MUHAMMED’İN (S.A.V.) HAYATINDAN ÇIKARDIĞIM DERSLER
Yüce Yaradan’ın bütün peygamberleri ve O’nun yolunda mücadele eden aziz insanlar bizler için birer örnektir. Yazımızda Hz. Muhammed’i almamızın sebebi, hayatı hakkında en çok ve doğru bilgiye sahip olmamızdır.
Kur’an’dan öğrendiğimize göre Hz. Muhammed çocukluğunda yetim yaşamıştı. Duha Suresi 6. ayet: “O seni bir yetim iken barındırmadı mı?” 7: “Ve seni yol bilmez iken seçip yola koymadı mı?” 8: “Ve seni bir yoksul iken seçip zengin etmedi mi?”
Yüce Yaradan, Hz. Muhammed’e desteğini sadece bunlarla da sınırlı tutmamıştı.
İnşirah Suresi 1: “(Ey Muhammed!) Senin için göğsünü genişletmedik mi?” 2-3: “Sırtına ağır gelen yükünü senden indirmedik mi?” 4: “Ve yükseltmedik mi senin şanını?” 5: ”Demek ki her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” 6: “Evet, her zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” 7: “O halde boş kaldın mı yine kalk yorul.”
Yukarıdaki ayetler, kendisine peygamberlik geldikten çok sonra inmiştir. Cebrail aracılığıyla ilk emir geldiğinde, eşi Hz. Hatice’nin akrabası Varaka’ya danışmaya gittiler. Varaka, kendisine gelen emrin Allah’tan olduğunu düşündüğünü söyledi. “Seni buralardan sürecekler, seni dışlayacaklar, çok sıkıntı çekeceksin” diyerek uyardı. Hz. Muhammed henüz işin başındaydı. “Benim iyi bir eşim, çocuklarım, güzel bir işim var, madem ben sıkıntılar çekeceğim, ne gerek var” diye düşünmedi
Son peygamber Hz. Muhammed, Yüce Yaradan’ın verdiği görevi layıkıyla yapabilmek için herkesten çok sıkıntılar çekti. Çok az insanın başına gelebilecek acılar yaşadı. Ama yolundan hiçbir şekilde dönmedi. Hattâ hiç geri adım bile atmadı.
Peygamber efendimizin yedi çocuğundan altısı, kendi sağlığında vefat etti. Kendinden sonraya kalan Hz. Fatıma’da altı ay sonra Hakka yürüdü. İlk Müslüman şehitlerden Yesir ve Sümeyye, gözü önünde günlerce işkence edilerek öldürüldü. Onların işkence çekişlerini ve ölümlerini gören insanlar, Hz. Muhammed’i suçladılar. “Senin yüzünden insanlar işkence görüyor ve ölüyorlar. Senin yüzünden aileler parçalanıyorlar. Aile bireyleri birbirlerine düşman oluyorlar” diyerek üzerine geldiler. Fakat Hz. Muhammed, bir an bile Allah’a karşı bırakın isyan etmeyi, serzenişte bile bulunmadı. Biliyordu ki, “Allah neylerse güzel eylerdi”.
Diğer taraftan Kureyşliler (Mekkeliler), davasından vazgeçmesi karşılığında, çoğu insanın reddedemeyeceği dünya nimetlerini teklif ettiler. Ama o mübarek zat, “bir elime Ay’ı bir elime Güneşi verseniz dâhi, davamdan vazgeçmem” diyerek zorluklara katlanmaya devam etti.
Medine’ye sıkıntılar içerisinde hicret etti. Kendisi gibi Medine’ye göç edenlerin mallarına, Mekkeliler el koydular. O güne kadar, hiç kimseye bir zarar vermemek için çabalamış olan Hz. Muhammed, hemen karşılık verdi. Sahabelerine karşı yapılan bu uygulamadan, bütün Mekkeliler sorumludur diye düşündü. Mekkelilerin kuzeye giden kervanlarını, bizzat kendisinin yönettiği guruplarla basıp, mallarına el koydu. Perişan haldeki müminlere dağıttı. Hâlbuki o kervanlardaki mallar, belki de Müslümanların mülklerine el koyanlara ait değildi.
Mekkelilerle doğrudan yapılan ilk savaş, Bedir Savaşıdır. Bu savaşı Allah’ın yardımıyla azınlık olmalarına rağmen Müslümanlar kazandılar. Fakat şehitler verdiler. İlk savaş olduğundan bazı Müslümanlar, Hz. Muhammed’i suçladılar. Şehit olanların ailelerini kışkırttılar. “Medine’de bizimle birlikte kalsalardı, ölmezlerdi” dediler.
Fakat Hz. Muhammed’in Yüce Yaradan’a imanı tamdı. Allah da ayetleriyle destekledi.
