilge kişidir”. Bilindiği gibi, asıl bilge, Allah’tır. İnsanlar, Allah’ın yeryüzündeki vekil yöneticileridir. Bu yöneticilik görevlerini iyi yürütebilmeleri, bilge kişiliklerinin seviyesiyle bağlantılıdır. Bilge kişi olmak, hikmet sevgisiyle doğru orantılıdır.
Eğer, devletin görevi halkın erdemini artırmaksa, bunu sağlamanın ilk şartı, devlet başkanının güzel özelliklere sahip erdemli insan olmasıdır. Aslında bu şart, bütün guruplar ve toplumlar için geçerlidir. Bu sebeple insanların erdemlerinin artırılması, önderlerin doğru seçimiyle başlar. İnsanlara doğru bilgiler vermekle devam eder.