YENİLENME, ÖNCE İNSANIN KENDİSİNDEN BAŞLAR
Bu sitede yayınladığımız “kafaların içi değişirse, dünya değişir” başlıklı yazımıza şöyle başlamıştık: ‘Albert Einstein: “Ön yargıları parçalamak, atomu parçalamaktan çok daha zordur” derken kafaların içinin değişiminin zorluğunu vurgulamaktadır.’
Değişim ile yenilenme terimleri birbirine yakın anlamdadır. Bu nedenle her insan bu iki terimi farklı tanımlayabilir. Biz, değişimi, içteki yenilenmenin dışa yansıması olarak değerlendireceğiz.
Bir insanın, çevresinde gelişen olaylarla ilgili bakışını ve kanaatini değiştirmesi çok zordur. Bu zorluk insanın kendi konumundan gelir. Kişi, eğer, kendisiyle ilgili kanaatini muhafaza ediyorsa, olaylara bakışını da muhafaza eder. Kendisine bakışı değişirse, olaylara bakışı da değişir.
İnsanlar için en zor işlerden birisi, kendisini yenileyebilmektir. Kişiler için kullandıkları eşyalarını, evlerini yenilemek olağan bir iştir. Ama kendine bakışı yenilemek çok zordur.
İnsanlara sahte davranışlar sergilerken onları ezerek zenginliğine zenginlik, gücüne güç katan bir şahıs, kendisini çok başarılı olarak görür. Dolayısıyla kendisiyle gurur duyar. Bu yapıdaki bir kişinin, birgün kendisini, ezdiği ve kandırdığı insanların yerine koyduğunu düşünelim. Kendisine, onların bakış açısıyla baktığını varsayalım. Kişi bu irdelemeyi ne kadar ciddi yaparsa, kendisinde o kadar yenilenme olacaktır.
Kendisiyle gurur duymak, Yüce Yaradan’ın bizlere verdiği çok hoş ve doyumsuz bir özelliktir. Ancak bu gurur duyma, vicdanen müsterih olacak şekilde gerçekleşmelidir. Vicdanen müsterih olma konusunda, bize düşman olan insanların bakış açısıyla baktıktan sonra karar verilmelidir. Eğer onların açılarından bakamayacak isek, Allah’ın bizlere gösterdiği yolları içimize sindirmeye çalışmamız da faydalı olur.
Unutmayalım ki, kendimizi yenilemeden hayatımızı yenileyemeyiz. Hayatımızı yenileyemezsek, “yalancının mumu yatsıya kadar yanar” misali, hiç ummadığımız bir anda karanlıklar içerisinde kalırız. Oradan da çıkamayız. Hâlbuki kendimize bakış açımızı değiştirirsek, sanki ölü iken yeniden dirilmiş gibi oluruz.
Enam Suresi 122: “Ölü iken (hidayetle) dirilttiğimiz, kendisine insanlar arasında yürüyecek bir nur (ışık) verdiğimiz kimse, karanlıklar içinde kalıp, ondan çıkamayan kimse gibi olur mu? Fakat kâfirlere, yaptıkları çirkinlikler, böyle süslü gösterilir.”
Allah’ım, bizlerin yaptığımızı süslü görüp, karanlıklardan çıkamayanlardan olmamamız için, Senin gösterdiğin ayetleri anlayacak anlayış ihsan eyle.
Senin her şeye gücün yeter.