Al-i İmran Suresi 145: “Hem Allah’ın izni olmadıkça kimseye ölmek yoktur. O, vadesiyle yazılmış Şaşmaz bir yazıdır.”
154: “Sonra o üzüntünün arkasından üzerinize bir emniyet indirdi; bir uyku ki içinizden bir taifeyi sarıyordu, bir taife de nefisleri sevdasına düşmüşlerdi. Allah’a karşı cahiliye zannı, haksız bir zan besliyorlardı. “Var mı bize o emirden bir şey? Diyorlardı. “Hakikat bütün iş Allah’ındır? ” de! Onlar nefislerinde sana açamadıkları bir şey gizliyorlar; bizim emirden bir hissemiz olsaydı, burada öldürülmezdik diyorlar.” Evinizde de olsaydınız üzerlerine ölüm yazılmış bulunanlar yine çıkacak düşüp kaldıkları yerleri çaresiz boylayacaklardı. Allah sinenizdekini yoklamak ve yüreğinizdekini meydana çıkarmak içindir ki bunu başınıza getirdi. Allah göğüslerin özünü bilir.”
Mekkelilerle yapılan diğer savaşlarda, Hz. Muhammed’in en çok sevdiği Sahabelerinden başta amcası Hz. Hamza olmak üzere, feci şekilde şehit düşenler oldu. Ama Peygamber, “bütün çocuklarım, sevdiğim Sahabeler ölüyorlar, ölenler için akrabaları beni suçluyorlar, benim söylediklerime inanarak benimle birlikte mücadele edenler varlıklarını kaybettiler, sıkıntı içerisindeler, ben de zenginlikler içerisinde yaşayacak iken fakir bir hayat sürüyorum” gibi mülâhazalarda hiç bulunmadı.
Çünkü Allah’a bütün kalbiyle inanıyordu. Hattâ inanmanın ötesinde Allah’ın yardımını bizzat yaşayarak, Yüce Yaradan’ın varlığına şahit oluyordu. Bu haldeki bir insanı, hangi dünyevi sıkıntı, hangi acı yolundan çevirebilirdi.
Hz. Muhammed ebediyete intikal ederken, geride öyle güzel insanlar bıraktı ki, kurduğu düzen devam etti. Hem de çevresindeki insanlardan en “sulu göz” olarak bilinen, özel hayatında incelik ve şefkatin, merhamet ve vicdanın sembolü haline gelen Hz. Ebubekir, düzeni sürdürdü.
Hz. Ebubekir de peygamberimiz gibi, hak anlayışı ve adalet üzerine titizlikle durdu. O, adi suçlarla siyasi suçları birbirinden ayırmıştı. Siyasi suçlara, o andaki siyasetin icabına göre muamele ediyor, devletin bekası için gerekirse taviz vermiyordu. Hata yapan ordu komutanlarına, valilere, yalancı peygamberlere, kabile reislerine karşı net tavır alıyor, gerekirse üzerlerine gidiyordu.
İnsanlar ölümlüdür. Ölümsüz olan Allah’tır. Dünya hayatı, ahiret hayatının yanında bir yol ağzından ibarettir. Bu dünyada, Allah yolunda sıkıntıya göğüs gerenleri, çektiklerine rağmen adaletten ayrılmayanları, Yüce Yaradan destekler. Bu arada masum insanların göreceği dünyevi zararları, Kendi ilmiyle mükâfatlandırır.
Kur’an’a göre Hz. Muhammed, “âlemlere rahmet için” gönderilmiştir. Ama bu görevi yaparken, yani Yüce Yaradan’ın gösterdiği yolda mücadele ederken, kendilerine yapılan yanlışları, her zaman affetmemiştir. Kimi olayda savaştıkları kimseler, “lâilâheillaallah” deyince affedilmişlerdir. Ama Kurayzaoğulları hadisesinde görüldüğü üzere, ihanet ettikleri gerekçesiyle, savaşa katılsın katılmasın bütün erkekler cezalandırılmışlar, kadın ve çocuklar esri alınmışlardır. Hz. Muhammed önderliğindeki Müslümanların bu davranışlarını da Yüce Yaradan gönderdiği ayetle desteklemiştir. (Not: Bu yazıda bazı ayetlerin isimlerini yazmamamızın nedeni, aynı ayetleri daha önceki bazı yazılarımızda yayınlamış olmamızdır.)
Allah’ım; sevdiklerim için, Senin gösterdiğin hak ve adalet yolunda mücadele edenler için, İnsanlık için ve benim için, Senin nezdinde en hayırlısı ne ise, lütfunla onu oluştur. Bir şeyin olmasını istediğinde, Senin sadece “ol” demen yeterlidir Allah’ım.