İNSANLIĞIN GELECEĞİ İÇİN

İNSANIN VE İNSANLIĞIN SAĞLIKLI GELECEĞİ KANSERLİ HÜCRE OLUŞUMUNU ENGELLEMEKTEN GEÇER

(Not: Bu yazı Ağustos 2014 tarihinde yayınlanmıştı. Silindiğinden aynen yayınlıyoruz.)

İnsanlardaki kanserli hücre, vücudun diğer hücrelerini yiyerek büyümektedir. Hücrelerin birbirlerini yemeleri önceleri sessiz bir şekilde olur. Çok dikkatli incelenmedikçe farkedilmez. Sonra hafif belirtilerle kendini göstermeye başlar. Ama emarelerin dozu hafif olduğu için insan bu uyarıları hafife alırsa, kanserli hücre büyümeye devam eder.

Kanserli hücre tıpkı yalancı politikacılar gibi, önüne engel çıkmadığını görüp büyüdükçe şımarır. Giderek hoyratlaşır. Bu dönemde de müdahale edilmezse, menfaatperestliğin halka yayılması gibi, vücudun diğer bölümlerine de yayılmaya başlar. Vücudun o bölümlerindeki hücrelerinin yaşantılarını da etkiler.

İşte bu dönemde, kanserin yayıldığı vücudun her yerinden beyne uyarılar gitmeye başlar. Durumun ciddiyeti anlaşılır. Fakat yapılabilecek çok az şey kalmıştır. Artık tek çare kanserli hücreyi yok etmektir.

Bilindiği gibi, bu yöntemle kurtulan insan sayısı, bütün dünya dikkate alındığında çok azdır. Kanserli hücreyi yok edelim derken mecburen, insanı da kendi rızasıyla hem de şifa umuduyla ölüme sürükleriz. Fakat artık çok geç kalındığından başka çaremiz kalmamıştır.

Hâlbuki başlarda kanserli hücrenin oluşumunu önleyebilsek, bütün vücudumuz nispeten sağlıklı yaşamaya devam edecektir. Diyelim ki elimizde olmayan çevre ve hayat şartlarından dolayı, kanserli hücre oluşumunu engelleyemedik. Ama kanserli hücrenin diğerlerini yemeye başladığında ortaya çıkan hafif uyarıları dikkate alıp, tedbir alabilirdik. Böylece kanserli hücreyi öldürmeye çalışmak yerine hücreyi iyileştirerek kurtarabilirdik. Dolayısıyla vücudu da kurtarabilirdik.

Hem kanserli hale gelmeye başlayan hücreyi hem de insan vücudunu sağlıklı hale getirebilmek için, insanın bağışıklık sistemini güçlendirmek şarttır. Diğer bir şart da, başta insan olmak üzere hayvanların ve bitkilerin yani bütün canlıların genetik yapısı ile genetik kodlama üzerinde oynamamaktır.

Çünkü bu durumda, Allah’ın hücrelere verdiği bilgiler tahrif edilmektedir. Bu, tıpkı söylediklerinin tam tersini yapan politikacıların halkta yaptıkları tahrifat gibidir.  Hücreler ve halk, dost ve düşman kuvvetleri karıştırabilmekte, düşman zannederek dostlarına saldırabilmektedir.

İnsan vücudunu Allah’ın belirlediği bir süreye kadar korumakla, insanların oluşturdukları toplumları yine Yüce Yaradan’ın verdiği süreye kadar korumanın yöntemleri birbirine benzer.

İnsanlığı korumak için insanlararası bağışıklık sistemini güçlendirip etkinleştirmek gerekir. İnsanlığın bağışıklık sistemi, devletlerin Dünya Kamuoyu nezdindeki resmi kuruluşu olan Birleşmiş Milletlerdir.

İnsanların bağışıklık sistemini beyin yönetmektedir. İnsanlığın bağışıklık sistemini yöneten beyin de, halkların oluşturduğu devletler ve devletler adına hareket eden yetkililerdir. Beyin ile bağışıklık sistemi arasındaki uyum ne kadar iyi olursa, insanlığın geleceği o kadar güzel olur.

Bu uyumun ilk ve en önemli faydası kanserli hale gelmeye başlamış bölgelerin halkları için olur. Nitekim Birleşmiş Milletlerin etkin müdahalesinin gecikmesi, olayları büyütmektedir. Yani kanser yayılmaya devam etmektedir. Yayıldıkça çözülemez hale gelmektedir. Yani kördüğüm olmaktadır. Kördüğümü çözmek ise ancak, keserek yapılabilmektedir.

Allah, insanlara ve halklara zulmetmez. İnsanların kendileri ile yanlış yöneticiler, kendilerine ve halka zulüm ederler. Bu sebeple insanları ve halkları yanlış yöneticilerin ellerinden kurtarmak için, Yüce Yaradan geçmişte hep uyarıcılar göndermiştir. Gönderdiği bu uyarıcı peygamberleri dikkate alan insanlar ve halklar kurtuluşa ulaşmıştır.

Yüce Yaradan artık başka peygamber göndermeyeceğini net bir şekilde beyan etmiştir. Fakat bizlere, sonsuza kadar uyarıcı ve yol gösterici özelliği olan Kur’an’ı hediye etmiştir. Bizler insanlığı ve halkları maceraperestlerin, yalancıların elinden kurtarmak istiyorsak, Kur’an’ın uyarı ve hükümlerini dikkate almalıyız.

Bozgunculara ve hainlere karşı yapılacak mücadelede, Kur’an’ın yöntemlerini dikkate almalıyız. Allah önce, nasıl kendi yarattığı kullarının iyiliği için çabalıyorsa, biz de aynı çabayı göstermeliyiz. Uyarılarla dalga geçenleri, verilen hakları heba edenleri Yüce Yaradan nasıl helâk etmekten çekinmiyorsa, biz de çekinmemeliyiz. Yoksa Allah, bizleri de onlarla birlikte helâk edebilir.

Nasıl Firavunun halkını suya götürür gibi ataşe götürdüyse, gevşeklik gösterilirse bizler de farkında olmadan ateşe gidebiliriz.

Allah’ım bizleri salih kullarının arasına kat, bizleri sonrakiler içinde iyi dille anılanlardan eyle. Bizleri insanların diriltilecekleri gün, utandırma.

Allah’ım Senin her şeye gücün yeter.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.