SOKRATES

SOKRATES’İN ÜNLÜ OLMASININ SEBEPLERİ

 

(Not: Bu yazı Nisan 2014 tarihinde bu sitede yayınlanmıştı. Silindiğinden tekrar yayınlıyoruz.)

Sokrates’in yaşadığı dönemde çeşitli fikir akımları ve düşünürlerin sayısı dünya ortalamasının üzerindeydi. Antik Çağ için bahsedilen yedi bilge kişi arasında ismi yoktu. Gerçi bu yedi bilgenin isimleri bazı kaynaklarda tam olarak aynı değil, ama Sokrates yok.

Sokrates hep konuştu. Hiç yazmadı. Sofistler diye bilinen okuldan yetişmişti. Ama kendisini Sofist olarak nitelemezdi. Hâlbuki ünlü sözü olan “Ben bir şey biliyorum, o da hiçbir şey bilmediğimdir” derken Sofistlerle aynı taraftadır.

Hatta aynı çağın bütün şüphecileri (Scepticisme) onun gibi düşünmektedir. Protagoras’ın başını çektiği bu düşünceden Sokrates bir noktada ayrılıyordu. Diğerleri kişinin iyiliği üzerine teorilerini kurmuşlardı. Fakat Sokrates, kişisel yani özel iyiliğin üzerine, toplumsal yani genel iyiliği işleyen ilk düşünür oldu.

Hiçbir şey bilmiyorum diyen Sokrates’in tek inandığı bilgi, töre bilgisiydi. Bu bilgiye de, Devleti sağlam temeller üzerine oturtmak gerektiğini düşünerek vardı. Kaderin bir cilvesi olarak Devletin Tanrılarına inanmadığı gerekçesiyle, savunuculuğunu yaptığı Devlet eliyle öldürüldü.

Sokrates, matematiği boş ve yararsız bulurdu. Fizik alanında kesinliğe inanmazdı. Cinlere ve perilere inanırdı. Nitekim ölürken de Tanrıya kavuşacağını düşündü. O dönemde ölülerin sonsuz yaşama geçtikleri ve ölünce onlarla birlikte sonsuza kadar kalacaklarını düşünenler vardı. Thebai kralı Kreon’a karşı gelerek öldürülmeyi seçen genç Antigone, bu düşüncede olduğundan ölüme mutlulukla gitmişti.

Sokrates’in bir düşünür olarak temel hatası, sadece soru sormasıydı. Aldığı cevapları da çürütmeye çalışarak karşısındakinin aslında hiçbir şey bilmediğini göstermeyi amaçlardı. Sofist öğretmenlerden Thrasymakhos, Sokrates’in bu eksiğini yüzüne vurmuştu. Sokrates’e “Sormak, karşılık vermekten kolaydır. Sen de karşılık ver bakalım. Doğru neymiş bir de sen söyle” diyerek onu uyarmıştı.

Fakat Sokrates, sadece sorgulamaya devam etti.  Ama yine de o dönemin en ünlüleri arasına girdi. Çağdaşları olan Buda ve Konfüçyüs ise, hem sorgulamış hem karşılık vermiş hem de uygulamışlardı.

Sadece sorgulayan Sokrates’in ünlü olmasının birinci sebebi, doğrudan ve dolaylı öğrencileri Platon, Ksenefan ve Aristo’nun yazdıkları eserlerinde Sokrates’i övmeleri ve onun düşüncelerini yaymalarıdır.

İkinci sebep ise, ölüm şeklidir. Suçlandığında kaçabilirdi. Ama kaçmadı. Baldıran zehrini kendisi içerek, Shakespeare’in trajedilerindeki gibi kendini öldürdü. 18-19. yüzyılın Sokrates’ci felsefecileri onun bu davranışını yanlış buldular.

Hâlbuki Sokrates böyle bir yolu seçerek, kendisinden daha bilgili olan düşünürlerin önüne geçti. Birkaç yıllık dünya hayatını tercih etmedi. İnsanlık var oldukça anılmanın önünü açtı.

Eğer Sokrates üç günlük dünya hayatını tercih etseydi, kaçak bir şekilde ve korku içerisinde biraz daha yaşayacaktı. Ama adı, kuvvetli ihtimal silinip gidecekti. Nitekim şu anda o dönemin yedi bilgesinin adlarını ilgililer dışında kimse bilmemektedir.

Sokrates ölümden korkmadan mücadele ettiği için, yazmamasına, sorulara çözüm üretmemesine rağmen ölümsüzleşmiştir.

Bu yazı YAŞAM kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.