KENDİNİ ALDATANLAR

ALLAH’I VE MÜMİNLERİ ALDATMAYA ÇALIŞANLAR

 

Aşağıdaki ayetler Bakara Suresinden alınmıştır.

  1. ayet: “İnsanlar içinden kimileri de vardır ki: ‘Allah’a ve ahiret gününe iman ettik’ derler; hâlbuki iman etmiş değillerdir.”
  2. ayet: “Allah’ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar, hâlbuki sadece kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.”
  3. ayet: “Kalplerinde bir hastalık vardır da Allah hastalıklarını artırmıştır ve yalancılık ettikleri için bunlara pek acı bir azap vardır.”
  4. ayet: “Hem bunlara ‘yeryüzünü fesada vermeyin’ denildiği zaman, ‘Biz ancak ıslah edicileriz’ derler.”
  5. ayet: “Doğrusu bunlar, ortalığı ifsad edenlerdir, lâkin şuurları yok (Farkında değillerdir.)
  6. ayet: “Yine bunlara ‘insanların iman ettiği gibi iman edin’ denildiği zaman: ‘Biz o beyinsizlerin iman ettikleri gibi mi iman edelim?’ derler. Doğrusu beyinsizler kendileridir fakat bilmezler.”
  7. ayet: “Bir de iman edenlerle karşılaştılar mı: ‘Amenna!’ (iman ettik) derler ve kendi şeytanlarıyla baş başa kaldılar mı ‘Emin olun biz sizinle beraberiz, biz ancak alay ediyoruz’ derler.”
  8. ayet: “Asıl, Allah onlarla alay ediyor da azgınlıkları içinde bocalarken onları (tuğyana) sürüklüyor.”
  9. ayet: “Bunlar işte öyle kimselerdir ki, hidayet karşılığında sapıklığı satın almışlardır da ticaretleri kâr etmemiştir, doğru yolu tutmuş da değillerdir.”

Yukarıdaki ayetlerden anlaşıldığına göre bazı insanlar, Allah’ın oluşturmak istediği huzurlu ve adaletin hâkim olduğu bir dünya için mücadele edenlerle beraber görünüyorlar. Fakat aslında beraber değiller.

Birlikte oldukları insanlarla beraberken, “biz sizinle beraberiz” diyorlar. Ama kendi aralarında bir araya geldiklerinde “biz o beyinsizler gibi değiliz” diyerek kendilerinin çok akıllı olduklarını düşünüyorlar.

Yüce Yaradan, böylelerini uyarıyor. Hidayete çağırıyor. Doğru yola gelmelerini istiyor. Eğer onlar halen eski düşüncelerinde ısrar ederlerse, hidayet karşısında sapkınlığı satın almış olacaklarını ve ticaretlerinin kâr etmeyeceğini hatırlatıyor.

Böyle insanların yanlış yolda yürümelerinin sebeplerinden en önemlisi, Allah adına kendilerini doğru yola çağıran insanın konumudur. Son peygamber Hz. Muhammed, yetim büyümüş, nispeten fakir bir kişidir. Toplum içerisinde resmi olarak başkanlık benzeri bir görevi yoktur. Onun bu hali bazı insanların kibirlenerek, “biz onun peşinden mi gideceğiz” düşüncesiyle yanlışa sapmalarına sebep oluyor. Hâlbuki yolundan gidecekleri Hz. Muhammed değil, Yüce Yaradan’dır. Peygamber sadece Allah ile insanlar arasında bir köprüdür.

Yüce Yaradan, bu insanları net olarak uyarıyor. Onların sadece kendilerini aldattıklarını görmelerini istiyor. Yeryüzünü fesada vermemelerini öğütlüyor. Onların “biz sadece ıslah edicileriz” diyerek, Allah’ı ve müminleri kandırmaya çalışmaktan vazgeçmelerini istiyor.

Kur’an’daki birçok ayette görüleceği gibi, bunların fesatlığı bırakarak doğru yola gelmeleri halinde onları affedebileceğini belirtiyor. Fakat içlerinden kibirlerine yenilerek yanlışta ısrar edenleri de, şiddetle cezalandıracağını net bir şekilde ifade ediyor.

İnsanların; bırakın fısıltılarını, kalbinden geçenleri dâhi bilen Yüce Yaradan, insanları uyarırken, kendi iradeleriyle seçimlerini yapmaları için fırsat veriyor. Bazen de sabrediyor ki, herkes eteğindeki taşları ortaya döksün.

Allah’ım Senin yolunda yürümeye çalışanlar için ve insanlık için Senin yanında en hayırlısı ne ise, onu oluştur. Allah’ım, Sen bir şeyin olmasını istediğinde sadece “ol” demen yeterli.

Senin her şeye gücün yeter.

Bu yazı Genel kategorisine gönderilmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.