ALLAH, SUÇ ÖRTENİ DE TÖVBE EDENİ DE SEVER

ALLAH, AFFEDİP SUÇ ÖRTENİ DE SEVER, TÖVBE EDİP İYİ İŞ YAPANI DA SEVER

 

Nisa Suresi 81: “Sana ‘Baş üstüne!’ diyorlar; sonrada yanından çıktıklarında içlerinden bir takımı dediklerinin aksine dedikodu yapıyorlar. Allah da (onların zihinlerinde) kurdukları şeyleri kaydediyor. Onun için sen yüzlerine vurmaktan vazgeç de Allah’ a havale et. Allah vekil olarak yeter.”

Herşeyi bilen Yüce Yaradan, bu ayet ile elçisini uyarıyor.  İkiyüzlü davrananların, yüzlerine vurma diyor. Nasıl olsa Allah, onların kurdukları şeyleri kaydettiği için onları, Kendisine havale etmesini istiyor.

Ayette yüzlerine vurulmaması istenilen kişiler olarak, Allah’ın elçisi ile birlikte hareket ettiklerini söyleyen insanların içerisinden ikiyüzlü davrananlar kastediliyor. Yoksa doğrudan Peygambere karşı gelenler için “onların yüzüne vurma ve onları Allah’a havale et” denilmiyor. Böylelerine verilecek karşılıklar ve cezaları, Kur’an’da ayrıca belirtiliyor.

Allah, Kendisine havale edilenlerle ilgili kararını, yine Kendisi verir. Dilediğine hidayet verir, dilediğini saptırır ve helâk eder. Yüce Yaradan’ın hikmetinden sual olunmaz.

“Dilediğine dilediğini verir” derken aslında keyfi bir uygulama yok. Tek hüküm sahibi olan Allah, bizlerle ilgili olarak hangi kararları alacağının ipuçlarını Kur’an’da vermiş. Bu sebeple Kur’an’ı iyi irdelemek her zaman için bizim faydamızadır.

Yüce Yaradan Kur’an’da bizlere yol göstermeye devam ediyor:

Şura Suresi 40: “Kötülüğün cezası da misliyle kötülüktür. Fakat her kim affedip ıslah ederse onunda mükâfatı Allah’adır. Şüphesiz O, zalimleri sevmez.”

43: “Her kim de sabreder, suç örterse işte o üstün davranışlardandır.”

Ayetler gayet açıktır. Kötülük yapana aynen mukabele edilmesi için izin verilmiştir. Ancak, affedip, kötülük yapanı ıslah etmek, Allah katında daha evladır. Ayetin sonunda, Yüce Yaradan’ın zalimleri sevmediği vurgulanır.

Burada bahsedilen zalimlik iki yönlüdür. İlki, kötülüğe karşı hemen ve fazlasıyla kötülükle karşılık veren zalimdir. İkincisi, kötülüğüne iyilikle cevap verilen kişilerden, halen kötülük yapmaya devam eden zalimdir.

Ayetlere göre bize düşen, kardeşlerimizin hataları karşısında sabredip suç örtmektir. Onlarla ilgili kararı Allah’a bırakmaktır. Allah onları ister düzeltir, ister saptırır. Dünyada huzuru korumak için, Yüce Yaradan, saptırdığı insanları bazı insanlarla defedeceğini ifade ediyor. Sapmış olanlara ayrıca Ahirette de daha feci olarak cezalarını vereceğini de Kur’an’da sıkça beyan ediyor.

Şura Suresi;

  1. Allah, kimi saptırırsa artık bundan sonra onun hiçbir dostu yoktur. Azabı gördüklerinde zalimlerin, “Dünyaya dönmek için bir yol var mı?” dediklerini görürsün.
  2. Ateşe sunulurken onların zilletten başlarını öne eğmiş, göz ucuyla gizli gizli baktıklarını görürsün. İnananlar da, “İşte asıl ziyana uğrayanlar, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardır” diyecekler. İyi bilin ki zalimler, sürekli bir azap içindedirler.
  3. Onların Allah’tan başka kendilerine yardım edecek dostları da yoktur. Allah, kimi saptırırsa artık onun için hiçbir çıkar yol yoktur.
  4. Allah’tan, geri çevrilmesi imkânsız olan bir gün gelmeden önce, Rabbinizin çağrısına uyun. O gün sizin için ne sığınacak bir yer vardır, ne de (günahlarınızı) inkâr edebilirsiniz!

Yüce Yaradan insanları uyarıyor. “Allah’tan, geri çevrilmesi imkânsız olan bir gün gelmeden önce Rabbinizin çağrısına uyun” diyor. Bahsedilen gün, kıyamet günü olduğu gibi, kişilerin davranışları karşısında Allah’ın sabrının sona erdiği ve kalpleri mühürlemeye karar verdiği gün de olabilir.

Bu sebeple vakit geçirmeden tövbe etmek ve iyi işler yapmak gerek. Çünkü Allah’ın sabrının ne zaman taşacağını, Kendisinden başka kimse bilemez. Yüce Yaradan’ın helâk edeceklerinin listesine girmemek için, aşağıdaki ayeti dikkate almak kendi menfaatimizedir.

Furkan Suresi 71: “Ve her kim tövbe edip de, iyi iş yaparsa o muhakkak Allah’a kabul edilmiş olarak döner.”

Demek ki, vaktiyle tövbe eder ve iyi işler yaparsak, Allah’ın tövbelerimizi ve yaptığımız güzel işleri kabul etmesi kuvvetli ihtimal.

Halâ yanlışımızda ısrar edersek, artık bizi iki dünyada da bekleyen zelil bir hayattır.

Bu yazı Dini kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.