YENİ YILA YENİLENEREK GİRMEMİZ UMUDUYLA
İnsanlar arasındaki haberleşme ve ulaşım araçlarının artması, küreselleşmenin hızlanmasını sağlıyor. Dünya küreselleştikçe, tüketim hırsı en ücra köşelere ulaşıyor. Tüketim hırsı yayıldıkça, insanlık açısından, gelen her yeni yıl, giden yılı aratıyor. Fakirler daha yoksullaşıyor. Zenginlerden işini yürütenler daha çok zenginliyor.
Bu kısır döngüyü görebilmek için, felsefi fikirler yürütmeye gerek yok. Basit düşünmemiz yeterli.
Basit düşünenlerden birisi de, çok içtiği için eleştirilen yazar Charles Bukowski. Başından geçen sıradan bir konu sonrasında, basit düşünmesi sayesinde, insanlığın sorunlarının en önemlisini tespit edebiliyor:
“Ünlü bir giyim firmasında çalıştığım yıllarda, firmanın satılmayan kıyafetleri çöpe attığını fark ettim. Patrona gidip ‘Bu ürünleri çöpe atmak yerine neden ihtiyaç sahiplerine dağıtmıyoruz?’ dedim. Bana ‘Bizim ürünlerimizi sadece zengin insanlar satın alabiliyor. Eğer bu kıyafetleri fakirlerin üzerinde görürlerse rahatsız olurlar, marka değerimiz düşer ve batarız’ diye cevap verdi.
O gün anlamıştım ki, yoksulluk, fakirleri doyuramadığımız için değil, zenginleri doyuramadığımız için bitmiyor.”
İnsanlardaki tüketim hırsı, ister fakir, ister zengin olsun hemen herkes için “dünyayı bir ticari hapishane” yapıyor.
Hem kendi dünyamızı, hem de yeryüzünü, hapishane hayatı yaşamasından kurtarabilmemiz, aslında çok basit.
Sadece, Yüce Yaradan’ın her insana verdiği “vicdan” vasfımızı kullanmamız yeterli.
Eğer, vicdanımızı harekete geçirmekte zorlanıyorsak, yapacağımız şey, yine çok basit.
Bize yapılmasını istemediğimiz bir hareketi, başkasına yapmamak için gayret etmemiz yeterli.
Yenilenen takvim yılında, kendimizi yenilememiz, vicdanımızı dinlemeye çalışmamız, herkesten önce, kendimizi huzurlu kılacaktır. Bilhassa, yöneticiler ve zenginler vicdanen huzur buldukça, insanlık da huzura kavuşacaktır.
Ne mutlu onlara ki, Yüce Yaradan’ın huzuruna, vicdanını kendisine gözcü yapmış olarak çıkarlar.