MADAM CURİE, STEVE JOBS VE FİNANS DEHALARI
Bu sitede Madam Curie ile ilgili bir makale yayınlamıştık. Polonya asıllı bu Bayanın çocukluğu fakirlik içerisinde geçti. Fransa’ya göç etti. Sorbon Üniversitesine girdi. Orada evlendiği eşi ile birlikte büyük zorluklar içerisinde ve borçlanarak araştırmalar yaptı. Sonunda radyum elde etmeyi başardılar. Radyumun elde edilmesi tıp alanında tam anlamıyla bir devrim oldu.
Ama onlar bu çok önemli buluşlarından, beş kuruş bile almadılar. Buluşlarını insanlığa hediye ettiler. Nobel ödülünden aldıkları para ile çalışmaları sırasında aldıkları borçları ödediler. Üniversitede sadece maaş alarak araştırmalarına devam ettiler. İki çocuklarıyla birlikte manen mutlu bir hayat sürdüler.
Maddi menfaate dayalı patent tekliflerini kabul etmeyen Madam Curie, onur nişanlarını bile istemedi. Maddi hediyeleri kimsesizlere, çaresizlere bağışladı.
Son iki yüzyılda hayatımızı dönüştüren fikirlerin ve araştırmaların sahibi olan ilim insanlarının bir bölümü, bu çalışmalarını zengin olma hayaliyle yapmadılar. Başarmış olmanın heyecanıyla, bazen de insanlara faydalı olmanın hazzını duymak için çalıştılar. Zorluklara göğüs gerdiler.
Türklerin milli şairi Mehmet Akif Ersoy gibi nice fikir insanları, şairler, edipler, ressamlar para hırsıyla çalışmadılar. Kazandıkları paraları bile fakirlere dağıttılar.
Eğer bu güzel insanlar para için mücadele etselerdi, karşılaştıkları büyük zorluklar ve belirsizlikler karşısında pes ederlerdi. Daha kolay para kazanabilecekleri başka bir alana yönelirlerdi. Bu insanların bir bölümü, aksine, daha önceden olan varlıklarını bile paylaştılar. Nitekim “Her Şeye Rağmen Sevgi” adlı bir eser yazabilen Tolstoy, varlığını fakirlere dağıtan böyle insanlara bir örnektir.
İlim insanlarının ve diğerlerinin çoğunluğu için önemli olanlar; gerçeğin peşinde koşmak, insanların işlerini kolaylaştıran buluşlar yapma, yol gösterme zevkini tatmak, aklını kullanmanın hazzını duymak, buluş yapan, yol gösteren bir kişi olarak çevresinde değerli görünmek, başarmanın mutluluğunu yaşamak gibi hususlardır. Bunlara ilaveten para kazanmak, elbette birçoğu için önemli olmuştur. Ama öncelik para olmamıştır. Para kazananların da elde ettikleri miktarlar, genelde insanlığa yaptıkları katkıların çok küçük bir yüzdesi kadardır.
Son dönemlerin buluş yapan insanları içerisinde, çok para kazanan ve 56 yaşında vefat eden dünyaca ünlü bir kişi olarak Steve Jobs’u örnek olarak ele alabiliriz. Maddeten istediği her şeye sahip olabilecek güce ulaşan Jobs, vefatından önceki bir yazısında kısaca şöyle diyordu:
“İş yaşamımda büyük başarılara ulaştım. Kimilerinin gözünde hayatım, başarının simgesi. Fakat işin dışında çok az neşem oldu benim. İşin sonunda zenginliğim, alışmış olduğum hayatın bana getirdiği tek gerçek şey, ölüm. Ölümle yüzleştiğim şu anda, yatağımda uzanıp hayatımı gözlerimde canlandırırken, fark ettim ki, gururlandığım ünüm ve servetim, ölüm karşısında ne kadar da anlamsızmış.”
Steve Jobs, yazısının devamında, insanların kendi kötü durumuna düşmemeleri için öğütler veriyor. Hayatındaki başarı hikâyelerine, örnek alınmasına, zenginliğine rağmen, anlamsız bulduğu yaşamının cazibesine kapılmamaları için, neler yapılması gerektiğini anlatıyor.
Peki, günümüzün en çok para kazananları gurubu olan finansçılar ne yapıyorlar. Kendilerini deha olarak gören finans CEO’larının durumlarına bir bakalım.
Bilindiği gibi 2008 ekonomik buhranını, finans kuruluşlarının hiçbir CEO öngörmemiştir. Joseph Stiglitz’in aktardığına göre sadece Warren Buffet bir uyarı yapmıştır. Berkshire Hathaway’in yönetim kurulu başkanı ve CEO’su olan Buffet, 2002 yılında hissedarları bir mektupla uyararak şöyle demiştir: “Türev ürünleri kitlesel imha silahlarıdır şu an için gizli olsalar da ölümcül potansiyele sahip tehlikeler içerirler.”
Warren Buffet’in uyarısını hiçbir finans dehası dikkate almadı. Onlar insanlara diğer ürünlerle birlikte türev ürünleri satmaya devam ettiler. Çok tehlikeli olan bu ürünleri satabilmek için de, müşterilerine bilerek yalan söylediler. Birçok finans kuruluşu yanıltıcı kredi uygulamalarından dolayı, mahkemeye verildi. Firmalar büyük olduğu için sahtekârlık halka duyurulmadan, uzlaşmaya gidildi. Uzlaşmada cezalar ödenerek kurtuldular. Bu sahtekârlıklarının sonucunda, 2008’deki ekonomik buhranda, vatandaşlar büyük zararlara uğradılar. 2008 yılında türev satışlarının ulaştığı rakamlar, küresel ekonominin 11 katı fazlaya ulaşmıştı.
Fakat finans dehaları diye tanımlanan CEO’lar, buhran sırasında bile kazanmaya devam ettiler. Buhrandan sonraki dönemde 2010 yılında eski kazançlarına geri döndüler. Stiglitz’in verdiği rakama göre, sadece en üst yirmi beş kamuya açık banka ve menkul kıymet şirketinde bile 135,5 milyar doları ya da GSYİH’nın neredeyse yüzde 1’rini bulmuştu.
Finans dehaları, türev satışlarına devam ediyorlar. Kazançlarını katlıyorlar. Finans sektöründeki işlem hacmi tarımın 8-10 katı civarında. Ama insanlığa katkısı, tarım sektörünün ne kadarıdır bilemiyoruz. Bu sebeple bu takdiri okuyucularımıza bırakıyoruz.
Çok kısa olarak ele aldığımız bu konu, insanlığın nereye doğru gittiğinin bir göstergesidir.