BAZI GÖSTERGELERİN YORUMU
Ülkelerin eğitime harcadıkları para artıyor. Benzer şekilde, eğitim gören çocukların, ailelerine yükledikleri maliyetler de artıyor. Peki, bu durum, insanların giderek daha eğitimli olduklarının göstergesi olarak görülmeli midir? Eğitim konusunda daha net karar verebilmemiz için, bu sitede yayınladığımız “Eğitim Görmüş Bir Kişinin Özellikleri” başlıklı makalemizde belirttiğimiz beş özellik açısından baktığımızda, cevabımız “hayır” şeklinde olmaktadır. Aşağıda bu özellikleri kısaca hatırlayalım.
Eğitim görmüş bir insanın belirtilerinden birincisi, ana dilini doğru ve kesin kullanabilmesidir.
Eğitim görmüş bir kimsenin ikinci belirtisi, yerleşmiş düşünce ve hareketlerin ifadesi olan kibar ve nazik tavırlardır.
Eğitim görmüş bir insanın üçüncü belirtisi, düşünme gücü ve âdetinin yerleşmiş olması gerektiğidir. Sınavdan geçmemiş bir hayat, Sokrat’ın ısrarla üzerinde durduğu gibi, yaşanmaya değer beşeri bir hayat değildir.
Eğitim görmüş bir insanın dördüncü belirtisi, büyüme ve gelişme gücünü ortaya koymaktır.
Eğitim görmüş bir insanın beşinci belirtisi, bir şeyi, bir işi yapma gücüne sahip olmaktır.
Cevabımızın “hayır” şeklinde olmasının sebebi ne olabilir diye düşündüğümüzde, çocuklarımızı, yarış atı gibi yetiştirmemizin çok önemli bir etken olduğunu görüyoruz. Yarış ortamında eğitim görmek, ahlâki değerleri törpülüyor. Ahlâken zayıf, bilgi olarak güçlü kişi büyüyünce, yolsuzlukların, kolay ve haksız kazancın peşine daha rahat düşebiliyor. Hâlbuki biz, o insanı, içinde yaşadığı topluma faydalı olsun diye eğitmiştik. O ise topluma değil, kendisine faydalı olduğundan, o şahsın eğitimi için ülkelerinin yaptığı harcamalar da pek bir işe yaramamış oluyor.
Ahlâken eğitilmeyen bir insan bilgi ile yüklense bile, onun topluma maliyeti çift yönlü olarak artırıyor. Dolayısıyla eğitime daha çok para harcanması, o ülkenin kalkınmasına aynı oranda katkı yapmayabiliyor.
Bizi yanıltan göstergelerin biri de, ülkelerdeki ekonomik büyüme rakamlarıdır. Bir ülkenin ekonomik değerlerinin artması, o ülkenin kalkındığını göstermeyebilir. Ülkedeki insanların daha rahat olduklarını da göstermez.
Benzer şekilde, bir şahsın maddi durumunun iyileşmesi, onun değerli bir kişi olmaya başladığını göstermez. Çok az sayıda insan, ahlâkın kestirme yollarına saparak para kazanıp zenginlemesinin sonrasında kendisini düzeltebilir.
Bir üniversitedeki makale yayın sayısının çokluğu, o üniversitenin değerli olduğunu göstermez. Benzer şekilde, bir üniversitenin mezunlarının sayısının çokluğu, o üniversitenin ülkeye daha fazla katkı yaptığını göstermez.
Bir gazetenin baskı sayısının çokluğu veya bir televizyon kanalının izlenme oranının fazlalığı, onların beğenildiğini göstermeyebilir. Onların kalitelerinin diğerlerinden daha iyi olduğunu ise, hiç göstermez.
Doktorların bilgili yetişmeleri, o ülkede hastalara iyi bakım yapıldığını göstermez. Ülkedeki doktor sayısının artması, o ülkenin sağlık sorunlarını daha iyi çözdüğü anlamına gelmez.
Avukatların, ülkedeki kanunları çok iyi bilmesi, hukukun üstünlüğünün varlığını göstermez. Avukat sayısının çokluğu ise, o ülkede adaletin tesis edildiğini göstermez.
İlâhi kaynaklarda yazılı bilgilere sahip din insanlarının çokluğu, o ülkedeki dindarların çokluğunu göstermez. Bir kişinin dini bilgilerinin olması, o şahsın dürüst olduğunu göstermez.
Görüldüğü gibi, yazımızın konusuyla ilgili alanlar çok geniştir. Dolayısıyla her okuyucu, çok sayıda örneği kendi hayatından verebilecek durumdadır. Biz, sadece eğitim konusunun önemine binaen, eski bir yazımızdan kısaca alıntı yapmakla yetindik.
Konunun devamıyla ilgili düşünceleri, okuyucularımızın idrakine bırakıyoruz. Ancak ben dâhil, her bir okuyucumuzdan beklenen, akıllarımıza gelen her alandaki yanlış göstergelerin düzeltilebilmesi için, önce kendimizden başlayarak, gücümüz nispetinde gayret sarf etmemizdir.