TOPLUMSAL VE KİŞİSEL SORUNLARIN TEMELİNDE EŞİTSİZLİK VARDIR

TOPLUMSAL VE KİŞİSEL SORUNLARIN TEMELİNDE EŞİTSİZLİK VARDIR

 

Bilindiği gibi, bir insanın istek ve arzularını belirleyen en etkili unsur, nefsidir. Nefsin isteklerini yönlendiren ve tesirli olan etkenlerden biri, çevredir. Kişi, seçimini yaparken, çevresindeki insanların hem sahip olduklarından hem de onların yaptıklarından etkilenir. Bu etkilenme, hepimiz için geçerlidir. Değişen, sadece etkilenme oranımızdır.

Bir insanın, çevresinden etkilenmesinin oranını belirleyen en önemli şey, iradesidir. Kişi çevresinden gelen etkilere, iradesine hâkimiyeti yönünde cevap verir. İradesine hâkimiyeti arttıkça, etkilenmesi azalır. Bir şahsın iradesini kullanabilmesi, sahip olduğu bilgilerin kaynağına olan güvenle doğru orantılıdır. Eğer, iradesini besleyen kaynak, ilâhi nakillerden öğrendiği bilgiler olursa, ilk akla gelen, o kişinin iradesine daha çok hâkim olacağı şeklindedir. Fakat gerçekte böyle olmamaktadır.

İlâhi kaynaklardan geldiğine inandığı nakli bilgileri öğrenmesine rağmen, insanların iradelerine hâkim olmakta zorlanmalarının sebebi, yine çevresidir. Bir kişi, ilâhi kaynaklarda yazılı olan bilgilerin birçoğunu bilmesine rağmen, yine de çevresinin etkisiyle davranır. Çevresindeki benzer bilgilere sahip olan diğer insanların davranışlarıyla, aynı yönde hareket eder. Yani, ilâhi kaynaklar hakkında bilgisi olan kişinin bile, istek ve arzularını etkileyen en önemli etken çevresidir. Dini bilgilere sahip bir insan, “dini bütün” olarak gördüğü bir başkasının davranışlarını takip eder. İnsanlar, dini bütün insanın tavsiyelerine ve anlattıklarına değil, onun davranışlarına bakarlar. Çünkü yaptığı tavsiyeleri değil, onun davranışlarını, kendi nefislerinin isteklerine daha uygun bulurlar. Diğer bir deyimle, tavsiye ettiği ve sabır isteyen şeyler değil, o şahsın yaptığı ve kendi anlattıklarıyla çelişen davranışlarına uymak, insanların işine gelir.

İstek ve arzularımız hususunda, çevremizden ne kadar etkilendiğimizle ilgili bir oran vermek çok zordur. Belki de verilemez. Ama bu etkilenmenin, ergenlik çağındaki gençlerde, yaşlılara göre daha fazla olduğu açıkça görülmektedir. Ergenlik çağındaki gençlerin çevrelerinden etkilenmeleri, yine kendi yaşıtlarından olmaktadır. Daha yaşlı insanların davranışları gençleri daha az etkilemektedir. Bu husustaki bazı fikirlerimizi “Şımartılan Yeni Nesli Bekleyen Gelecek” isimli makalemizde ifade etmiştik. Zaten çevremizdeki gençlere şöyle bir “alıcı gözle” baktığımızda, birbirlerinden ne kadar çok etkilendiklerini müşahede ettiğimizi görürüz.

İnsanlar yaşlandıkça da, çevrelerinin etkisinde kalırlar. Ama bu defa yaşı ilerlemiş şahısların istek ve arzularını belirleyen en önemli amil, çevrelerindeki eşitsizlik olmaktadır. Çevremizde gördüğümüz eşitsizliğin miktarı arttıkça, bu durum giderek, bütün davranışlarımıza yansımaktadır. Elbette çevredeki eşitsizlikten, her insan aynı yönde ve aynı oranda etkilenmez. İrade dediğimiz güç, burada da devreye girer. Fakat göstereceğimiz irade, bizim sadece eşitsizlikten etkilenme şiddetimizi belirlemez. Bizim etkilenme yönümüze de tesir eder.

