AİLE VE TOPLUM İLİŞKİSİ ÜZERİNE

AİLE VE TOPLUM İLİŞKİSİ ÜZERİNE

 

Karl Marks, aile ve toplumu birbirinin düşmanı olarak değerlendirmiştir. Aileyi, toplumun düzenini bozan bir tür virüs gibi görmüştür. Aile yok olmadıkça, insanın toplumsallaşmasının sağlanamayacağını düşünmüştür. Marks, ulaşılması gereken hedef olarak, toplumsallaşmayı belirlemiştir. Bu hedefe ulaşabilmek için aileyi ortadan kaldırmaya çalışmıştır. Ailenin ortadan kalkmasıyla oluşacak boşluğu, ailenin insana verdiği bütün esasları ailenin değil, toplumun vermesiyle doldurmayı amaçlamıştır.

Bu sitede yayınladığımız “Aile Birliğinin Düşük Maliyeti” adlı makalemizde, aile birliğinin ayakta kalmasının, topluma yaptığı maddi katkıları incelemeye çalışmıştık. Bozulan aile birliklerinin, bir süre sonra, topluma açtığı maddi zararların büyüklüğünü gözler önüne sermiştik. Bu yazımızda, konuya farklı bir açıdan yaklaşmaya çalışacağız. Aile ve toplumun dayandığı temelleri irdelemeye çalışacağız.

Ailenin tanımı, istisnalar hariç, bireyleri birbirine kan bağı ile bağlı olan en küçük sosyal birim olarak verilmektedir. Bu tarife göre, aile bireyleri birbirlerine kan bağı ile bağlıdırlar. Ancak, birliğin ayakta kalmasının sadece kan bağı ile mümkün olmadığını, hepimiz bizzat yaşayarak müşahede ediyoruz. Aile birliğinin ayakta kalması, maddi ilişkilerin yanında, manevi bağlara da bağlıdır. Fertler arasında duygusal bir bağ oluşmamışsa, aile birliğinin sağlamlığından bahsetmek mümkün değildir. Bu duygusal bağ, sempatiye dönüştükçe, aile birliği güçlenir.

Toplumu, yani kitleleri harekete geçiren unsurların başında menfaat gelir. Bu sitede yayınladığımız “Kitle ile Halk Arasındaki Fark” konulu yazımızda ifade ettiğimiz gibi, kitleler de bazen duygusal olarak bir araya gelebilirler. Ancak, bu duygusal birliktelik, zekâlarını tamamen kendi menfaatleri doğrultusunda kullanan bazı insanların, toplumu istedikleri gibi yönlendirmeleriyle oluşur.

Aileyi ayakta tutan sebeplerden birisi de, fertler arasındaki sevgidir. Bu sevgi geliştikçe, bireyler arasındaki şahsi ilişkiler de güçlenir.

Hâlbuki toplumda görülen sevgi, şahıslara karşı duyulmaz. Sevginin, toplumun ortak anlayışı olan fikre veya kişiye karşı duyulması istenilir. Bu sevgi; vatana, gurubun önderine, gurubun kurucu başkanına, ideolojik düşüncelerine karşı duyulur. Dolayısıyla toplumun fertleri, birbirlerine karşı sevgi duymak zorunda değildirler. Şahsa karşı duydukları sevgi hususunda tek ortak yönleri, toplumun önderi olan kişiye karşı duydukları sevgidir. Bu sebeple, bu sevgi herhangi bir şekilde akamete uğrayınca, toplum dağılma sürecine girer.

Fakat toplumun önderine duyulan sevgi, kalpten geliyorsa, bu durumda fertler arasında birbirlerine karşı saygı oluşur. Sonuçta o önder vefat etse bile, toplum kısmen devam eder. Bu konuda, Atatürk ve Mahatma Gandi gibi önderler örnektirler.

Toplumun devam edebilmesinin bir başka şartı, ortak menfaatin veya toplum üzerindeki yönlendirmenin devam etmesidir. Bazı tarikatlar ve komünist yönetimler bu hususta örnektirler.

