İSTİŞARELER

İSTİŞARELER

 

(NOT: Bu yazı Eylül 2013 tarihinde bu sitede yayınlanmıştı. Silindiğinden aynen tekrar veriyoruz.)

Tarih bize istişarelerin önemini hep göstermiştir. Yüce Yaradan da, Kuran’ı Kerim’inde, Al-i İmran Suresi 159. ayetinde bu konuya değinmiştir. Hz. Muhammed’e önemli konularda sahabelerine danışmasını, bir karar alındımı da, Allah’a sığınıp uygulamasını buyurmuştur.

Peygamberimiz de bu buyruğa uymuştur. Nitekim Bedir Savaşında kendisinin seçtiği konaklama ve düşmanı karşılama yerini, El Hübab bin el Münzir’in fikirlerine uyarak değiştirmiştir.

Benzer şekilde Uhud Savaşı öncesinde de istişare etmiştir. Hz. Muhammed, düşmanı Medine’de karşılamanın daha uygun olacağını düşünmüştür. Ama toplantının kararı Medine’den çıkarak Uhud civarında karşılanması şeklinde olmuştur. Peygamberimiz de bazı sahabelerin son ana kadar itirazlarına rağmen, alınan karara uymuştur.

Hendek Savaşı öncesinde de şurayı toplamıştır. Sahabeden Salman-ı Farisi’nin tavsiyeleri benimsenmiş ve uygulanmıştır.

Ama her zaman alınan kararlara uyduğu da söylenemez. Peygamberimiz alınan kararın, vicdanların sesine uymadığı durumlarda insanları uyarmıştır.

Nitekim hurma ağacı hikâyesi buna örnektir. Sahabeden Ebu Lübabe, Hz. Muhammed’in sevdiği bir insandı. Bedir Savaşına giderken onu Medine’nin yönetimiyle görevlendirmişti. Fakat bir gün yetim bir genç peygamberimize gelerek, Ebu Lübabe’nin meyvesini topladığı hurma ağacının kendisine ait olduğunu iddia etmiştir.

Peygamberimiz hemen bir heyet kurarak durumu araştırtmış, sonunda gencin iddiasının yanlış olduğu anlaşılmıştır. Böylece, hukuki olarak hurma ağacının Ebu Lübabe’ye ait olduğu tescil edilmiştir.

Ancak Hz. Muhammed, bu ağaca yetim gencin daha çok ihtiyacı olduğunu ve sahabesinin ağacı ona bağışlamasını istemiştir. Ebu Lübabe, adaletin tescil edildiğini, mülkün kendisine ait olduğunu, herkesin karara uyması gerektiğinde ısrar etmiştir.

Hâlbuki Ebu Lübabe’nin eksik anladığı bir husus vardır. İnsanlığın güzel geleceği için, sadece hukuki adalet yetersizdir. Vicdan adaletinin tesis edilmediği yerde tam adaletten bahsedilemez.

Fakat sahabe kararından dönmemiştir. Bunun üzerine bir başka sahabe, Ebu Lübabe’den o ağacı bir bahçe karşılığında satın almış, sonrasında yetim gence hediye etmiştir.

Hz. Muhammed sonuca sevinmiş ama Ebu Lübabe’ye de gücenmemiştir. Hatta Kurayzaoğulları’na teslim şartlarını iletme görevini ona vermiştir. Bir süre sonra gelişen olaylar karşısında hatasını anlayan Ebu Lübabe, kendini affettirmek için altı gün bir ağaca kendini bağlamıştır.

Sonunda affedilen sahabenin bağlarını Peygamberimiz bizzat çözmüştür. Bu olaydan diğer sahabeler de dersler çıkarmışlardır. Önceki toplantılarda alınan kararların uygulanmalarının, her kararın adil ve gönül rahatlığıyla uygulanabilir manasına gelmeyeceğini anlamışlardır.

Daha sonra katıldıkları istişari toplantılarda; sadece hukuki adalet kavramı değil, vicdani adalet kavramına da uyacak kararlar almaya gayret etmişlerdir. Böylece manevi gelişimlerini yükseltmişler ve dünyaya örnek güzel olmuşlardır.

Bu yazı Sosyal kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.