GEZEGENİMİZİN VE İNSANLIĞIN GELECEĞİ

GEZEGENİMİZİN VE İNSANLIĞIN GELECEĞİ ÜZERİNE

 

Bu sitede daha önce yayınladığımız “Kalkınmanın Boyutları” ve “Maddi ve Manevi GSYİH Birlikte Olmalıdır” başlıklı yazılarımızda, kalkınmaktan ne anlamamız gerektiği üzerine fikirlerimizi ifade ettik.

Kapitalizm konusunu işlediğimiz yazılarımızdan “Ekonomik Buhranlar, Kapitalizmin Doğası Gereğidir” başlıklı olanında, hepimizin geleceğini ilgilendiren hususlardaki fikirlerimizi belirttik. Yine bu sitede yayınladığımız “Kapitalizm İnsanlığın Düşmanı ise, Çözüm Nedir?” başlıklı yazımızda, çözüm için bazı tekliflerimiz oldu. Bu konuda bizlere yol gösteren Kur’an ayetlerinden örnekler verdik.

Bu yazımızda konuyu bir başka açıdan ele alacağız.

Gezegenimizin ve insanlığın sorunları elbette çok sayıdadır.  Ancak bunlardan bazıları, günümüzde daha çok öne çıkmaktadır. Gezegenimizin öne çıkan sorunlarının başında, iklimleri, gezegenimizin kendi kendini tamir yeteneğini azaltan yapay gazları ve çevre kirliliği oluşturan üretimleri görmekteyiz. Diğer bir önemli sorunu ise, tarım alanında uygulanan yapaylıklardır. Diğer taraftan insanlığın en önemli sorunu, eşitsizliktir.

İlk iki meselenin geleceğimizi nasıl etkileyeceği konusunda, uzmanlar ve ilim insanları gerekli bilgileri vermeye çalışıyorlar. Çevre kirliliği başlığı altında toplayabileceğimiz bu sorunlar, gezegenimizin yaşam alanı olma kabiliyetini azaltmaktadır. Tarım alanındaki yapaylıklar ise, kanser başta olmak üzere birçok tehlikeli hastalığın, insanlığın başına musallat olmasına sebep olmaktadır.

İlk iki sorun, hem dünyada var olan eşitsizlikten kaynaklanmaktadır hem de eşitsizliği artırmaktadır. Eşitsizliğin artması, insanlardaki refah içerisinde yaşama hırsını tetiklemektedir. Zaten refah içerisinde olan zenginler, daha fazla refah içerisinde yaşamanın yollarını ararken, fakirlerin çoğu da, refah içerisinde yaşayabilmenin yöntemleri peşine düşmektedir.

Aslında sorunların çoğunluğu bu anlayıştan beslenmektedir. Çünkü refah içerisinde yaşama isteği, insanlarda, “maddi refah için her yol sakıncasızdır” anlayışının oluşmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla kişiler, maddi refahlarını artırabilmek için, çevre kirliliği meydana getirmiş olmanın veya tarımda ve gıda üretiminde insan sağlığına zararlı maddeleri kullanmasının bir sakıncasını görmemektedir.

Refah arttıkça, çevre kirliliği ve gıdadaki sağlığa zararlı üretimler de artmaktadır. Bunlar arttıkça, hem iklimler değişmekte hem hastalıklar artmaktadır. Bunların sonucunda da eşitsizlik artmaktadır. Dolayısıyla, gezegenimizin geleceğini koruma anlayışı ile maddi refah, birbiriyle ters orantılıdır. Gezegenimizin ve insanlığın geleceğini kurtarmak için önümüzdeki en etkili yol, maddi refah talebimizi törpülemektir.

Elbette, refah içerisinde yaşamayı bırakmayacağız. Fakat sadece maddi gücümüzü artırarak veya yaptığımız tüketimin pahalılığıyla saygınlık kazanılabileceği yalanına inanmayacağız. Bu uygulamalar dalkavuk saygınlığı kazandırır. Yani yüzümüze övgüler döktürür. Ama arkamızdan sövgüler söyletir.

İnsanlar ve insanlık olarak, bir seçim yapmak zorundayız. Refah içerisinde mi, yoksa huzur içerisinde mi yaşamak istediğimiz hususunda vereceğimiz karar geleceğimizi belirleyecektir. Bu konuyu ve önerilerimizi bir başka yazımızda ele alacağız.

Bu yazı Genel, YAŞAM kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.