Bilindiği gibi, SSCB, aile yerine toplumu öne çıkarırken, ABD, aile yerine bireye özgürlük isteğini öne çıkardı. Birbirinden tamamen farklı gibi görülen bu iki uygulamanın ortak bir yönlerinin olduğu, zaman içerisinde görüldü. Her iki ülke, gayrimeşru olarak nitelenen, yani resmi aile ilişkilerinin haricinde doğan çocuk oranında, ilk iki sırayı paylaştılar. Böylece, iki uygulama arasında, ailenin yok edilmesi açısından benzerlik olduğu anlaşıldı.

Gerek kapitalist ve gerekse komünist sistem, insanları eğitirken, aileyi dışlamaya çalışmıştır. Her ikisi de, ferdi, kendi savundukları anlayışlarına uyum sağlayacak yönde yetiştirmeye gayret etmişlerdir. Bir benzetme yapmak gerekirse, kapitalizmin ve komünizmin bu uygulaması ile büyükbaş veya küçükbaş besi hayvanı yetiştiriciliği birbirine çok yakındır. Bilindiği gibi, ahır besiciliğinde, inekler, koyunlar ve hattâ tavuklar, doğal yaşamlarından arındırılırlar. Kapitalist ve komünist uygulamalar da, çocukları aileden arındırmaya çalışmıştır. Kapitalistler bu ayrıştırmayı bilinçli olarak yapmamışlardır. Fakat Karl Marks, bilinçli olarak bu uygulamayı savunmuştur.

Aileyi yok etmeye çalışan ülkelerin karşılaştıkları bir başka önemli sorun, nüfus meselesidir. Fertler ayrıştırıldıkça, aile küçülmüştür. Aile küçüldükçe, ülke nüfusu azalmaya başlamıştır. Bugün ABD ve Batı Avrupa’da yerli nüfus azalmaktadır. Aynı durum, Rusya ve hattâ kısmen Çin için de geçerlidir. Bu ülkelerdeki nüfus içerisinde, yabancıların payı her geçen gün artmaktadır.

Aile konusundaki bütün bu gelişmeler, gelecek için büyük sorunlar oluşturmaktadır. Günümüzde geldiğimiz nokta, gencin topluma, toplumun ise gence ya soğuk baktığı veya düşman olduğu bir ortamdır. Bunun sonucunda gençler, büyük anne ve büyük babalarını sadece karşıdan görmeye ve hattâ çekirdek ailelerinden bile ayrı yaşamaya başladılar. Büyük anne ve büyük babalar da, torunlarını sadece karşıdan görerek, yalnız başlarına ve ayrı bir evde veya toplumdan soyutlanmış halde huzurevlerinde yaşamaya başladılar.

Günümüzdeki çocukların durumu, maddeten kalkınmış ülkelerden başlayarak, daha kötü hale gelmektedir. Çocuklar artık kreşlerde, ana baba, nene ve dede şefkatinden mahrum yetişmektedir. Bu çocuklar, gençliklerinde topluma soğuk baktıkları için, hayattan zevk almanın yolunu bulamayabilirler. İçlerinden bazıları, kreşteki yetiştiriciler açısından şanslı olabilirler. Bunlar şefkat ve sevgi nedir öğrenebilirler.

Eğer bu kadar şanslı değillerse, bu çocuklar büyüdüklerinde, daha torun sahibi olamadan, kendi evlat veya evlatları tarafından dışlanma ihtimalleri kuvvetlidir.

Demek ki, toplumu ayakta tutabilmemiz için aileyi ayakta tutmamız gerekmektedir. Dolayısıyla, mümkün olduğu nispette, bir aile oluşturmaya gayret edilmelidir. Aileyi ayakta tutabilmemiz için, çocuklara şefkat göstererek, merhamet nedir öğretmemiz gerekmektedir. Merhameti öğrenen çocuğun, sevgi sahibi olması ihtimali artacaktır.

Ancak, göstereceğimiz şefkat ve sevgi, aşırıya kaçmamalıdır. Çocuğu kırmadan ve küstürmeden hayatın gerçeklerine hazırlamaya gayret edilmelidir.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.