Çevremizdeki zenginleri görerek, kimimiz hırs yapar ve daha çok gayret ederek kendimizi de zengin yapmaya çabalarız. Kimimiz kısa yolu tercih eder, zenginlerden çalarak maddi sıkıntımızı aşmaya uğraşırız. Günümüz insanlarında görülen ve depresyon diye nitelediğimiz hastalığın bile en önemli sebebi, çevremizde gördüğümüz eşitsizliktir. Psikologların para kazanmalarının altında yatan nedenlerin başında, insanların yaşadıkları eşitsizlik gelmektedir. Psikiyatriste gidenlerin bir kısmının sorunlarının temelinde, onların çocukluklarında yaşadıkları olaylardan etkilendikleri kanaati vardır. Eğer böyle bir sebep var ve çok etkiliyse, bu nedenin temelinde de o insanların çocukken yaşadıkları eşitsizlikler vardır. Yaşadıkları bu eşitsizlik, hem doğrudan kendilerinin yaşadıkları olabilir, hem de ebeveynlerinin, çevrelerindeki eşitsizliklerden etkilenerek çocuklarına karşı oluşturdukları hatalı davranışlarıdır.

İnsanların hayata bakışlarını etkileyenlerin başında, eşitsizlik gelir. Zenginlere, kurallara, siyasete bakışımızı eşitsizlik şekillendirir. Ülkedeki kurumlara olan güven, toplumdaki eşitsizlikle doğru orantılıdır. Bir ülkede adaletin işleyip işlemediğine yani adalete güven konusunda, kararımızı etkileyen en önemli faktör, eşitsizlik hakkındaki düşüncemizdir.

Aile içerisindeki davranışlarımıza bile tesir eden en önemli amil, eşitsizliktir. Aile içerisindeki eşitsizlik, sadece maddi açıdan değildir. Gösterilen sevgi, güleryüz veya azarlama gibi davranışların eşit dağıtılmamasından da ileri gelir. Mutluluğumuzu olumsuz yönde etkileyen önemli faktörlerden birisi de yine, eşitsizliktir. Bazı insanların içki ve uyuşturucuya başlamalarının temelinde, yaşadıkları eşitsizlik vardır.

Hattâ bazı insanların zayıf veya obez olmalarının temelinde bile eşitsizlik vardır. Kimi insan, yiyecek bulamadığından yiyemez ve zayıf kalır. Kimi şahıslar da, kolay kazandığından çok yer şişman olur. Kimisi ise, çevresindekilerin kilolarından etkilenerek zayıf veya obez olur. Eşitsizliğin etkilediği diğer davranışlarımız konusunda, burada ayrıntılı bilgi vermemize gerek yoktur. Biz bazı konulardan bahsetsek bile, okuyucularımız mutlaka, eşitsizlikten etkilenen birçok yeni alan olduğunu bizden daha iyi göreceklerdir.

Elbette her davranışımızın temeli sadece eşitsizlik değildir. Ama sorunlarımız eşitsizlikle doğru orantılıdır. Bütün araştırmalar, eşitsizlik azaldıkça, sorunlarımızın da azaldığını ortaya koymaktadır. Fakat işin ilginç tarafı, eşitsizlik arttıkça, sorunlarımız içinden çıkılmaz bir hâl almaktadır.

Eşitsizliğin sebep olduğu bu sonuçlar, sadece ülke içi bir sorun değildir. Eşitsizlik, insanları önce, aile içerisinde etkilemeye başlar. Yakın çevresindekilerin davranışlarını etkileyerek devam eder, sonrasında bütün dünyaya yayılır.

Bu nedenle, kişisel yapımızdaki düzgünlüğün ve insanlığın geleceğindeki güzelliklerin önündeki en önemli engel eşitsizliktir. Bu eşitsizlik, sadece fakirleri etkilememektedir. Terazinin ağır kefesindeki zenginleri ve güçlüleri de olumsuz yönde etkilemektedir. Bu etkilenmenin nasıl olduğu hususunda, “zenginlik üzerine” bu sitede yazdığımız çeşitli makalelerimizde düşüncelerimizi belirttik.

Bütün insanlar, az veya çok, eşitsizlikten etkilendiğine ve insanlar arasındaki nefretin en önemli kaynağı eşitsizlikler olduğuna göre, çözüm üretmek de hepimizin sorumluluğundadır. Eşitsizliğin, sadece maddi alanda değil, sözlerimizin tutulup tutulmaması, duygularımızın karşı tarafa yansıtılması gibi manevi alanlarda da olduğu gerçeği, hepimizin sorumlu olduğumuzun bir göstergesidir. İster zengin olalım ister fakir, ister sevgi sahibi olalım ister kin dolu olalım, her birimizin yapabileceği şeyler vardır. Yapılabilecekler konusunda, zaten çeşitli makalelerimizde çözüm tekliflerimizi serdettik. Konunun sırası geldikçe, yeni çözümler hakkındaki fikirlerimizi aktarmaya devam edeceğiz.

Bu yazı Sosyal kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.