AKLINI KİRAYA VERENLERİN BAZI ORTAK ÖZELLİKLERİ

AKLINI KİRAYA VERENLERİN BAZI ORTAK ÖZELLİKLERİ

 

Tarih boyunca, insanların önemli bir kısmı akıllarını kiraya vermişlerdir. Günümüzde de bu durum sürmektedir. Dünyamız küreselleştikçe, aklını kiraya verenlerin azalması beklenirken, azaldığını söylemek maalesef zor.

Bir insanın fakir veya zengin olması, aklını kiraya vermesi hususunda bir ölçü teşkil etmiyor. Benzer şekilde, toplum içerisindeki sosyal konumu da, aklını kiraya verme için bir ölçü değil. Aklını sadece erkekler kiraya vermiyorlar, kadınlar için de aynı durum geçerli. Muhtemelen oran olarak birbirlerine yakınlar. Bazen, hareketlerin niteliğine göre, erkekler veya kadınlar çoğunlukta olabiliyor.

İnsanların yaşları bazen ölçü olabiliyor. 25 yaşının altındaki gençler içerisinden aklını kiraya verenlerin oranı, diğer yaşlara göre daha fazla. Ama bundan, diğer yaşlardaki insanlar kendi akıllarını kullanıyorlar anlamını çıkarmamız mümkün değil. Kendisinin hayat tecrübesine sahip olduğunu zanneden nice yaşlı insan, aklını gençlerinkinden daha sorgusuz olarak kiraya verebiliyor.

Aklını kiraya verme açısından, insanların eğitimleri de ölçü olmuyor. Hiç eğitim görmemiş insanlar da, üniversite bitirmiş kişiler de aklını kiraya verebiliyorlar. Hattâ eğitimin en üst basamağı olan profesörlük unvanına ulaşmış insanlardan da, aklını kiraya verenler var. Elbette oran olarak, hiç okula gitmemiş olanlara göre çok daha az sayıdalar.

Peki, aklını kiraya verenlerin bazı özellikleri neler? Bu özellikler bazen, kişinin fakir veya zengin olmasına, ruhi yapısına, din ile bağlantısının şiddetine göre değişebiliyor.

Fakirler, kulağa hoş gelen sözlerle, dünyanın dertlerine derman bulduklarını söyleyenlere meylediyorlar. Eğer bu hoş sözlerin içerisine mistisizm de girmişse, konu kutsal hale geliyor. Bu kutsallığı, kendi anlayışına göre şekillendirenlere aklını severek kiraya veriyor.

Zenginlerden arayış içerisinde olanlar, aklını kiraya vermekte bir beis görmüyorlar. Bilhassa kolay para kazanan zenginler ve makam sahipleri, alanlarının dışında yön bulmakta zorlanıyorlar. Günümüzde, borsalarda en riskli türev ürünlere para yatıranlar, sahtekâr bankerlere para kaptıranlar arasında, zenginler ve makam sahipleri, sıradan vatandaşlara hep öncülük etmişlerdir.

Yine benzer şekilde, ABD’de Osho denilen Bhagwan Shree Rajneesh’in, Türkiye’de Adnan Oktar’ın, çeşitli bölgelerde Hare Krishna, İlâhi Işık Misyonu gibi hareketlerin takipçileri arasında, zenginler, eğitim seviyesi ve makamları yüksek olanlar önemli bir yer tutmaktadır.

Aslında kafalarının içerisi, kendi işi dışındaki anlayışlar açısından boş olanlar akıllarını kiraya vermektedirler. Bunlar, kendiliklerinden kiraya vermeyebiliyorlar. Maruz kaldıkları etkin bir propaganda sonrasında veriyorlar. Bunların maruz kaldıkları yanıltıcı söylemlerin bazıları şöyle;

Karizmatik lider olgusu oluşturulup, onun sürekli öne çıkarılması. Liderin ve onun hakkında bahsedenlerin, aklını kiralamak istedikleri insanlarla sıkça konuşarak, fark ettirmeden beynini yıkamaları. Yazılı ve görsel basın aracılığıyla abluka altına alınması. Karizmatik liderin sevgi dolu olduğunun işlenmesi, bu anlamda çocuklar ve gençlere yönelik davranışlarının örneklendirilmesi. Sıkça düzenlenen sosyal etkinlikler sebebiyle, kişinin sorgulama ve özgür düşünme ihtimalinin azaltılması.

Diğer taraftan, topluma uyum sağlamakta zorlanan bir insan için, aklını kiraya verdiği liderin cemaati içindeki yaşam tarzı, bazen, bir sığınak olabiliyor.

Kendi şahsiyeti hakkında kararsız olan kişi de, aklını kiraya vermekte zorlanmıyor. Toplumda pek itibar görmediğini düşünen bir insan, dini meselelerle uğraşarak, toplumda saygınlık kazanacağını düşünürse, aklını kiraya verebiliyor.

Aralarına katılacağı toplumdan maddi menfaat bekleyenler de, akıllarını kiraya verebiliyorlar veya vermiş görünüyorlar.

Bir hareketin içerisine 25 yaşından önce girmiş olanlar, içerideki birçok yanlışı görseler bile, kendileri ile çelişmemek için, akıllarını kiraya vermeyi sürdürebiliyorlar. Eğer kişi 18 yaşından önce harekete katılmışsa, yanlışları bizzat görse bile, aklını kiraya vermekten çekinmeyebiliyor.

Bir hareketin içerisine, kendisinden önce anne ve/veya babası girmişse ve kendisi aynı harekette aileden ikinci-üçüncü kuşak ise, aklını kiraya verme ihtimali artıyor.

Bizim bazı özelliklerini sıraladığımız aklını kiraya verenleri yapıları hakkında, okuyucuların çok daha güzel analizler yapacaklarına inanıyorum. Bu nedenle, devamını sizlere bırakıyorum.

Burada asıl vurgulanması gereken husus; insanlığın geleceğinin, aklını kiraya verenlerin azalması ve sorgulayarak hareket edenlerin çoğalması oranında güzelleşeceğidir.

Bu yazı YAŞAM kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.