SERBEST PAZAR DİNİ

PİYASA TANRISI VE PİYASA DİNİ

 

Önceki yazımızda Piyasa tanrısı ile gerçek Tanrı’nın istekleri, yanılgıları ve insanlar üzerindeki etkileri konusunda fikirlerimizi belirtmiş idik. Ancak Harvey Cox’un 1999’da yazdığı ve Prof. Dr. Ali Köse’nin aktardığı, Piyasa dini ve Piyasa tanrısı tanımlamasının ayrıntılarını bahsetmemiş idik. Önceki yazının daha iyi anlaşılabilmesi için burada, Cox’un anlatımı ile özet halinde aktarmaya çalışacağız. Yazar Hıristiyan teoloğu olduğu için, örnekleri sınırlı vermiş.

Newsweek ve Time dergilerinin ekonomi sayfaları ya da Wall Street Journal’ın tüm satırları sanki Tevrat’taki Tekvin bölümünü, İncil’deki Aziz Pavlus’un Korintoslulara Mektubu’nu çağrıştırıyordu.

Pazar reformlarını, para politikalarını ve borsanın iniş çıkışlarını tanımlayan ifadeler, sanki insanlık tarihinin manevi anlatımını aktaran o “büyük öyküyü” söylüyor. “işlerin neden yanlış gittiğini” ve “bunları nasıl düzeltmek gerektiğini” fısıldıyordu.

Bütün bunlar teoloji dilindeki “yaratılış mitolojisi”, “Cennetten kovuluş efsanesi” ve “kefaret doktrini”ne benziyordu. Sanki teoloji, ekonomi sayfalarında tebdil-i kıyafetle takdim ediliyordu. “Servetin yaratılış hikâyesi”, “devletçiliğin dayanılmaz ayartıcılığı”, “meçhul ekonomik devrana esaret” ve en sonunda da “serbest piyasayla gelen selâmet” vardı.

Kendilerini ekonomiye adamış uzmanlar, Doğu Asya ekonomik krizini tahlil ediyorlardı. Onlara göre Doğu Asya, serbest piyasa inançlarından sapmış ve yanlış bir yola girmişti. Artık eskimiş olan ve etnik temele dayanan devletçi kapitalizmi uygulamış, serbest piyasa ekonomisinin amentü şartlarını yerine getirmemişti.

Doğu Asya’dan başlayarak Rusya, Brezilya ve ABD’ye yayılan bu kriz, yeni dine imanı sarsmıştı. Ama zaten müminlerin imanları bu tür sıkıntılarla imtihan edilir ve sonuçta daha da kuvvetlenirdi.

Yine öyle olmuş ve serbest Piyasa tanrısı (Market God) bu kriz döneminden daha da güçlenerek çıkmıştı. ABD Kongresi, batan 1,5 trilyon dolarlık yatırım fonlarından dolayı yeni kanunlar çıkarmak istedi. Ancak 1987-2006 yılları arasında Merkez Bankası başkanlığını yapan Alan Greenspan, dini bütün bir mümin idi. Bu tür kanunların ekonomiyi bozacağını ve ekonomik pazarın kendi kendini idare eden mekanizmasından sapılmaması gerektiğini savunuyordu. Greenspan, gözümüzün önünde olup bitenleri yok saymıştı. Çünkü Aziz Pavlus’un dediği gibi, “gerçek iman, görünmeyen şeylere inanmakla olur”du.

Her teolojik sistemin tepesinde Tanrı inancı yer alır. Ekonominin tepesindeki kutsal ise, “Piyasa” idi. Büyük harfle yazmamın nedeni, bu kelimenin sahip olduğu gizeme ve işadamları arasındaki saygınlığına işaret etmektir.

Meselâ Hıristiyanlıkta Tanrı “her şeye gücü yeter”, “her şeyi bilen” ve “her yerde hazır ve nazır” sıfatlarına sahiptir. Bu sıfatlar “bizim gözlerimizle göreceğimiz şeyler değildir”.

Aynen onun gibi, Pazar ekonomisinde de, sanki ilahi vasıflar vardır ve biz faniler bu vasıfları her zaman göremeyiz. Ama görmesek de bizden bunlara inanmamız, iman etmemiz beklenir. Yine bir ilahide söylenildiği gibi, “ancak bu imanla bunların neden böyle olduğunu anlayabiliriz”.

Piyasa adımlarının ne kadar yerinde olduğunu anlatmaya çalışan ekonomi-teologları, Piyasada kötü giden işleri veya kayıpları “süreç teolojisi” ile açıklamaya çalışıyorlardı. İngiliz filozof Alfred North Whitehead’in teorisine göre Tanrı, yukarıda bahsedilen vasıfların hepsine şu an sahip olmasa da, sahip olma sürecini yaşamaktaydı.

İnsanlık tarihinin ilk devirlerinden itibaren pazarlar hep olageldi. Ama Pazar (Piyasa) hiçbir zaman Tanrılaştırılmadı. Artık o, yüce ve kudretli tek tanrı oldu. Hükümranlığı evrensel. Rakip kabul etmeyen ve herkes tarafından kabul edilmek zorunda olan bir hükümranlık sahibidir.

Tarihte İsrailoğulları bir işe kalkışmadan önce çöle çekilir ve Tanrı Yehova’nın şefkatli mi, yoksa gazaplı mı olduğuna karar verdikten sonra eyleme başlarlardı. Bugün de aynı şekilde Piyasa tanrısının halet-i ruhiyesi, Wall Sreet ve diğer mabetlerden gelen vahiylerle an be an takip edilmekte ve günlük hayatımızı Piyasa tanrısının şefkat ya da gazabına göre belirlememiz istenilmektedir. Bu vahiyleri yorumlayan üstat müfessirler de neyin alınıp neyin satılması konusunda kritik fetvalar vermektedirler.

Piyasa eski zamanlarda var olduğuna inanılan, her hal ve şartta memnun edilmesi, beslenilmesi gereken bir ejderhadır sanki. İştahı zaman zaman aşırı hale gelebilir, ama onun açlığını sona erdirmeyi düşünmek büyük bir günahtır.

Tıpkı teolojide olduğu gibi, Piyasa’nın da başrahipleri, kâhin ve falcıları vardır. Onların tembih ve uyarılarına aykırı hareket etmek, aforozu ve belki de lânetlenmeyi beraberinde getirir. Eğer bir hükümet Piyasa’yı kızdıracak bir politika benimserse, bu saygısızlığının cezasını fazlasıyla öder. Eğer Piyasa, meselâ Asyalı gençlere sigara satışını helâl görüyorsa, hiç kimse bu satışı sorgulamamalıdır.

Piyasa dinine göre maddi ve manevi her şey alınıp satılacak bir metadır. Eğer halkın bazısının tepkileri olmasa, kutsal olan hiçbir şey kalmayacaktır.

Ben genelde evrensel birlikteliği sağlayan bir dini yapıyı hararetle savunan biriyimdir. Ama geleneksel dinler ile Pazar dini arasındaki bu çatışma o kadar derin ki, aralarında bir uzlaşma ihtimali görünmüyor.

Yazarın aynı sözleriyle yukarıda aktardığımız bu konu hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler, kaynağından bakabilirler.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.