ALLAH’IN DESTEKLEDİKLERİ VE KÖSTEKLEDİKLERİ

ALLAH BİR GURUBU DESTEKLERSE, ONLARI KİMSE ENGELLEYEMEZ

ALLAH BİR GURUBU KÖSTEKLERSE, ONLARA KİMSE YARDIM EDEMEZ

 

(Bu yazı 2013’de bu sitede yayınlanmıştı. Silindiğinden aynen veriyoruz.)

Yukarıdaki başlık Kuran ayetlerinden uyarlanmıştır. Allah’ın kişi ve guruplar için gönderdiği fermanlarındandır.

12 Eylül ihtilâli öncesinde ülkücü gençlerin büyük çoğunluğu, karınları aç iken inançları doğrultusunda ölümüne mücadele ettiler. Ama gönülden bağlı oldukları partinin yöneticilerinin bir kısmının aynı anlayışta olmadıkları, 12 Eylül ihtilaliyle ancak anlaşıldı.

Ülkücü gençlerin çoğu, abi bildikleri insanlara bütün karıştıkları olayları samimiyetle anlatıyorlardı. Ama bir süre sonra bazıları, nasıl olduğunu anlamadıkları bir şekilde, tutuklanyordu. Bunları tutuklayanlar, ülkücü gençlerin karıştıkları olayları neredeyse ayrıntılarıyla biliyorlardı.

Fakat o günlerin heyecanı içerisinde, çoğunluk bunun sebeplerini düşünemedi. Hâlbuki “abi” dediklerinin bazıları kendilerini kurtarmak için gençleri ele veriyorlardı. Abilerin bazıları ise zaten başka yerlerin adamlarıydı. Veya başka abilerin yerlerinde gözleri vardı. Böylece kendileri yükselebileceklerdi.

Ülkücüleri tuzağa düşüren bu abiler, bazen gençleri kurtarmak için yardım ediyorlarmış gibi davrandılar. Ama gerçekte yardım etmediler. Hapse düşenlerin çoğunluğu, kendi ve sevenleriyle başbaşa kaldılar. Hepsi de maddeten güçsüzdüler. Bir olaya gönderilirken, ‘sana bir şey olursa ailene bakarız’ denilenler oldu. Fakat çoğuna bakılmadı. Ailelerden bazısı, şikâyet etmeyi gururuna yediremedi. Bir kısmı şikâyet edince tehdit edildi ve susmak zorunda kaldı.

O günlerde net anlaşılmayan bu durum, 12Eylül ihtilalinden sonra netleşti. Çünkü ülkücü gençlerin bazıları, kendilerinden istenilen bilgileri veya kendi istekleriyle hazırladıkları raporları, kendi el yazılarıyla abilerine veriyorlardı. Abilerine güvenleri tamdı. Onların da, kendileri gibi samimi olduklarını düşünüyorlardı. Aslında aynı durum abiler arasında da oluyordu. Bazı samimi abiler de, diğerlerinin tuzağına düştüler.

Fakat bazı abilerin samimi olmadıklarını tutuklandıklarında gördüler. Bu defa kendilerini kurtarabilecekleri bir durum da yoktu. Ortada sözler değil, kendi el yazıları vardı. İnkâr etmeleri mümkün değildi.

Bu anlattıklarımızın yazının başlığıyla ilgisine gelelim. Ülkücü gençlerin çoğunluğu Allah’ın desteklemesi ihtimali kuvvetli bir davranış içerisindeydiler. Ama yöneticilerin bir kısmı tam tersi idi. Böyle olunca Allah desteklemedi. En çok şehit veren bir hareket, etkili bir konuma gelemedi. Öz eleştiri bile yapamadı.

Günümüzde ise, zaten fazla genç kalmadı. Küreselleşen dünyada onların da idealistlikleri eskilerin oranından az. Yöneticilerde ise, kendi menfaatinin ve zevklerinin peşine düşenlerin oranı eskilere göre artmış.

Önceki yazımızda tarihten üç olayın benzerliklerini aktarmıştık. Bunlar Peygamberimizin ve sahabelerinin mücadeleleri, Osmanlı’nın beylikten devlete geçişi, Türklerin yeniden diriliş mücadeleleri idi. İşte bu üç tarihi olayda da mücadele edenler, Allah’ın desteğine mazhar olacak davranışları sergilemişlerdi. Allah da onları muvaffak kılmıştı.

Ne zaman ki, sonradan gelenlerde sapma oldu. Allah desteğini çekti. Onlara kimse yardım edemedi. Emeviler ve hattâ Abbasiler kötü bir isim bırakarak silindiler. Osmanlı ise, dönemin karada en güçlü devleti olan Almanya’nın desteğine rağmen, ayakta kalamadı. Fakat halk henüz Allah’ın rızasını kazanma kaygısında olduğundan, onlar tamamen bitmediler. Yeniden dirildiler.

Unutmayalım, Allah Enfal Suresi 24. Ayette “…….Allah gerçekten kişi ile kalbinin arasına girer.” derken gerçekten kelimesini kullanarak bizlere aslında en gerçek yolu gösteriyor. İçten pazarlıklı olmayın diyor.

Hicr Suresi 56. Ayette, Hz. İbrahim’in konuşması aktarılıyor: “ Rabimin rahmetinden sapkınlardan başka kim ümit keser? dedi”. Demek ki Allah’tan ümit kesilmez. Yeter ki, yanlışlarımızdan dönelim.

Yanlışlarından dönenleri, eskilerden bazıları elbet tehdit edeceklerdir. Ama onların tehdidi önemli değildir. Allah’ın tehdidi en gerçek olandır. Nitekim Ali İmran Suresi 175. Ayette: “……Şeytan sadece kendi dostlarını korkutur. Siz ondan korkmayın da Bana isyandan korkun….”

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.