SUÇLULARIN CEZALANDIRILMA YÖNTEMLERİ ÜZERİNE
Gümümüz ilim insanları, insan beyninin bölümleriyle ilgili somut araştırmalarına hız vermiş durumdalar. David Eagleman, gerek bu araştırmaların bazılarını ve gerekse kendi gözlemlerini “İncognito” isimli kitabında bizlere aktarıyor. Bilgileri aktarırken bir taraftan da, toplum ve insan ilişkilerinin hukukuyla ilgili fikirlerini belirtiyor.
İrdelediği konulardan birisi, “suçtan sorumlu tutulabilirlik” kavramıdır. Ona göre bu kavramın anlamı sorunludur. Bu sebeple insanı suçtan sorumlu tutarken “suçtaki payı ne?” diye araştırmak bizi yanıltabilir. Eagleman’a göre doğru soru “bundan sonra nasıl bir yol izleyecek?” sorusudur.
Yazarın böyle bir fikre varmasının nedeni, beynimizin biyolojik yapısının bizim davranışlarımız üzerinde etkili olduğunu düşünmesidir. İzlenen hastalarda ve yapılan bazı beyin ameliyatlarında karşılaştıkları değişimler, onu böyle düşünmeye yönlendirmiştir.
Ancak yazar yine de temkinli davranarak şöyle demektedir: “Zihin ve biyoloji hiç kuşkusuz birbirine bağlıdır, ama salt indirgemeci bir yaklaşımla çözmeyi umabileceğimiz türden bir bağ değildir bu.”
Beynimizdeki çok az bir kimyasal değişimin etkisini, günümüz bilimi ölçebiliyor. Fakat normal şartlarda, her insan için, genel anlamda tanımlanan bir yapısı vardır. İnsanlar görünen bu yapılarından dolayı toplumda yer edinirler. Makamlara getirilir veya getirilmezler. Dolayısıyla bu yapıdaki insanlar için sorumlu tutulabilirlik kararı, onların işledikleri suçla ilgili karar verilirken geçmiş yapılarına göre verilebilir.
Fakat cezanın derecesini belirlemede, o kişinin gelecekte nasıl davranacağı hususundaki kanaat etkili olacaktır. Olayla ilgili bir kanaat oluşturabilmek için, bazen kişinin yapılan uyarıları dikkate alıp almadığına bakılabilir. Bazen suç konusuyla ilgili olarak, halen aynı yanlış temele dayanan savunmasını sürdürmesi gibi konular dikkate alınabilir. Hatasını anlayarak tövbe etmesi durumunda –en azından geçici olarak- affetmeye meyilli bir kanaat oluşabilir.
Yüce Yaradan bu konuda bizlere Kur’an’ında şöyle ışık tutmaktadır:
Enam Suresi 54: “Ayetlerimize inananlar sana geldikleri zaman onlara şöyle söyle: Selam olsun size! Rabbiniz rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizden her kim bilmeyerek bir kötülük işleyip de sonra arkasından tövbe eder, kendini düzeltirse, muhakkak ki O, bağışlayan, esirgeyendir”..
55: “Suçluların tuttuğu yol açığa çıksın diye, ayetleri işte böyle genişçe açıklıyoruz.”
56: De ki: “Şüphesiz ki bana, Allah’tan başka yalvardıklarınıza ibadet etmem yasaklandı”. De ki: “Sizin çarpık isteklerinize uymayacağım, (eğer uyarsam) o zaman sapıtmış olur, doğru yolda gidenlerden olmamış olurum”.
Ayetlerden anlaşılan o ki, Allah, insanlara merhamet etmeyi kendi üzerine farz kılmış. Bu konu hakkındaki fikirlerimizi daha önce yayınladığımız aynı başlıklı yazımızda belirtmiştik.
Ayetin devamında, tövbe edip hatasından dönenlere merhamet edileceğini vurguluyor. Dolayısıyla tövbe edilince, o kişinin gelecekte nasıl davranacağı konusunda bir kanaat oluşuyor. Ama tövbeden sonra kendini düzeltince kanaat daha netleşiyor.
Devam eden 55inci ayette Yüce Yaradan, suçluların tuttuğu yol açığa çıksın diye ayetlerini genişçe açıkladığını beyan ediyor. Ayetteki “.suçluların tuttuğu yol açığa çıksın” deyimi önemli. Suçlular açığa çıksın diye denilmiyor. Suçluların tuttuğu yolu belirleyen zihinleridir. Demek ki, eğer kişinin zihni düşüncesi değişmezse, onun tuttuğu yolun değişmesi ihtimali de yok.
Ayetlerden anlaşıldığına göre, Yüce Yaradan’ın insanları cezalandırma kararını vermeden önce, takip ettiği bazı yöntemler var. Önce insanları çeşitli şekillerde uyarıyor. Sonra kişinin kendiliğinden hatasını anlamasını ve tövbe ederek düzelmesini bekliyor. Tövbe etmezse, fikrinde bir değişiklik olup olmadığına bakıyor.
Nasıl bir değişiklik bekleneceğini 56ıncı ayette belirtilen ifadelerden anlıyoruz. İnsanlar kendileri suç işledikleri halde, halen aynı fikirleri savunarak -Hz. Muhammed’e ifade edilen gibi- başka insanlara, inandıkları yolun yanlış olduğunu, kendileri gibi düşünmeleri gerektiğini söylemeye devam ederlerse, artık onların gelecekte de suç işleyecekleri netleşmiş oluyor.
Yüce Yaradan, kendi sapık fikirlerinde ısrar ederek, başkalarını da kendileri gibi davranmaya çağıranlara uymamamızı öğütlüyor. Eğer onlara uyarsak o zaman sapıtmış olacağımızı vurguluyor. Demek ki, bizler de onların yaptıkları savunmalara uyarsak, biz de suçlu hale geliriz.
O halde tövbe etmediği gibi, halen suç işlemeyi normal bir şeymiş gibi gösteren fikirlerinden vazgeçmeyenler, toplum düzeninde huzurun sağlanması için, cezanın en sertini hak ediyorlar.
Allah’ım, huzurlu bir gelecek için, insanlara yol göster, onlara anlayış ihsan eyle.